Alışkanlığımızdır, biriyle karşılaşınca merhaba bile demeden “Aaa! Ne kadar kilo vermişsin” ya da “Aaa! Kilo mu aldın sen” demek. Zayıflık saplantısının ayyuka çıktığı, şişmanlığın cüzzam muamelesi gördüğü bir çağda yaşıyoruz. Bu takıntıları sorgulayanlar da ortaya çıkıyor elbette.

Kültür ve Turizm Bakanlığı"nın desteklediği filmde iki kadının hikayesi var. Kamuran Sümer kilolarını, geçirdiği mide küçültme ameliyatını ve şişmanlık nedeniyle karşılaştığı zorlukları anlatıyor. Oyuncu Şeyla Halis ise bedeninin kariyerine olan katkısının farkında; ama bu şekilde yola devam etmenin iç dünyasında kopardığı fırtınaları Hürriyet Cumartesi'ye aktarıyor.

Kamuran Sümer (48 - Terzi)

Kilolarınız ne zaman rahatsız etmeye başladı?
- Ablalarımdan her zaman 2-3 kilo fazlam vardı. 27 yaşıma kadar kilo almamak için gayret ettim.
Nasıl?
- Ailemde herkes kilosuna çok dikkat ederdi. Dünyadaki herkesin böyle yaşadığını, normalin bu olduğunu sanıyordum. 11 yıllık evlilikten sonra boşandım. Depresyondaydım. İşte o zaman “Neden sürekli yediklerime dikkat ederek yaşıyorum” diye sordum. Sonra ipin ucu kaçtı. Hızlı ve dengesizce yemeye başladım. Yaklaşık bir yılda 20 kilo alıp 80"in üzerine çıktım.
Kendinizi engellemeye çalışmadınız mı?
- Depresyonda olduğum dönemde hayır. Terapi gördüğüm dönemde zaman zaman zayıfladım. 10-17 kilo verdim.
Eski günlerinize geri mi döndünüz?
- Pek sayılmaz. Sağlıklı besleneceğim diye düşünmedim. Sadece zayıflamam gerekiyordu. Bedenim kiloları taşımıyordu. Üstelik çocuk felcinden dolayı zor hareket edebildiğim için kilo almamam gerekiyordu. Bir yandan da iki çocuk bakıyordum. Rejime başladım, kendime sınırlar koydum. 17 kilo verdim, iki yıl muhafaza edebildim. Sonra kilo alıp vermek kaderimmiş gibi hayatıma girdi.
Ne kadar sürdü bu süreç, pes ettiğiniz zamanlar oldu mu?
- 21 yıl, yine veririm diye rejimi bıraktım. Pes ettikçe şişmanladım. 80 iken kendimi 130 kiloda buldum.
80 kilodan 130"a çıkınca çekilen zorluk ne kadar artıyor?
- Tanımadığınız kiloya çıkarken vücut geriliyor. 80"e çıkınca her yerim çatır çatır çatladı. 99 kilodayken rejim yapıp 85"e inince sönmüş balon gibi oldum. Ama yine 90"a çıkarken vücut yeni bir gerginlik yaşamadı. 80"li kilolarda yürümemi iyice zorlaştırmaya başlamıştı. Merdiven çıkarken trabzana asılmaya başlamıştım. 130 kilodayken yataktan kalkarken eziyet çekiyordum. Lavaboya giderken 2-3 adımda bir dinleniyordum. 80"lerden sonra yürürken yere düştüğüm dönemler oldu. Kuyruk sokumumda kırıklar oluştu. Kollarımı da taşıyamıyordum, beş dakikada yıkanacak bulaşığı 15 dakikada ve mutlaka oturarak yıkıyordum.

