Osmanlı döneminde devrin padişahları tanınmamak için kılık değiştirerek (tebdi-i kıyafet) ara sıra saraydan çıkar sıradan bir vatandaş kimliğiyle tebaanın idareden memnuniyetini test ederlerdi.

Çünkü bir süre sonra çevresini dolduran dalkavuklar tarafından padişaha halkın yaşadığı gerçekler yerine süzgeçten geçirilmiş onu mutlu edecek pembe yalanlar söylenirdi.

Kendini tanıtmadan halkın nabzını tutma geleneğini Atatürk’ün de devam ettirdiği biliniyor.

Atatürk’ün dinlenmek için gittiği Florya Köşkü’nden bir gün Küçükçekmece yönüne giderken tarlasını sürmekte olan bir çiftçi ile arasında geçen konuşma meşhurdur.

Çiftçinin boyunduruğun bir tarafına öküz diğer tarafına eşek koştuğunu gören Gazi kendini tanıtmadan çiftçiye eşeği çifte koşma nedenini sorar.

Çiftçi bu yıl ürünün kıt olduğunu o nedenle ödeyemediği vergi borcuna karşılık öküzün tekini vergi memurunun götürdüğünü söyler.

Karşılığında Atatürk, “durumunu niye kaymakama söylemedin” demesi üzerine köylü,

-Gittim, o da git borcunu öde, dedi, der.

Bunun üzerine Atatürk “Valiye gitseydin, halini arz etseydin”, dediğinde ise çiftçi,

-Gitseydim kapıdaki jandarma beni içeri koyar mıydı, der.

Atatürk bunun üzerine “Başvekil İsmet Paşa’ya telgrafla konuyu bildirseydin”, dediğinde ise vatandaş,

-İsmet Paşa’nın kulağı sağırdır, duymaz diyorlar, yanıtını verir.

“Peki, Gazi Paşa’ya niye bir telgrafla bildirmedin” dediğinde ise,

-Onun da bir gözü kör, görmez diyorlar, demesi üzerine dönüşünde Atatürk İsmet Paşa’ya çektiği telgrafla ertesi gün Florya Köşkü’nde bakanlar kurulunu toplamasını ister.

Florya Köşkü’nde bakanlar kurulu toplandığında Atatürk önceden davetle getirttiği köylüyü sağ tarafına oturtarak bir gün önceki aralarında geçen konuşmayı eksiksiz tekrar etmesini ister.

Ardından da Atatürk,

-Beyler ben çiftçinin koşumluk hayvanını, tohumluk buğdayını, sağımlık sığırını sattıran kanun istemiyorum, Ankara’ya döner, dönmez derhal bu konuyu hallediniz, der.

Atatürk’ün bu talimatı üzerine borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazinin, çift hayvanlarının, nakil vasıtalarının ve gerekli alet ve edevatının haczini yasaklayan kanun çıkarılır.(82/4 sayılı İcra İflas Kanunu)

Gerçekler yerine çevresi tarafından bilhassa yerel yöneticileri süzgeçten geçirilen pembe yalanlarla mutlu etme modası günümüzün de geçerli en yaygın mesleği…

O pembe yalanlara kanan günümüzün halkçı başkanları(!) VİTO arabalarla gittikleri pazaryerlerinde arkalarında zabıta ordusu, önlerinde, yanlarında kameralarla dolaşıyor.

Hem Atatürk’ün kurduğu partiye mensup olmakla övüneceksiniz hem de Atatürk’ün onaylamadığını eylemleriyle gösterdiği halktan uzak, sırça köşklerde yaşayacaksınız,bu ne yaman bir paradokstur!

Makam odası “Sarı Binanın” yedinci katında bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na bu çerçevede vatandaşın arasına karışma ve  sorunlarını yerinde görme konusunda bazı önerilerim olacak.

İlki Efeler merkezde yoğunluğun en fazla yaşandığı mesela öğle saatlerinde Sayın Başkan direksiyona bizzat geçse de Güzelhisar, Kurtuluş, Ramazanpaşa ve Cumhuriyet Mahallelerinde aracına park yeri arasa, ayrıca sabah mesai başlangıcında akşam bitişinde yine kendi aracıyla eve dönüşte Menderes Bulvarı’nı kullanmayı bir denese diyorum.

Yaşadıkları karşısında “Efeler’de trafik ve araç park yeri sorunu yoktur” görüşünde ısrarcılığı devam eder miydi acaba?

Başkanımız park yeri ararken belki 2013’de Atatürk Kent Meydanı Otoparkının açılışındaki mealen “hizmete giren bu otoparkla Aydın’ın park sorunu çözülmüştür” sözünü revize etmek zorunda kalır.

Ayrıca Başkanımız belki de özel Parktürk firması tarafından işletilen Kent Meydanı Otoparkı aylık araba abone ücretlerinin yıllık enflasyonun neredeyse 3 katı yüzde 30 zamla bu yıl 325 TL, yapıldığından,  10TL’den başlayan saat ücreti için mesela 4 saatliğine bir arabaya yaklaşık 25 TL, ödenmek zorunda kalındığından bu sayede bilgi sahibi olur.

Gerçeği öğrendikten sonra belli mi olur, hatasıyla yüzleşir de Atatürk’ün köylünün derdine çare bulmak için bakanlar kurulunu toplantıya çağırdığı gibi kurmaylarını toplayarak Efeler’in park sorununa kalıcı çözüm üretir.

İkinci önerim Aydın’ın kuşbakışı en iyi göründüğü aynı zamanda dar gelirlinin piknik yeri Aytepe Mesire Alanını tek başına ziyaret etmesidir.

Belki bu sayede 2014 seçimleri öncesinde sözünü verdiği Topyatağı Seyir Tepesi projesini Aytepe olarak revize etmeyi düşünür.

Ayrıca tesiste bir kahvaltı yaparak çevre temizliğinin ve bitişiğindeki Açıkhava Sahnesi’nin bulunduğu Yeşil Vadi’nin terk edilmişlik halinin  Aydın’a yakışmadığını bizzat yerinde görme imkânı bulur.

Üçüncü önerim Sayın Başkan’ın Efeler Mahallesi, Meşrutiyet Mahallesi ve Girne Mahallesi’nin kesiştikleri noktada, tren yolu kenarındaki Gazi Koşu Yolu ve bitişiğindeki Fevziye Ortekin Yürüyüş Yoluna mesaiye gidişte  uğramasıdır.

Bu yürüyüş yolu bölgedeki gerek çocuk oyuncakları gerek yetişkinler için spor aletleri olan tek yeşil alan olma özelliği yanında günün her saatinde insanın olduğu bir parktır da…

Ama ne var ki, kalabalık bir kitlenin spor yaptığı, çocuklarıyla, torunlarıyla insanların vaktini geçirdiği bu alanın eksiği önceki yazılarımdan birinde de dile getirdiğim gibi tuvaletinin olmayışıdır.

Koşu yolundaki bu eksiklik başka bir açıdan bakıldığında Gazi adına da yakışmıyor.

Dile getirilecek konular elbette bunlarla sınırlı değil ancak yerimiz bu kadarına el verdi.