İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesinde, 3 yılda 2 bin 282 kişide, yaptıkları meslek ya da iş ortamında gerekli tedbirlerin alınmamasından kaynaklanan hastalıklar tespit edildi.
 
''Meslek hastalığı'' tanısı konulan çalışanlarda görülen hastalıkların başında''işitme kaybı'' geliyor. İşitme kaybına, çoğunlukla tersanelerde çalışan işçiler maruz kalıyor. İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Cengiz Fatih Çelikkalkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meslek hastalığının, işin yürütüldüğü koşullara bağlı olarak ve tekrarlayıcı işlerden kaynaklanan, kişide, fiziki ve ruhi arızaların kalıcı ve geçici olmasına bağlı hastalık türü olduğunu kaydetti.
 
Binlerce çalışanın periyodik muayenelerden geçtiğini ifade eden Çelikkalkan, ''Meslek hastalığı tanısı konulan hastalarımızda en fazla işitme kaybına rastlıyoruz. İşitme kaybı, daha çok tersanelerde çalışan kişilerde görülen bir hastalık. Yavaş yavaş geliştiği için, işitme kaybını hissetmiyor. İlerleyen dönemde başvuruyor. Kişi daha çok emeklilik döneminde bize müracaat ediyor. Gürültülü ortamda çalışanlara, kulaklık gibi koruyucular kullanmalarını ya da o ortamda çalışmamalarını tavsiye ediyoruz. Eğer bu önlemler işçi ve işverenler tarafından alınmıyorsa, hastalık ilerliyor'' ifadelerini kullandı.
 
''AKCİĞER HASTALIKLARI İKİNCİ SIRADA''
 
Çelikkalkan, ağır yük kaldıran ya da montaj sanayisinde çalışan insanların, sinir felci hastalığıyla karşılaştığını, kimyasal maddelere maruz kalan işçilerin ise cilt hastalıkları veya iç organ hastalıkları yaşadığını, hastaneye başvuranlar arasında bunların da çoğunlukta olduğunu vurguladı.
 
Akciğer hastalıklarının meslek hastalıkları sıralamasında ikinci sırada yer aldığını aktaran Çelikkalkan, ''Diş protezinde çalışan kişilerde, toza maruz kaldıkları için akciğer hastalıkları meydana geliyor. Bunlar kalıcı hasarlardır. Bunların tedavisi yoktur. Bu nedenle, hasta olan kişilerin yaşları 25 ile 30 arasında değişiyor. Çünkü 5 senelik çalışma döneminde, bu kişilerde akciğerdeki hasar gittikçe artıyor. Eğer sigara içiyorsa, buna bağlıyor, ama tespit edildiğinde iş işten geçmiş oluyor. Bu nedenle genç yaşta akciğer transplantasyonuna giden hastalar var. Bu tür işlerde çalışan kişilerin çok dikkatli davranmaları gerekiyor'' şeklinde konuştu.
 
''İŞVEREN PERİYODİK MUAYENELERİ YAPTIRMALI''
 
İşverenlerin, çalışanlarının sağlığını düşünmesi ve koruması gerektiğini dile getiren Çelikkalkan, şunları söyledi:
 
''Çünkü meslek hastalığı tanısı ölünceye kadar konabilir. Kişi diyelim ki işten 30 yıl önce ayrılmış, çalıştığı işten ve ortamdan kaynaklanan bir rahatsızlığı olduğunu ispatladığı zaman hakkı saklı. Tazminat davası açabilir. 3-4 bin lira masraftan kaçınan ve işçisinin rutin sağlık taramasını yaptırmayan işveren, ileride 500 bin lira tazminat ödemeyle karşı karşıya kalabiliyor. Ayrıca hiçbir şey insan sağlığından önemli değil. Mutlaka işveren periyodik muayeneleri yaptırmalı. Bu muayenelerin düzenli olarak yapılması kişinin sağlığını korumayı amaçlıyor. Sağlığında olumsuz gelişmeler olan işçilerin, başka bir işte çalışması sağlanabilir ya da ortamda gerekli tedbirler alınabilir.''
 
