Psikolojideki adıyla “halo effect”, hale etkisi olarak da bilinmektedir. Bu durum, farkında olmadan hepimizin algısını etkilerken, çevreye karşı davranışlarımıza da yön vermektedir. Halo etkisi kısaca; bir kişiyle ilgili sahip olduğumuz ilk izlenimin olumlu olması durumunda diğer özelliklerinin de iyi olduğuna inanmak ve bu yönde davranmaktır. Örneğin giyimini beğendiğimiz bir erkeğin/kadının aynı zamanda başarılı, çalışkan, zeki, sorumluluk sahibi bir insan olduğunu düşünebiliriz. Ya da bir konuda size yardımcı olan bir insanın; yine ailesine düşkün, sorumluluk sahibi, dürüst bir insan olduğu çıkarımında bulunabilirsiniz. Oysa ki çoğu zaman, bir arada düşündüğümüz özellikler arasında bir korelasyon yoktur. İyi giyimli, bakımlı bir kadın/erkek çok sorumsuz ve iş hayatında başarısız bir insan olabilir. Bir kişinin iyi bir üniversiteden dereceyle mezun olması; iyi bir hayat yaşadığını, insan ilişkilerinde iyi olduğunu veya dürüst biri olduğunu garantilemez. İş hayatında başarılı olan, şık giyimli, mizah yönü güçlü, arkadaşlık ilişkileri iyi olan bir diğer kişi evde eşine şiddet uyguluyor olabilir. Kısacası bir insanın, bir özelliği iyi olduğu için melek olduğunu düşünmek farkında olmadan sık yaptığımız bir genelleme hatasıdır.

Bu etkiyi hayatımızın her alanında görebiliriz. Özellikle ilişkilerimizde. Ondan hiç beklemezdim, dediğiniz insanları düşünün.  Sizinle ilişkisi çok iyidir. Size bir zararı olmamıştır ama eşini aldattığını duymak sizi şoka uğratır.  Oysaki sizinle olan ilişkisinin, romantik ilişkisiyle bir alakası yoktur. Ya da birisi size arkadaşınızın sizinle ilgili olumsuz bir söylemini aktarır. Yine kabul edemez ve o asla yapmaz dersiniz. Kısacası, bir kişi hakkında olumlu bir önyargı oluşturduğumuz anda o kişiyi melekleştirip her durumu olumlu yorumlarız. Halo etkisinin güçlü bir yanını siyasi alanda da görebiliriz. Seçim konuşmalarını düşünün. Konuşan kişi konuşmasına ne kadar hakimse, duruşu ne kadar dikse ve fiziksel açıdan ne kadar güçlü görünüyorsa, onun daha başarılı olacağına dair bir çıkarımda bulunabiliriz. Ya da bir siyasetçi çok iyi eğitim almış ve iyi bir aileye sahip diye ülkeyi  daha iyi yöneteceğini düşünebiliriz. Bunlar sıklıkla yaptığımız genellemelerdir. Market alışverişi yaptığınızı düşünün. Süt almaya gittiniz ve aynı fiyatta üç marka var önünüzde. Birisi senelerdir başka ürünlerini bildiğiniz x firmasının ürünü, diğerleri hakkında bir fikriniz yok. Böyle bir durumda muhtemelen, diğer ürünlerini bildiğiniz için bu ürününde iyi olduğuna inanarak X markasına yönelirsiniz. Ya da telefon, bilgisayar gibi bir cihaz alacağınızda çok popüler olan ve daha öncede bir ürününü kullandığınız A markasının, yine daha iyi olacağını düşünerek çok karşılaştırmadan alabilirsiniz. İmkanınız var ve çocuğunuzu özel bir okula kaydettirmeye karar verdiniz diyelim, adını bildiğiniz o çok markalaşmış olan okula yönelirken sınıf öğretmeninin de çok iyi olacağına ve her sınıfta iyi bir eğitim alacağına çok emin olabilirsiniz. Yine öğretmenler öğrencilerini değerlendirirken farkında olmadan bu hataya düşebilirler. Uslu bir öğrenci, otomatik olarak zeki, çalışkan, parlak bir öğrenci olarak değerlendirilip; yaramaz öğrenci olumsuz izlenimiyle tembel olarak görülebilir. Oysa iyi biliriz ki uslu ya da yaramaz olmanın zeki, çalışkan olmayla ilişkisi yoktur. Bu nedenle, benzer durumlarda yanılgıya düşmemek için, tüm yargıları bir kenara bırakıp detaylı bir değerlendirme yapmak daha faydalıdır.

Halo etkisinin bir de ters tarafı var ki, o da “horn etkisi”  olarak bilinir. Bu sefer de olumsuz ilk izlenim edindiğimiz insanlar hakkında olumsuz genellemelerde bulunuruz. Ortak bir arkadaş yemeğinde, yeni tanıştığınız bir kişinin bir başka arkadaşınıza ters davranışına şahit oldunuz diyelim. Zaten asık suratlı oturup durmuştu tüm gece. Saati sorduğunuzda sizi de duymamıştı. Ne kadar kendini beğenmiş bir insan öyle! diye düşünebilirsiniz. Bu ilk kodlamadan sonra ağzıyla kuş tutsa yaranamayabilir artık. Bir yönetmenin ilk iki filminiz izleyip beğenmedikten sonra, belki ödül alacak olan üçüncü filminin izlemeden kötü olduğuna eminsinizdir. Hatta o yönetmenin kişiliği ve zekasıyla ilgili de muhtemelen olumsuz çıkarımlarda bulunursunuz. Y markasından hevesle aldığınız ilk ürün hatalı çıktı diyelim, aynı markaya tekrar yönelir misiniz bir şey alacağınızda?

Değerli okurlar, her saat her an sayısız uyarana maruz kalıyoruz ve zihnimizin bu tarz genellemeler yapması aslında bir taraftan işini kolaylaştırıyor. Belirsizliği sevmeyen zihin; İyi, kötü, güzel, çirkin sınıflandırmalarıyla dünyayı anlamlandırıyor. Ancak bu noktada zihnimizin çalışma prensibini bilmek ve insan olarak doğal eğilimlerimizin farkında olmak çok önemli. Halo etkisini bilerek hareket ettiğinizde, karşı tarafta oluşturacağınız ilk izlenimlere (iş görüşmeleri, cvler, tanışmalar vb) daha çok dikkat edebilirsiniz. Yine bir başkası hakkında olumlu, olumsuz bir değerlendirme yaparken durup bir anlığına, genellememi yapıyorum, diye düşünmek sizi hatalı sonuçlardan koruyacaktır.

Sevgiyle kalın

Uzm. Psk. İrem Aydınlar