Bilinçli tüketiciye dönüşmek için yapmanız gereken ilk şey sadece ihtiyaç duyduğunuz ürünleri satın almak. Bunun için alışveriş yaparken kendinize sık sık, 'Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı' sorusunu sorun. Evinizde bulunan eşyaların kabaca bir envanterini çıkarın ve gerçekten eksikliğini hissettiklerinizi bir liste yapın. Zamanla bu listeye bakarak fiyatını uygun bulduklarınızı alabilirsiniz.

Bilinçli tüketici olmak yalnızca daha az para harcamak değil, aynı zamanda o ürünün doğadaki izini de göz önünde bulundurmaktır. Satın almak üzere olduğunuz ürün hiç de gerekmediği hâlde plastikler ve köpüklerle mi paketlenmiş, bunu satın almayın ya da paketlenmemesi için satıcıyı uyarın. Birkaç mandalina ve salatalığı özenle plastiklere sarmış süpermarketlerden alışveriş yapmayın, meyve sebzenizi pazar  filesiyle satın alın.

Sırf ucuz diye birkaç kullanımda bozulacak ya da birkaç yıkamada şekli kayacak ürünlerden uzak durun. Bilinçli tüketici olma yolunda atacağımız bir diğer adım, şüphesiz ki aldığınız ürünün kullanım süresi ve sağlamlığıdır. Belki bir miktar daha fazla ödeyerek daha dayanıklı malzemeden yapılmış, uzun ömürlü ürünler alınmalı.

Mini mini teneke çay kutularına fesleğenler, büyük boy margarin tenekelerine sardunyalar diken babaannelerimizin bir bildiği vardı elbet. Yeni bir ev eşyası almak üzeresiniz. Peki ya elinizdeki eşyalardan herhangi biri, birkaç müdahale ile o ürünün yerini tutabilir mi?

İkinci el eşyalar satan mahalle arası dükkânlarda işinize yarayacak bir şeyler çıkabilir mi? Belki de sadece çevrenizde sorup soruşturarak bir tanıdığınızın tam da elindeki fazla eşyalardan kurtulmak istediğini öğrenebilirsiniz. “Birinin çöpü, başkasının hazinesidir.” sözü tam da bu günler için söylenmiş olmalı. Yeni kurduğunuz evinizde birkaç parça mobilyaya ihtiyacınız var ve o sırada teyzeniz kendi evinde daha minimalist bir yol izlemeye karar vermiş. Biraz yenileme, birkaç modern dokunuşla o eşyalar işinizi görüyor mu? Ne mutlu size!

Bu başlık sıradan bir deterjan markası sloganı gibi görünebilir. Oysa ironik bir şekilde, giysilerinizin ömrünü uzatmak, onları gerekmedikçe yıkamamakla mümkün. Gerçekten kirlenmedikçe giysileri yüksek ısılarda, bol köpüklü çamaşır deterjanlarıyla yıkamak hem doğaya zarar veriyor hem de giysilerinizin kısa sürede eskimesine, renklerinin solmasına neden oluyor.

Halbuki kıyafetlerinizi gereğinden sık yıkamayarak, yıkamaları çamaşır makinesinin ekonomik ayarında yaparak ve kurutma makinesinden mümkün oldukça uzak durarak kıyafetlerinizi daha uzun süre kullanabilirsiniz.

Anlık içgüdülerle, acele karar vererek bir şeyler almak yerine, o ürünü derinlemesine araştırın. Nerede üretilmiş? Üretilirken ne yoğunlukta bir karbon ayak izi bırakmış? Hayalini kurduğunuz ürünün alternatifi olabilecek daha masum bir marka bulabilir misiniz?

Unutmayın ki hayatınıza aldığınız sürdürülebilir, doğa dostu, etik ürünler etrafınızdaki insanlara sizinle ilgili bir mesaj verir. Temiz markaları tercih ederek bu markaların kazanmasına ve daha çok insana ulaşmasına fayda sağlamış olursunuz.