Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada 250 milyon kişi şeker hastası ve ölümlerin yüzde 5"i şeker hastalığı kaynaklı.

Bu oranın 2030"da iki katına çıkması bekleniyor. Birleşmiş Milletler (BM), bulaşıcı olmadığı halde salgın gibi dünyayı saran; diyabet, kalp, kanser ve akciğer hastalıklarıyla mücadelenin yollarını ararken DSÖ, 5 yaşın altında 42 milyon çocuğun aşırı şişman ya da obez olduğunu belirterek hükümetleri uyarıyor. Çocukları obezite ve ilgili diğer hastalıklardan korumak için hükümetlere seslenen DSÖ, yüksek düzeyde “şeker, tuz, doymuş ve trans yağı” içeren gıda reklamlarının kısıtlanmasını önerdi.

DÜNYA NBŞ"Yİ TARTIŞIYOR

BM"ye bağlı DSÖ bu açıklamayı, geçen yıl mayıs ayındaki genel kurulunda aldığı karar doğrultusunda yaptı. Bu karara göre; 12 yaş altı çocukların sağlıksız gıdaları tüketmesinin teşvik edilmemesi çalışması başlatılmıştı. Bu çalışmalar doğrultusunda hazırlanan rapora göre obezite artık, orta ve düşük gelirli ülkelerde de giderek artan bir hastalık. Hatta bu ülkelerde bile erken ölümlerin yüzde 90"ı bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanıyor. DSÖ üyesi 193 ülke; reklamların kısıtlanması konusunda özel sektör, hükümetler ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği için çalışma başlatırken, Habertürk"ün “Tatlıdaki Tatsız Tehlike” başlığıyla yaptığı dizi haber, Türkiye"de üretim kotası sürekli artan ve obezitenin asıl nedeni sayılan Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) tartışmasını alevlendirdi.

ŞEMSİ KOPUZ: NBŞ"DE TİCARİ OYUN

Şekerli Mamul Sanayiciler Derneği Başkanı Şemsi Kopuz, NBŞ hakkında ortaya atılan iddiaları ticari bir oyun olarak niteliyor ve şunları söylüyor: “NBŞ kullandığımız şekerleme ürünlerimiz, kanser riski taşımayı bir kenara bırakın, en ufak bir sağlık riski dahi taşımamaktadır. Bu tip ürünler tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aynı hammaddelerden ve aynı teknoloji kullanılarak üretilmekte ve hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın dünya pazarına sunulmaktadır.” Avrupa Birliği ülkelerinde şeker pancarının fiyatı yükseltilerek, mısır şurubu fiyatının düşürüldüğünü söyleyen Demirkol, “ABD ise dünya mısır üretiminin yüzde 40"ını yapıyor ve kendi ürettiği mısır dağlarını eritmeye çalışıyor. Türkiye"de tüketici dernekleriyle birlikte, anne-baba ve okul aile birlikleriyle sivil baskı oluşturmak zorundayız” dedi.

ORAN BELİRTİLMİYOR

Prof. Dr. Kenan Demirkol ise şunlara dikkat çekti: “Biz gıda maddesi satın alırken bunun yüzde kaç oranında kullanıldığını bilmiyoruz. Etikette yazmıyor ve devlet tarafından denetlenmiyor. Fruktoz oranı iddia edildiği gibi standart olarak yüzde 42 değil yüzde 90 olarak kullanılıyorsa vay halimize. O zaman kalp, damar sertliği gibi diğer tüm kronik hastalıklara yol açacaklardır. 10 yıldır çikolata yediğinizde genziniz yanmıyor mu? Baklava şerbetini bile bundan yapıyorlar. Dışarda yediğiniz neredeyse tüm tatlılarda fruktoz var.”

FRUKTOZLU SAHTE BAL

Alkolsuz içecekler tebliğinden yararlanan üreticilerin, yüksek fruktoz içeren mısır şurubunu kullanarak sahte bal kullandığını söyleyen eski Türkiye Arıcılar Birliği Genel Başkanı Mustafa Sarıoğlu da şöyle konuştu: “Bu yıl bal üretimi yok denilecek kadar az olmasına rağmen, mısır şurubu katılarak üretildiği için bal tüketilmiyor. Sahte balın ana maddesi yüksek fruktoz. Fruktozlu balı gerçeğinden ayırmak mümkün değil. Vatandaşı aldattıkları gibi bebeklerin de sağlığını tehdit ediyorlar. Örneğin, nar ekşisinin içerisinde de nar aroması var. Renklendirip tatlandırılan nar ekşisi, tamamıyla fruktoz içeriyor. Köylerde 25-30 lira olan nar ekşisi marketlerde 1 ila 5 lira. Bunların etiketlerinde, ancak büyüteçle görebileceğiniz NBŞ veya mısır şurubu yazısı var.”

"ŞEKER ZARARLI, FRUKTOZ DAHA ZARARLI"

Prof. Dr. Kenan Demirkol NBŞ ile ilgili şunları söylüyor: “Mısır şurubu üreticileri, mısır şurubu içindeki fruktoz miktarının pancar şekerinden elde edilen şekere eşdeğer olduğunu, bu nedenle arada fark olmadığını iddia etmektedirler. Pancardan elde edilen şekerin bilimsel adı sakarozdur. Sakaroz bir molekül glikoz ve bir molekül fruktozdan oluşur. Yendikten sonra ince bağırsakta bu iki şeker birbirinden ayrılır ve ayrı ayrı emilir. Mısır şurubunda ise fruktoz, glikoza bağlı olmadığından ve daha hızlı emildiğinden pancar şekerine göre daha fazla şişmanlatıcı etkisi olmaktadır. Normalde şeker insanı zehirliyor, fruktoz üzerinden. Almanlar fruktoza, "meyve şekeri" diyor. Doğal olduğunu savunuyor ve zararlı olmadığını ileri sürüyorlar. Ancak bu doğru değil. Meyvede fruktoz, glikoz ve sakaroz hatta başka bazı şekerler de var. Günde 15 gramdan fazla fruktoz almamamız gerekiyor. Örneğin; 200 gram üzüm veya 300 gram portakal ya da 400 gram erikte 15 gram fruktoz var. Kamu sağlığını yeniden elde etmemiz için şekeri daha azaltmak gerekirken, fruktozdan daha zengin bir şekerle baş etmek zorunda bırakılıyoruz.”

ŞÜKRAN ÖZÇAKMAK- GAZETE HABERTURK