Türkiye’de en yaygın görülen hastalıklardan biri de böbrek taşı. Aşırı kilolu ve hareketsiz kişilerde daha fazla görülen böbrek taşı, tedavi edilmediğinde böbrek kaybına yol açabiliyor. Bilinenin aksine alkolün böbrek taşı tedavisinde bir etkisinin olmadığını söyleyen uzmanlar ise günde en az 1,5 litre su içmeyi öneriyor.

Yapılan bilimsel çalışmalara göre, Türkiye’de böbrek taşı hastalığının görülme sıklığı, batıdan doğuya gittikçe artıyor. Böbrek taşı, özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki çocukların böbrek yetmezliği sebeplerinden de birisini oluşturuyor. Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen’e göre, böbrek taşının Türkiye’de bu kadar sık görülmesinin en önemli sebeplerinden biri sıcak iklim şartları. Prof. Bilen, böbrek taşının tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki çocuklarda böbrek yetmezliği gibi bir noktaya gelmesini büyük eksiklik olarak nitelendirdi.

Sıcak bölgelerde taş hastalığı riskinin arttığına dikkat çeken Bilen, bilinenin aksine alkolün böbrek taşı düşürmede hiçbir faydası olmadığını belirtti. Prof. Bilen şunları kaydetti: “Halk arasında o su kaynağı çok faydalı, bu sıvı çok faydalı gibi bazı düşünceler var. Bu hacme dayalı bir şey, o kadar musluk suyu da içseniz zorlayıp yine o taşı düşüreceksiniz. Bugüne kadar bilimsel literatürde, herhangi bir sıvının, herhangi bir diyetin, herhangi bir hayvanın gözünün, herhangi bir balığın beyninin taş düşürmeyi kolaylaştırdığına dair veri yoktur.”

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Arıdoğan ise daha önceleri sadece açık ameliyatla tedavi edilebilen böbrek taşlarının, teknolojik gelişmelerle endoskopik (kapalı, kamera kullanılarak kesisiz yapılan) girişimlerle tedavi edilebildiğini aktardı. Arıdoğan, bu yöntemler içinde en yeni teknolojinin fleksible (kıvrılıp bükülebilen) üreteroskop ve lazer kullanılarak yapılanlar olduğunu söyledi. Retrograt IntraRenal Cerrahi (RIRC) yöntemiyle karın duvarından delik açmaksızın, idrar kanalından böbrek ile idrar kesesi arasındaki kanal ve böbrek içine girilerek yapılıyor. Arıdoğan, minimal invaziv (daha az yaralayıcı) bu yöntemle hastaların 24 saat sonra ayağa kalkabildiğini ve 2-3 günde evine rahatlıkla dönebildiğini kaydetti.

BÖBREK TAŞI, ERKEKLERDE 3 KAT DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

Arıdoğan, şiddetli böbrek ağrısına neden olan böbrek taşının, erkeklerde kadınlara oranla üç kat daha yaygın görüldüğünü söyledi. Hastaların genellikle yan ağrısı veya “böbrek koliği” denen tipik sancı ile başvurduğunu aktaran Prof. Arıdoğan, daha önce taş düşüren insanların böbrek taşı rahatsızlığı konusunda çok daha dikkatli olmasını öneriyor. Arıdoğan şunları aktarıyor: “Böbrek taşı düşüren insanlarda yeniden taş oluşma olasılığı yüksektir. Ailesinde taş öyküsü olanlarda taş hastalığı görülme olasılığı iki kat fazladır.

Taş oluşumunda genetik faktörler de etkilidir. Bu nedenle sıvı tüketimine dikkat edilmeli. Yazın en az 2,5 litre, kışın ise 1,5 litre su içilmeli. Egzersiz de bu durumdaki hastalar için önemli. Hareketli insanlarda taş oluşma riski daha az. Aşırı kilo (obezite) taş oluşumunda önemli bir risk faktörü. Böbrek anomalileri idrar atılımında zorluğa neden olarak taşların oluşumuna zemin hazırlayabilir. Böbrek taşı tedavi edilmediği takdirde böbreğin kaybına kadar giden bir süreç başlayabilir.”