Şimdi gözler halen enkaz altında ve depremde kaybolan canlarda iken bu felaketin sorumluları için ne yapılacak sorusuna da sıra gelecek, değil mi? Yazımı hazırladığımda yıkılan bina sayısı 6 bini çoktan geçmişti, ölü sayısı 20 bini, yaralı sayısı 80 bini. Bu kolay kabul edilemeyecek bir felakettir. Peki sebep olanlara ne olacak?

***

Elbette bunun bir cezai yönü olacak ancak okuyucularımın büyük büyük cezalar geleceğini sanmamalarını peşinen söyleyeyim. Bunlar kasti işlenmiş suç olarak kabul edilmeyecek, taksirli suç sayılacaktır. Taksirli suçlarda ceza kusur oranına göre verilir. Burada kusurun tamamının sorumlularda olduğu düşünüldüğünde dahi taksirle işlenen suçlarda ölüm meydana gelmişse yasa hükmü şöyledir: “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise kişi iki yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

***

Bir de taksirle işlenen suçun, bilinçli taksirle işlenmiş olma hali vardır. Bilinçli taksir şöyle tarif edilir: “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır. Bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar arttırılır.” Cümle çok açık değil ama denilen o ki makul ve mantıklı bir insanın bakış açısına göre fiilin sonunda, kanuna aykırılık öngörülebileceğine karşın fiil yine de işleniyor ise bilinçli taksir vardır. Yani binanın yıkılacağını mantıklı biri anlayabiliyorsa ama yıkılması da istenilmiyorsa gibi.

***

Peki olayın tarifi şu olabilir mi? “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi halinde ..… ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan 25 yıla kadar hapis cezasına.....” Bakalım göreceğiz!