Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Financial Times ile yaptığı söyleşide “Rasmussen olayı” nedeniyle AB"den gelen sert eleştirilerine tepki göstererek “Bu çok tehlikeli ve bizi rahatsız ediyorö dedi. Abdullah Gül, “Biz ne şantaj yaptık ne de mantıksız bir talepte bulunduk. Rasyonel ve mantıklı davrandıkö ifadesini kullandı.
Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde karşılıklı olarak belirli bir anlayışına varıldığını da anlatan Gül, Afganistan konusunda Başkan Obama"dan bir talep gelmediğini, bu ülkeye muharip asker gönderilmeyeceğini de söyledi.
Abdullah Gül, ABD Başkanı Barack Obama"nın Türkiye ziyaretinin ertesinde Financial Times"in Türkiye muhabiri Delphine Strauss ile yaptığı söyleşide Obama"nın TBMM"den İslam dünyasına hitap etmesinden çok mutlu olduklarını belirtirken, Obama Yönetimi için Türkiye"nin konumunu iyi anladıklarını gördüklerini söyledi.
Başkan Obama ziyaretinin sadece ikili ilişkileri güçlendirmeyi değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası konular açısından çok önemli olduğunu da ifade eden Gül, Avrupa"nın Türkiye"ye yönelik eleştirilerin Batı"nın güvenlik çıkarlarına bir tehdit oluşturabileceği uyarısını da yaptı.

“ERMENİSTAN İLE BELİRLİ BİR ANLAYIŞA VARDIK”
Abdullah Gül, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, bu yöndeki çabaların kendisinin Erivan"a yaptığı ziyaretin ardından hızlandırıldığını belirtti. Erivan ziyaretinin tarihi bir ziyaret olduğuna işaret eden Gül şöyle devam etti:
“O zamandan beri telefon görüşmeler ve diğer temasların aracılığıyla ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda karşılıklı olarak belirli bir anlayışa vardık.”

KARABAĞ SORUNU
Türkiye"nin Gürcistan krizinden sonra yaptığı Kafkaslar İstikrar ve İşbirliği Platform önerisine işaret eden Gül, “Bu açıdan Kafkaslar"da en büyük sorun Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağı sorunudur. Kafkaslarda yeni bir iklim ortaya çıkması için bu sorun çözümlenmesini arzu ediyoruz” şeklinde konuştu.
Kafkaslardaki sorunların çözümlenmesi için büyük bir çaba gösterdiklerini de kaydeden Gül, “2009 yılının bu açıdan bir fırsat yılı olacağına inanıyorumö dedi ve Minsk Grubunun çözüm bulunmasına yönelik çabalarını çoğaltılmasını istedi.

“AFGANİSTAN"A MURAHİP ASKER GÖNDERMEYECEĞİZ”
Abdullah Gül, Türkiye"nin Afganistan"da nasıl bir rol oynamak istediği sorulması üzerine Obama"yı kastederek “Samimi olarak bu ziyaret sırasında somut bir talep olmadı” dedi.
Türkiye"nin Afganistan"ta sadece askeri varlığı değil aynı zamanda sivil faaliyetlerini de artırdığını belirten Gül, Türkiye"nin İSAF komutanlığını bir kez daha üstleneceği için Afganistan"daki asker sayısını artıracağını ifade etti. Buna karşın bu konuda bir sayı vermeyen Gül, “Elbette ki önemli bir katkı olacak ancak muharip asker olmayacak” demekle yetindi.

“RASMUSSEN KONUSUNDA KAYGILARIMIZ VARDI GİDERİLDİ”
Cumurbaşkanı Gül, Türkiye"nin son dönemde bazı dış politika konularında takındığı tavrı nedeniyle Avrupalı ortakları ile sorun yaşanmaması gerektiğini belirterek, Anders Fogh Rasmussen"in NATO Genel Sekreterliği adaylığına ilişkin yaşanan soruna değinirken de şunları söyledi:
“Özellikle NATO gibi bir savunma örgütü, bu konular karar verme mekanizmalarında görüşülmeli ve bir karara varılmalı. 1952 yılından beri Türkiye, NATO"nun en aktif üyesi oldu ve büyük bir katkı yapıyor. Soğuk savaşı sırasında Türkiye, kaynaklarını Avrupa"nın savunması için harcadı ve bu takdir edilmeli.
Bu konuyu (Rasmussen"in adaylığı) tüm ortaklarımız ile telefonla görüştük, bazı sorularımız vardı ve kaygılarımızı paylaştık böylece kaygılarımız giderildi.”
Artık, geleceğe bakmak ve yeni genel sekreterin başarılı olması için herkes birlikte çalışması gerektiğini de vurgulayan Gül, buna karşın bazı çevrelerin görüşlerinin farkında olduğunu, bunların kaygı verici olduğunu da ifade etti. Bu arada, Financial Times, söyleşi sırasında Türkçe konuştuğu belirtilen Gül"ün mulakatın bu aşamasında İngilizce olarak “Bu çok tehlikeli ve bizi rahatsız ediyor” sözlerini kullandığına dikkat çekti.

“AB"DE KÜÇÜK KATKI YAPAN ÜLKELER STRATEJİK KARARLARI VETO EDEBİLİR”
Bunun ardından Türkçe konuşmaya devam eden Gül, “Bildiğiniz gibi AB"de bile katkıları küçük olan bazı ülkeler, çok önemli olabilecek bazı stratejik konuları bloke edebilir veya veto edebilir” diye konuştu.
Gül şöyle devam etti:
“Bu olayda, eğer bir ülkenin teşkilata önemli ve hayati bir katkı yapıyorsa ve eğer kaygıları varsa, somut bir konuda mantıklı kaygıları varsa, bunların dinlenmesi ve yanıtlanması çok doğaldır. Bu noktalar küçümsenmemelidir.
“Biz ne şantaj yaptık ne de mantıksız bir talepte bulunduk. Rasyonel ve mantıklı davrandık, Avrupa kültürü oluşturduğu uzlaşı çerçevesinde modern bir biçimde hareket ettik. Ve gerçekten sonra bir anlayışa vardık. Bu nedenle bazı ülkelerden gelen bu nitelikteki yorumlara şaşırıyorum. Avrupa ruhu ile çok uyumlu olduğunu düşünmuyorum.”
Gazetenin, Kıbrıs nedeniyle AB ile NATO işbirliğinde sorun yaşandığına dikkat çekerek Türkiye"nin bir jest yapıp yapmayacağını sorması üzerine Gül, “Esasen, eğer bir jest olacaksa bu jestin, bizden değil bize yapılması gerektiğini düşünüyorum. Daha çok katkı, daha çok stratejik katkı ve daha çok fedakarlıklar bizler, başkaları değil,ö karşılığını verdi.
Abdullah Gül, Obama"nın AB üyeliği konusunda verdiği desteğin yardımcı olup olmadığına ilişkin bir soruyu yanıtlarken “Bunu yapmalarını biz istemedik. Bu açıklamaları, stratejik yaklaşımlarından dolayı yapıyorlar ve hiç kimse bundan rahatsız olmamalıdır” dedi ve Türkiye"nin üyeliğine ilişkin kararı AB ülkelerinin vereceğini vurguladı.

Milliyet