Seçim bitti, CHP'de kavga başladı.

Bu kavga aslında bu seçime özgü de değil.

Her seçim sonrası alışık olduğumuz şey.

Kılıçdaroğlu gitse de CHP'de kavga bitmez.

CHP'nin sorunu genel başkan sorunu değil ki bitsin.

Hatırlayın; her gelen genel başkan büyük umutlarla ve kurtarıcı olarak geliyor,

İlk seçim sonucunda kavga başlıyor, değişmesi için kurultay çağrıları yapılıyor.

Kılıçdaroğlu'da böyle getirilmedi mi?

Büyük kurtarıcı GANDİ algısıyla,

Her yeni genel başkan gibi, o da popülizme sarılarak, sağdan, ortadan, ordan-burdan insanları partiye alarak genişlemeye çalışmadı mı?

Bu tip göstermelik açılımlar tutmayınca, parti elindeki KEMİKLEŞMİŞ SEÇMENİ kaybetmemek için içine kapanıyor,

CHP'de sadece HDP'de görülebilen, diğer hiç bir partide olmayan bir seçmen yapısı var,

Bu seçmenler sadece ve sadece altı oka oy veriyor,

Hizmet, plan, projeye bakmıyor,

Birkaç yıl önce bir araştırma şirketinin raporunda görmüştüm,

İzmir'in Karşıyaka ilçesinde, CHP'li belediyeye oy verenlerin %73'e yakını hizmetlerden memnun değil,

Bu memnun olmayanlara; 2. bir soru soruluyor, CHP aynı adayı koysa kime oy vereceksiniz?

Tamamına yakını yine CHP diyor.

CHP yönetimleri de bunu çok iyi bildiklerinden, bu tabanı kaybetmemek için, devamlı parti içi mücadele ile uğraşıyor,

Partinin içindeki yarış;

Çankaya, Şişli, Beşiktaş, Kadıköy, İzmir ve bazı ilçeleri, Muğla gibi yerlere kendilerine yakın isimlerin aday yapılması,

Çünkü buralara kimi koyarsanız koyun seçim asla kaybedilmez,

Böyle, %20-25 bandında bir seçmen profili olunca,

Hizmet yapmaya, plan, proje üretmeye gerek var mı?

Bu onlara yetiyor, verilen kavga bunun üzerinden yapılıyor,

Onun için bu kavga hiç bitmez,

Genel başkan değişikliği, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da işi çözmez.

İktidar olmak için, halka inmek, onların sorunları ile ilgilenmek,

Türkiye ile ilgili projeler üretmek,

Sözün özü; çalışmak, çalışmak, çalışmak lazım,

CHP'de bu geleneksel mücadele devam ederken;

27. Dönem TBMM yemin ederek göreve başladı.

Resmen Türkiye yeni sisteme geçti.

Adına; Cumhurbaşkanlığı sistemi dediğimiz, Türk tipi başkanlık sistemi yürürlüğe girdi.

Bu sistemin ilk Cumhurbaşkanı ERDOĞAN yemin ile birlikte göreve başlıyor.

Her yeni şeyin bir kurucusu ve ekibi olur, kurar ve yeniliği kurumsallaştırır.

Bu sistemin de; kurucusu ERDOĞAN’dır.

Ona bu görevi veren Türk Milletidir.

Gerçek bu kadar net iken,

Kuruculuk da bu kadar bilimsel, bir olgu iken,

Her şeye karşı çıkan azınlık,

Bu kelimeye bile karşı çıktı.

Bu arada çöken MİLLET İTTİFAKINA karşın,

Meclis başkanlığına; uzlaşmacı ve herkesin saygı duyduğu Binali YILDIRIM'ın aday gösterilmesi, MHP'nin aday göstermemesi,

AK PARTİ Grup başkanlığına; ülkücü kökenli Naci BOSTANCI'nın getirilmesi,

AK PARTİ'nin Meclis başkan vekilinin, Mustafa ŞENTOP olması,

AK PARTİ Grup başkanvekillerine getirilen isimler,

CUMHUR İTTİFAKININ devam edeceğinin işaret fişekleri oldu.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA