Geçtiğimiz 200 yılda gökbilimciler "Dünya dışında hangi gezegende yaşam izi bulabiliriz?" sorusuna "Mars" yanıtını verirdi. Kızıl gezegende yaşıyor olabileceğini düşündüğümüz canlı varlıklar, uzun yıllar boyunca hayal gücümüzü meşgul etti. 19'uncu yüzyılda bu canlılar kanallar inşa eden gelişmiş medeniyetler olarak tahayyül edilirken günümüzde beklentiler bilimsel açıdan çok daha makul olan mikroplar düzeyine çekildi.

Bununla birlikte özellikle son 20 yılda gökbilimciler canlı izi arayışında gözlerini çok daha uzaklara, Güneş Sistemi'nin derin ve karanlık köşelerine dikmiş durumdalar. Bilim insanlarının ilgisini özellikle Jüpiter ve Satürn'ün buzlarla kaplı uyduları çekiyor. Yıllar süren araştırmalar, bu uyduların donmuş yüzeylerinin altında sıvı halindeki sudan oluşan çok büyük okyanuslar olduğuna dair çok güçlü işaretler olduğunu gösteriyor.

Dünya'da hayatın varlığı ve devamlılığı için su, 1 numaralı ön koşul. Bu bağlamda düşünüldüğünde bu uyduların da canlı yaşamına uygun olma ihtimali öne çıkıyor. Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) Nisan ayında uzaya göndereceği bir araç bu soruya yanıt arayacak.