Çok hayati konularla dolu bir haftayı geride bıraktık.

Çin'de ortaya çıkan KORANA VİRÜSÜ tüm hızıyla, ülke dışında yayılmaya başladı.

Nerede duracağı da kestirilemiyor.

Trump, yanına Netenyahu'yu da alarak, KUDUSÜ; İsrail'e peşkeş çektiğini ilan etti.

Adına İslam ülkesi denilen bazı devletçiklerin, soytarı liderlerin alkışları eşliğinde şov yaptı.

Türkiye dışında gür bir karşı ses çıkmadı.

Müslümanların kıblesi, kutsalı oldu bitti ye getirilmek isterken sessiz kalmak,

Akıl ve mantık tutulması değil de nedir?

Suriye'de rejim, Rusya ve İran destekli masum canları almaya devam ediyor.

Kaçabilenler, ülke sınırlarımıza doğru ilerliyor.

Yine bizden başkasının, dökülen kan, göç umurunda değil.

Bu kadar önemli gelişmeler olurken içeride önemli bir kısım İmamoğlu’nu tartışıyor.

İsteyerek veya istemeyerek adamın reklamını yapıyor.

Neymiş efendim; Deprem bölgesine uğramış, hemen kayak yapmaya gitmiş.

Nesi garip.

Adam seçileli birkaç ay olmuş,

İstanbul'u sel götürüyor,

Bodrum'da tatilde değil miydi?

Tepkiler üzerine birkaç saat İstanbul'a uğrayıp, tekrar Bodrum'a dönmedi mi?

Kendisini seçen, İstanbul için bunu yapan birinden,

Elazığ için ne bekleniyordu?

Alışacaksınız,

Kendisi öyle diyor,

Ailem ve çocuklarımı; kayak yapmaya yalnız mı gönderecektim diyor.

Günlerdir haber kanallarında bu konu gereğinden fazla tartışılıyor.

Oy verenlerin sesi çıkıyor mu?

Hizmet bekleyen var mı?

Bir yıla yaklaştı, ortada yapılan hiçbir şey var mı?

Sadece İstanbul mu?

Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla...

Çivi çakıldığını duyan var mı?

Algı ve reklam dışında hizmet var mı?

Bu bir tercih meselesi,

Türkiye'ye özgü bir anlayış,

Hizmetsiz belediyecilik modeli.

Halk ne isterse o olur.

Kimi hizmet ister, tercihini hizmetten yana kullanır,

Kimi de sadece algı ve ideolojik tercih yapar, hizmetsizlikten yana olur,

Kimse tercihinden dolayı suçlanamaz