Geçtiğimiz 23 Eylül Salı günü New York şehrinde , Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun’un özel davetiyle bir iklim zirvesi düzenlendi. Olağanüstü olarak yapılan bu toplantı , ne yazık ki son derece yetersiz sonuçları olan ve amacına pek de ulaşamayan bir toplantı olarak tarihe geçti. 100’den fazla dünya liderinin katıldığı toplantının tam bir hayal kırıklığı olduğunu söylemek mümkün. Daha önce yapılan pek çok iklim konferansında olduğu gibi “ Dağ fare doğurdu.” Kanada,Çin,Rusya gibi iklim değişikliğine büyük oranda olumsuz katkıda bulunan ülkelerin lider düzeyinde temsil edilmemesi bir yana ,tamda bu toplantıya denk gelen/getirilen Amerika’nın Suriye’deki IŞİD güçlerine karşı başlattığı saldırının haberleri toplantının, ülkemizde zaten az olan etkilerini,yankılarını iyice azalttı. Başlıkta da belirttiğim üzere, toplantının tam orta yerine bir füze düştü. Bizim gazetelerimizde pek yer bulamayan bu önemli iklim haberleride , savaş çığlıkları arasında boğuldu gitti.Eminim bu olmadan öncede, sorumlu basınımız sağ olsun, pek çoğumuz Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan New York’taki toplantıya neden gittiğini pek bilmiyordu veya sebebinin Suriye’de süregelen savaş olduğunu zannediyordu. Aslında konu, yukarıda da belirttiğim üzere dünyanın sürdürmekte olduğu yaşam savaşıydı. Bu kadar çok dünya liderinin katıldığı bir toplantıdan insan haklı olarak daha bağlayıcı,somut,ciddi ve insanlık yararına olduğuna inanacağımız sonuçlar bekliyor. Ne yazık ki, toplantıya katılan liderlerin hiçbiri bu beklentileri karşılayacak, liderlik vasıflarına uygun, cesur ve basiretli sözler veremedi. 1992’de ilk ciddi adımların atıldığı çevre sözleşmesinin imzalanmasından bu yana, başlıcaları 1997 Kyoto protokolü ve devamında gelen 2009 Kopenhag ve 2013 Varşova konferanslarında yaşanan fiyaskoların, işin altını oyma çabalarının , süreçten çıkar sağlama entrikalarının aynen bu “olağanüstü” toplantıda da devam ettiğini gördük.

Aslında gerçek liderlik örneklerini aramak için bu olağanüstü toplantıya gerek olmadığını, 21 Eylül tarihinde dünyanın 166 ülkesinde gerçekleşen ve en büyüğü de yine New York’da yapılan İklim Değişikliği Yürüyüşü ile anlamış olduk. Lider dediğimiz kişiler, fildişi kulelerinde oturmuş, enerji lobilerinin anlattıkları masalları dinler, onların açtığı yolda ilerken, asıl liderler olan halk ,cadde ve sokakları doldurdu. Sadece New York’ta 400 bin kişi büyük bir uyum ve birliktelik içinde yürüdü, konuştu,sustu,paylaştı. Dünya çapında binlerce gösteri yürüyüşü düzenlendi. Kararlı , anlamlı ve somut öneriler ve görüşler dile getirildi. Geçen sene New York’ta yapılan aynı amaçlı toplantıya katılım 40bin civarında olmuşken, bu sene tüm tahminleri alt üst eden bir sayıya ulaşıldı ve tam 10 katı insan bir araya geldi. Buradan yola çıkarak, liderler ne derlerse desinler, ne kadar umursamaz olurlarsa olsunlar, halkın gerçek liderlerini yaratmakta ve dünyaya giderek daha fazla sahip çıkmakta olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor,geleceğe dair umutlarımı arttırıyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini kendi ülkemizde de her geçen gün daha fazla yaşıyoruz. Alışılmışın dışında yaşanan her türlü doğa olayında, ülkemizin ve dolayısıyla bizlerin payı olduğunu bilmemizde yarar var. Bu anlamda Türkiye olarak kesinlikle masum değiliz. Bu olumsuz etkilerin azaltılması, yok edilmesi gerektiğini ve bunun liderlerin değil, bizler gibi sıradan insanların elinde olduğunu anlama zamanı geldi. Her zaman olduğu gibi , bu sözlerim, özellikle ve öncelikle büyük şehirlerde yaşayıp, sınırsız ve sorumsuzca tüketmeye ve aslında dünyayı ve geleceğimizi tükettiğinin farkında olmayan kalabalıklara ve adam sendeci tüm zihniyetleredir. Geleceğimizin sorumluluğunu alalım.

Sevgi ve Doğayla kalın !

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

habericiuygulamalar.jpg