ANNE KAFANI TABAKTAN ÇIKAR DA ÇİĞNE

Yemeğe karşı nasıl bir tutkunuz vardı ki vazgeçemediniz?
- Hiç kafamdan çıkmıyordu. Lokmaları çiğnemeden yutuyordum. Çocuklar “Anne kafanı tabaktan çıkar da çiğne” diyordu. Tabaktan uzaklaşıyordum ama iki saniye sonra yine gömülüyordum. Ağzımın içi, iki yanağım da dolu olmalıydı.
Mide küçültme operasyonunu çocuklarınız için mi yaptınız?
- Çocuklarımın bakışındaki garipliği, korkuyu hissediyordum. Günün sadece 5 saati uyanıktım. Çocuğum işten geldiğinde hâlâ yatakta oluyordum. Kendime “Ne yapıyorsun! Hiç olmazsa çocuk gelmeden önce kalkıp otur. Mücadele et!” dedim. Zorla bir yerlerden destek alarak kalktım, oturdum ama o kadar yorgundum ki... İşte bu dönemde “Artık zayıflamalıyım” diye düşündüm. Gazetelerde mide küçültme operasyonlarını çok görmüştüm şansımı denemeye karar verdim.
Doktor görüşmeleri nasıl geçti, sizi bu ameliyata nasıl hazırladılar?
- Her gelen hastayı ameliyat etmiyorlar. Eğer hastayı ruhen hazır görmüyorlarsa reddediyorlar. Benim kararlı olduğumu düşünmüşler.
Kararlılık ameliyat için mi, sonrası için mi gerekli?
- Daha çok sonrası için. Ameliyat, yüzde 100 zayıf kalacağınız anlamına gelmiyor. Ameliyattan sonra kötü beslenmeye devam edebilirdim ama yapmadım. Doktorlar da bu ameliyatların mucize olmadığını, işin hastada bittiğini açıkça söylüyor. İki yılda şimdiki halime, 63 kiloya indim. 70 kilo verdim.

Yönetmen Aslı Ertürk (27)

Kendimi kabullendikçe üzerimdeki baskı azaldı

Bir önceki filmim bir yere ait olamama halini anlatıyordu. Bu defa kilolarıma odaklandım; yıllardır süren kilo verme çabalarıma... “Var olan estetik değerler, kimliğimizi ne kadar şekillendiriyor” sorusundan yola çıktım. Bize göre, her bedeninin kendine has ölçüsü var.
Şişman olduğumu kabul ediyorum. Bacaklarım ağrıyor, vücudum kilolarımı taşımıyor. Ama beni rahat ettirecek kiloya ulaşmam yeterli, 90-60-90 olmama gerek yok. Asıl problem ergenlik dönemindeydi. Kendimi başkalarıyla kıyaslıyordum. Halbuki şimdi eski fotoğraflara baktığımda ne kadar zayıfmışım diye düşünüyorum. Gençliğim hep rejim yaparak geçti. Diyet yapıp kilo veriyor, bırakınca yine alıyordum. Kendimle kavga etmekten başka bir şeye enerjim kalmıyordu. Sonunda bir an geldi, “Ben bunu kendime niye yapıyorum” diye sordum. Kendimi kabullendim. Hayatımdaki diğer problemlere ya da başarmak istediklerime odaklandım. Kendimi doğru ifade etme aracı olarak da sinemayı seçtim. Kendimi kabullendikçe, karşımdakilerin baskısı da azaldı. Evet, ben şişmanım ve bu benim hikayem. Gerçeklerle yüzleşmek de diyebiliriz.

Şeyla Halis (32 - tiyatrocu)

45 kilo versem bu kadar iş bulamam

Dans, spor, mankenlik, şarkıcılık gibi işler yapanların dışında kalan kadınların, televizyona çıkıp “2 kilo aldım çok şişmanladım, çok selülitim var” diye söylendiğini izleyince çok gülüyorum. Bir gün mayoyla basın toplantısı yapıp kilonun ve selülitin gerçekten ne olduğunu göstermek istiyorum.
Kendimi bildim bileli zayıflama girişimim var. Pazartesileri başlar, salıları bitiririm. Gitmediğim diyetisyen, akupunkturcu kalmadı. Önceleri kendime “Sen şişmansın ve zayıflamak zorundasın, kötü duruyor, utan kendinden!” derdim. Sonra “Şişmansın ama bunu sağlığın için düzelt” dedim. Ama diyeti bozmak için en ufak kıvılcım yetiyor. Böylece “Bırak sağlığı, güzelliği. Bu halinle çok güzelsin” demeye başladım. Önce kendimle barışıp sonra yenilenecektim ama bu yöntem de tutmadı.
Bir gün gerçekten 45 kilo verdiğimde, şu anki kadar çok iş bulabilme ihtimalim olmayabilir. Çünkü bu halimle para kazanabiliyorum. “Şeyla şişman, tombik, sevecen bir oyuncu” deniyor. Halbuki komedi haricinde dram da oynayabilecek kapasitedeyim. Nitekim tiyatroda bu yeteneklerimi gösterme şansını yakalıyorum. Ancak ne yazık ki televizyonda birinin annesi, ablası, evde kalmış kız, köylü kızı gibi tipler yakıştırılıyor bana.