Cumhuriyet- İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 12. İstanbul Bienali, 17 Eylül-13 Kasım tarihleri arasında sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. İstanbul Bienali, İstanbul’u bir kez daha dünya sanat çevrelerinin ilgiyle izlediği bir sanat platformuna dönüştürecek.

12. İstanbul Bienali, dünya güncel sanat platformunun pek çok önemli adını İstanbul’da ağırlayacak. Uluslararası sanat çevrelerinden eleştirmen, küratör, müze ve galeri yöneticileri ile yabancı basın mensupları olmak üzere 4 bine yakın konuk İstanbul Bienali’ni görmek için açılış haftasında İstanbul’da olacak.

Sanatsal ve küratöryel ifadenin asıl biçimi olan serginin önemine yeniden dikkat çekmeyi amaçlayan İstanbul Bienali küratörleri Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann, İstanbul Bienali’ni, yapıtların sunumuna ve birbiriyle ilişkisine öncelik tanıyacak biçimde, tek bir mekânda toplamayı tercih ettiler. Temmuz ayından beri çalışmaların sürdüğü İstanbul Bienali sergi mekânları Antrepo 3 ve 5’te hazırlıklar son hızla devam ediyor.

Mekân tasarımı Nishizawa’dan

İstanbul Bienali’nin mekân tasarımını yapan dünyaca ünlü mimar Ryue Nishizawa, çelik ve alçıpan konstrüksiyonlarla Antrepo 3 ve 5’in içini etkileyici bir sergi alanına dönüştürdü. 2010 yılının Kasım ayında başlayan tasarım süreci boyunca Nishizawa, mekânda gezen seyircilerin karma ve solo sergileri birbirinden ilk algıda ayırabilmesi için bir yöntem üzerinde çalıştı. Benzersiz konumuyla İstanbul’a ve onun çokkültürlü yapısına, kaotik hayat tarzına uyum sağlayacak bir mekân tasarlamayı amaçladı. Mekânı, her sanatçıya maksimum özgürlük sağlayacak biçimde, her sanat yapıtı ayrı bir pavyonmuş gibi tasarladı.

Nishizawa, İstanbul hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade etti: “İstanbul birçok güzel camiye sahip bir şehir. Özellikle Ayasofya dünyadaki sayılı eserlerden... İstanbul yapıları bana yarı Asya stili içeriyormuş gibi geliyor. Sanki Asya ve Akdeniz tarzının bir karışımı gibiler. Bu şehirde özellikle Boğaz ve orta kısımdaki topog-rafya çok hoşuma gidiyor. Umarım bir gün bu topografya ve denizi birleştirecek bir proje üzerinde çalışabilirim.”

Henüz 40’lı yaşlarında olduğu halde dünya mimari tasarım çevrelerince günümüzün en önemli mimarlarından biri olarak kabul edilen Nishizawa, 1995’te, mimar Kazuyo Sejima ile birlikte kurduğu SANAA (Sejima ve Nishizawa ve İş Ortakları) mimarlık ofisinin yanı sıra 1997’den bu yana Nishizawa Ofisi’nin de yöneticiliğini sürdürüyor. SANAA’nın projeleri arasında New York’taki Yeni Günsel Sanat Müzesi (2007), Japonya’daki Güncel Sanat 21. Yüzyıl Müzesi (2004) ve Christian Dior ile Prada’nın butikleri bulunuyor. 2004’te Uluslararası Venedik Bienali’nde Altın Aslan Ödülü’nü kazanan Nishizawa mimarlık dünyasının en saygın ödüllerinden biri sayılan Pritzker Mimari Ödülü’ne değer görüldü.

20. yüzyıl güncel sanatının en önemli adları arasında sayılan Kübalı-Amerikalı sanatçı Felix Gonzalez-Torres’in, siyasal konuları ele alırken biçimsel yenilikçiliği kullanarak oluşturduğu sanat dili, 12. İstanbul Bienali’ne esin kaynağı oldu. 12. İstanbul Bienali, başlığının yanı sıra temalarında da Felix Gonzalez-Torres’in işlerinden esinleniyor.

Bienalde “İsimsiz” (Soyutlama), “İsimsiz” (Ross), “İsimsiz” (Pasaport), İsimsiz (Tarih), “İsimsiz” (Ateşli Silahla Ölüm) olarak farklı temalar altında düzenlenecek beş karma sergiye ek olarak, bu sorunlarla ilgili tartışmaları daha da ileriye taşıyacak 50’den fazla kişisel sergi de yer alacak.