Olayın mağduru E.E., “Bu olay sonrası, sürekli hayatta tekrar huzurla varolabilmenin çabasını verdim. Ama sanıkların tahliye edilmeleri benim tekrar travma yaşamama neden oldu” dedi.
Bu olay sonrası önce okulunu, sonra da yaşadığı şehri terk eden üniversiteli E.E suçu kanıtlanmış, tecavüzcü oldukları kanıtlanmış sanıkların serbest bırakılmasını mantığının almadığını söyledi. E. şöyle dedi:

Kravat taktılar diye

“Hâkim bu kararı verirken ruh sağlığı zaten tahribata uğramış ve 1.5 yıl sonra tedavisi hâlâ devam eden beni hiç hesaba kattı mı acaba? Benim geleceğimi, benim okul hayatımı hiç hesaba kattı mı? Tecavüzün ve tecavüzcünün iyi hali nasıl oluyor? Bana bu dehşeti yaşattıkları gün tüm yalvarmalarıma ve direnmelerime rağmen bana yaptıkları bu kötülük ile tüm hayatımı ve geleceğimi bir çırpıda mahveden bu pisliklerde bırakın iyi hali, insanlık namına görülebilecek zerre kadar bir değer ya da vicdan yoktu. Tecavüzcüler kravat taktı diye iyi hal indirimi uygulayıp Yargıtay onayana kadar onları serbest bırakan hâkim, onların kravatlarından evvel gelip benim vücudumdaki dikişlere ve iyileşmeyen darp izlerine de baksın. Bu karar en az yaşadığım tecavüz kadar canımı acıttı.”

Genç kadının avukatı Can Canbek de İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkemenin ‘nitelikli cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit suçundan’ ceza vermesinin önemli olduğunu, ancak yargılama sürecinde hiçbir şekilde olaya ilişkin pişmanlık göstermeyen sanıkların, ‘duruşmadaki iyi halleri’ gerekçe gösterilerek cezalarında indirime gidilmesinin haksızlık olduğunu söyledi.