DEÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dayimi Kaya, 24 saat uyumadan hastaları 48 saat yoğun bakımda takip ettikleri çok yorucu bir çalışma gerçekleştirdiklerini, beş hastanın da ameliyatının başarılı geçtiğini, bir hastanın enfeksiyon sebepli yoğun bakımda tutulmaya devam ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Kaya, bir günde beş başarılı kalp ameliyat gerçekleştirdiklerini öğrenen Avrupalı meslektaşlarının şaşkınlıklarını ifade ettiklerini ve kendilerini tebrik ettiklerini kaydederek, “Zor, yorucu ama bir şeyi ilk defa yapmanın da verdiği heyecanla, şevkle çalıştık” dedi.

Kapalı yöntem kalp ameliyatıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Kaya, dünyada özellikle son 5-6 yıldır uygulanan yöntemde kalbe ulaşılması için kasıktaki damarlardan girildiğini ve bir suni kalp kapağının açık kalp ameliyatı gerekmeksizin yerleştirildiğini, özellikle kalp kapağında darlık olan hastalarda sorunun ortadan kaldırıldığını söyledi.

Prof. Dr. Kaya, kalp kapağındaki darlık kalkınca hastalardaki kalp sorunlarının büyük kısmının giderildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bu ancak açık kalp ameliyatıyla mümkünken şimdi kapalı sistemle mümkün olabiliyor. Bu yöntem daha önce sadece açık kalp ameliyatıyla kapaklara müdahale edebildiğimiz hastalarda yeni bir umut ışığı oldu. Çünkü özellikle yaşlı hastalarda ortaya çıkan bir hastalık olduğu için yaşlılığın getirdiği diğer pek çok sorun açık kalp ameliyatının riskini çok yükseltiyor. Bu hem hastalar hem de cerrahlar için zor bir durum oluşturuyordu.”
Türkiye'de de gün geçtikçe artan sayıda kapalı yöntemin uygulanmaya başlandığını ifade eden Kaya, “DEÜ Tıp Fakültesi'nde de ilk defa bir günde beş hastaya bu yöntemi uygulama fırsatı bulduk. Gelecekte daha çok hastaya bu ameliyat için şans verebileceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
Kapalı yöntemin risklerinin sorulması üzerine Kaya, “Hiçbir müdahalenin tamamen risksiz olduğu söylenemez ama büyük bir açık kalp ameliyatına göre, kapalı sistemle yapılması hastaların erken dönemde ayağa kalkmasını, açık kalp ameliyatının getirdiği risklerden korunmasını sağlıyor, daha konforlu bir işlem” dedi.

RİSK YÜZDE 80'DEN 10-15'E DÜŞÜYOR

Prof. Dr. Kaya, küçük yaştaki hastalara kapalı yöntemin uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin olarak da “Bütün kalp kapağı hastalıklarında bu yöntemi uygulayabilmemiz mümkün değil. Çünkü kalp kapağının açık yöntemle değiştirilmesi standart bir yöntem, bu yüzden yüksek riskli olmayan hastalara kapalı yöntemi uygulamıyoruz” diye konuştu.

Orta yaşlı, çok ileri yaşta olmayan, diğer sistemleri iyi çalışan hastalarda açık kalp cerrahisi düşük riskli ise açık cerrahiyi uyguladıklarını ama yüksek riskli, akciğer enfeksiyonu olan, akciğer patolojileri olan, diyalize giren, başka türlü organ yetmezlikleri olan veya yaşı çok ileri olan hastalarda kapalı yöntemi uyguladıklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, “Bu yöntemden önce ne yapıyorduk? Hastanız çok yüksek riskli ameliyat edilir veya eve götürün ömrü vefa ettiği kadar yaşasın diyorduk. Ama artık o mantık bu yöntem sayesinde son bulmuş oldu” dedi.

Prof. Dr. Kaya, açık ve kapalı yöntem arasındaki farkları şöyle anlattı:
“Açık ameliyata göre süre de kısalıyor. Mesela bir hastamız daha önce iki kere baypas olmuştu. Üçüncü bir baypas ameliyatı olması, bu hastanın da 87 yaşında olduğu göz önünde bulundurulduğunda ameliyattan kaybedilme veya felç gibi riskler getirmesinin oranı neredeyse yüzde 80 idi. Yani yüzde 80 riskli bir ameliyat bir yanda dururken biz yüzde 10-15 riskli bir ameliyat şansı elde ettik ki aradaki fark uçurumsal bir fark. Bu hastalara sadece açık kalp ameliyatı yapmaya kalkarsanız yüzde 80 riskle karşı karşıyasınız ki bu çoğu kez hekimleri de hastaları da ürküten bir rakam. Ama bu tür bir hastaya yüzde 10-15 ciddi bir umut ışığı. Çünkü 10 hastadan 8'ini kaybetmek yerine bu riskin 1'e düşmesi arasında ciddi fark var. Bu nedenle özellikle yüksek riskli kalp cerrahisi hastalarında büyük bir umut ışığı.”

Kalp kapağı darlığı, özellikle de aort darlığı yaşayan hastaların yaşı ne kadar ileri olursa olsun, bir iki yıl ömür beklentisi varsa yani kanser veya başka sebepten ömür beklentisi kısıtlı değilse kesinlikle çaresizlik içinde olmamaları uyarısında bulunan Kaya, “Bu tür bir yöntemle kalp kapakları değiştirilip daha rahat, daha konforlu ve daha uzun yaşama şansını elde edebilirler” dedi.

Ameliyatla sağlığına kavuşan hastalardan 87 yaşındaki Şükriye Karataş, “Nefes darlığım vardı, kalbim fazla çalışıyordu, biraz yürüyünce iki üç kez dinlenmeden geriye gelemiyordum. Şimdi hiçbir şeyim yok, gayet iyiyim. Çok da memnunum. Hiçbir şikayetim olmadı. Çabuk ayaklandım, yürüyebiliyorum” dedi.
80 yaşındaki Sevim Solmaz, göğsünde ağrı, hareket güçlüğü ve bayılma şikayetiyle hastaneye başvurduğunu belirterek, “Hiç kesiğim yok, çok iyiyim” diye konuştu.