Aydın’da Aymendo isimli bir firmadaki gıda mühendislerinin uzun çalışmaları sonucu Türk Kahvesi Çikolatalı İncirli Merivan ile özel olarak sunulmaya başladı. Aydın’da geliştirilen bu yeni tat ile bir fincan kahvenin hatırı adeta 40 yıldan 80 yıla yükseldi. Çikolatalı İncirli Merivan ile tüketilen kahvenin sindirime de ayrı faydası olduğu ve zekayı da güçlendirdiği belirtildi. 
Avrupa’da birçok kişinin güne bir fincan kahve ile başladığını belirten Aymendo Gıda Firması’nın ortaklarından Gıda Mühendisi Esen Türker, firma olarak birçok geleneksel tadı Aydın’ın yerel tatları ile birleştirerek daha mükemmel tatlara ulaştıklarını belirtti. Aydın’ın en önemli ürünleri arasında yer alan, incir, kestane ve ceviz başta olmak üzere birçok ürünü Aymendo olarak tüketime sunduklarını belirten Gıda Mühendisi Esen Türker, “Kahvenin çeşitli şekillerde sunumu var. Firma olarak biz bunu Aydın’ın simge ürünlerinden olan sağlık açısından da oldukça faydalı olan incirle sunmayı denedik. Gıda mühendislerimizin uzun çalışmaları sonucu özel Çikolatalı İncirli Merivan hazırladık. Bu ürünle sunduğumuz kahveler beğenilerek tüketilmeye başlandı. Başarılı çalışmalarından dolayı hem Aydınımızın ürününlerinin tüketitim alanını genişleten hem de Türk kahvesine ayrı bir tat katan ekibime teşekkür ediyorum” dedi. 
TÜRK KAHVESİNİN TARİHÇESİ 
Katip Çelebi’nin Mizanül Hak Adlı eserinde belirttiğine göre: Kahve, Moka Yarımadası’na sürgün edilen bir Şazeli Dervişi tarafından 1555 yıllarında İstanbul’a getirildi. İlk kahvehane de 1556 yılında İstanbul Tahtakale’de açıldı. Aradan geçen 450 yıllık süreçte şu anda sudan sonra en fazla tüketilen içecekler arasında yerini alan kahve Avrupa’ya da Türk kahvesi olarak yayıldı.
İlk yıllarda haram-helal olduğu konusu bile tartışılan kahveye dönemin ulamalarından Balıkesirli Çelebi Mehmet Efendi verdiği fetva ile “Sindirimi kolaylaştırdığı, zekayı açtığı ve bunun yanında insan sağlığına bir çok faydası bulunduğundan dolayı” helal olduğunu belirtmiştir. 
Mükemmel damak tadı, zor bulunması ve eskiden çok meşakkatli bir işlem olması nedeniyle sadece özel ve çok değerli insanlara ikram edilen Türk kahvesi kıymetinden dolayı “Bir fincanı 40 yıl dostluğun vesilesi” olarak görülerek “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” atasözüne neden olmuştur.