İşe girişte verilen sağlık raporlarının, meslek hastalıkları hastanelerinden ya da tam teşekküllü hastanelerden alınması gerektiğini aktaran Çelikkalkan, ''Bu, kişinin işe girerken bir hastalığı varsa, bunu tespit etmek ve ileride bu hastalığın bütün maliyetinin işverene yüklenmemesini sağlamak açısından önemli. İşe girerken bir hastalığı bulunmayan kişi, daha sonra işe bağlı olarak hastalanabilir. Bu hastalığın, 'meslek hastalığı' olarak tanımlanması açısından işe giriş muayeneleri çok büyük önem arz ediyor. Daha önce, sadece sevkle hasta kabul ediliyordu, ama biz çalışanın kendi dilekçesi üzerine de hastayı muayene ediyoruz. Çalışanlar, bu haklarının ve böyle bir
hastanenin olduğunu bilmeli. İşveren, işçideki hastalık derecesini yüzde 10'dan önce yakalarsa tedbir alabilir. Hem işçinin sağlığını hem de kendini korur. İşçideki hasar yüzde 10'u geçtiyse, yasal süreç başlar'' şeklinde konuştu. Hastaneye 3 yılda başvuran 2 bin 282 kişide, meslek hastalığı tespit edildi. Bu hastalıklar arasında işitme kaybı (1004 kişide), akciğer hastalıkları
(300 kişide) ve sinir felci (101 kişide) ilk sıralarda yer alıyor.
 
-HASTALAR-
 
Astım tedavisi gören Sevim Çınar (42), bir havaalanında çalıştığını, temizlik işiyle uğraştığını belirterek, ''Oraya girdikten 6 ay sonra nefes darlığı başladı. Doktor (Astım başlangıcı var) dedi. Meslek hastanesine geldiğim için, işten atıldım. Bana, (Sen hastasın seninle çalışmak istemiyoruz) dediler.
 
Ben bu yaşıma kadar astımla ilgili hiçbir ilaç kullanmadım. Yerin en altında çalışıyordum. Havalandırması yoktu. Devamlı bavullar taşınıyor. Gaz kokusu, tiner kokusu ve toz hastalanmama yol açtı. Bize maske ve eldiven verilmiyordu. Ben bu hastalığı orada kaptığıma eminim. Eğer bu yönde rapor verilirse, iş yerini mahkemeye vereceğim. Ayrıca vücudumda solvent çıktı. Bu maddenin kullanımı geçen sene yasaklanmış, ama bu kurum kullanmaya devam etmiş. Bu madde temizlik işlerinde kullanılıyor. Şimdi hiçbir yer beni işe almıyor. Çünkü sağlık raporumda astım olduğum ve vücudumda solvent olduğu görülüyor'' diye konuştu.
 
Semra Avcı ise (41), pul fabrikasında, kimyasal maddelerin içinde çalıştıklarını, kanında solvent bulunduğunu ve bu yüzden tedavi gördüğünü kaydetti. Sedat Deniz (34) de 3,5 yıldır metal işinde çalıştığını, kanında alüminyum mikrobunun oluşması nedeniyle hastaneye yattığını bildirerek, ''Bunun nedeni iş yerindeki ortamın temiz ve sağlıklı olmaması. Bu alüminyumun vücutta hangi bölgeye ne şekilde zarar verdiği henüz tespit edilmedi. Biz de sonumuzun nereye gittiğini bilmiyoruz. Buradan alacağım rapora göre, gereken başvuruları
yapacağım. İş ortamımızda daha fazla tedbir alınmalı'' dedi. Mehmet Nazif Gülenyüzlü (39) de gemi boyacısı olduğunu, bir tersanede çalıştığını, cilt hastalığına yakalandığını kaydederek, ''Hastalandığım için işten çıkarıldım. Hastanede çalıştığım süreçte bu hastalığa yakalandığım
belirlendi. Meslek hastası tanısı konuldu. İş yerini mahkemeye verdim. Mücadele edeceğim'' ifadelerini kullandı.
 
AA