Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri eski savcıları hakkındaki kararı değerlendirdi.

-YARGIÇLARA SESLENDİ-

Yargıçlara seslenen CHP Genel Başkanı, "Korkmayacaksınız. Tavla pulu gibi bizi dağıtırlar dedikleri zaman korkmayacaksınız. Adalet mülkün temelidir. Oradaki mülk birilerinin zannettiği gibi mülk değildir" dedi.

-"BU ÜLKEDE POSTMODERN DİKTA YÖNETİMİ VAR"-

Çağdaş demokrasilerde özel yetkili mahkemelerin olmayacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bu mahkemelerde imzasız bir dilekçeyle, iki tane gizli tanıkla hayatınız karartılır. Bu ülkede postmodern dikta yönetimi var. Bize bir şey olmaz diyenlere sesleniyorum. Sana sesleniyorum kardeşim. Bana bir şey olmaz demen için suç işlemene gerek yok. Zaten senin suçlu olup olmadığına bakılmaz. İktidar kafaya koyduysa gece yarısı gelir; evin basılır, seni alırlar içeriye derdini anlatıncaya kadar zaten 6 ay geçer" diye konuştu.


-"SAVCILAR HIRSIZLARIN PEŞİNDE, BAKANLAR KURULU SAVCILARIN"-

Deniz Feneri davasında ahlak ve insanlığın iflas ettiğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:

"Bir Başbakan düşünün bir yakının mahkemesine müdahale etmez. Ahlakın ve insanlığın iflas ettiği bir duruma bakalım. Deniz Feneri davasına bakalım. Ahlak ve insanlık orada iflas etmiştir. Bakanlar Kurulu bütün görevini bırakmış savcılarla uğraşıyor. Savcılar hırsızın peşinde Bakanlar Kurulu da savcıların peşinde."

-"TERFİ EDERDİNİZ"-

Deniz Feneri davası sürecini anlatan Kılıçdaroğlu, "Size ne kardeşim dava açarsınız. Bakın burada ’hiçbir şey yoktur’ diye bir karar verseydiniz kiminiz ya Adalet Bakanlığına müsteşar olurdunuz ya Yargıtay’a üye olurdu veya özel kurullarda başkan ya da yardımcısı olurdu, terfi ederdi" dedi.

-"BAŞBAKAN’IN DAVA ARKADAŞLARINI ÖNCE SAVCILARIN ELİNDEN ALDILAR"-

"Çürüyen bir adaletle karşı karşıyayız" diyen CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:

"Başbakan’ın dava arkadaşlarını önce savcıların elinden aldılar. İçleri soğumadı. Tuttular savcılar hakkında 11 yıla kadar hapis cezasıyla dava açtılar. Bu ne demektir biliyor musunuz, hukuk camiasına açıkça gözdağı vermek demektir. Bakın ’bize karşı geldiler, ibreti alem için 11 yıl için dava açıyoruz, mahkum edeceğiz, ayağınızı denk alın’ diyorlar. Onun için dürüst savcılara sesleniyorum. ’Ayağınızı denk alın’ deseler bile adalete ve hukukun üstünlüğüne inancınızı sarsmayın."

-"BAŞBAKAN’IN YAKIN ARDAŞLARININ HIRSIZLIK YAPMA HAKLARINI TESCİL EDEN DAVA"-

"Bu dava aynı zamanda Sayın Başbakan’ın yakın arkadaşlarının hırsızlık, yolsuzluk yapma haklarını tescil eden bir davadır" diyen CHP Genel Başkanı, "Yani artık yapabilirsiniz demektir. Yüzyılın yolsuzluğu yüzyılın hukuk skandalına dönüştü" şeklinde konuştu.

-"HIRSIZLARA VE YOLSUZLUK YAPANLARA SESLENİYORUM"-

Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlara seslenen Kılıçdaroğlu, "Bütün hırsızlara ve bütün yolsuzluk yapanlara sesleniyorum. Ey hırsızlar, ey yolsuzluk yapanlar eğer başınıza bir şey gelmesini istemiyorsanız hırsızlık ve yolsuzluk yapmadan önce Sayın Başbakan ile temasa geçin, irtibat kurun, kimse size dokunamaz. Olabilir Sayın Başbakan’ın iş yükü fazladır, ulaşamayabilirsiniz, size ikinci adres veriyorum. Köstebek bir bakan var, ona ulaşın, bir şey gelmez, rahat edersiniz. Artık ne savcı ne polis ne hakim size dokunamaz. Siz dokunulmaz olursunuz. Dilediğiniz gibi yolsuzluk yaparsınız. Dilediğiniz gibi hırsızlık yaparsınız" dedi.

-BÜLENT ARINÇ’A ÇAĞRI-

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın tutuklu milletvekilleriyle ile açıklama yaptığını ve "Benim samimiyetimden niye endişe ediyorsunuz" diye sorduğunu belirten CHP Genel Başkanı, "Arınç daha önce bu dava sürerken RTÜK Başkanı o görevde kalmamalı demişti. Ve istifa etmedi" dedi. CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:

"Şimdi Sayın Bülent Arınç’a sormak isterim, Deniz Feneri savcılarının başına gelen konusunda vicdanın sızlamıyor mu acaba, niye itiraz etmiyorsun, hani hukuk vardı bu ülkede, adalet vardı, tutuklu milletvekillerinden vazgeçtik göz göre göre adalet isteyen, hırsızlık ve yolsuzluğu sorgulayan hakimlerin, savcıları 11 yıl mahkumiyetle nasıl yargılarsınız.

Ne diyeyim yazıklar olsun diyelim, yazıklar olsun bu kabineye diyelim. Sizin bütün gücünüz 17 yaşındaki Leyla’ya yetiyor. Ayıp."