Yönetmen Emin Alper’in “Kurak Günler” filmi, Cannes Film Festivali’nin “Belirli Bir Bakış” seçkisinde prömiyer yapmış, “Queer Palm” yani LGBT filmlerin gösterildiği bölümde de aday olmuştu. Kültür Bakanlığı destekli diyerek prestij topladığı filmi Cannes’dan ödülsüz döndü. Yönetmeni, bakanlık desteği onayından sonra senaryoyu değiştirdiğini verdiği röportajda itiraf etti. Bu durum, destek fonlarının uyanık yönetmenler tarafından harcanmaması için nelerin yapılması gerektiğini sorgulattı.

Yönetmen Alper’in filminin destek hikayesi şöyle: 2019 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na “Balkaya” projesiyle başvuran Emin Alper, 950 bin lira desteğe hak kazanıyor. Bu destekten avans alarak projesini hazırlıyor. Destek kararından bir buçuk iki sene sonra senaryo değişikliğine gidip, filmin ismini de “Kurak Günler” olarak değiştiriyor ve LGBT ilişkisini merkeze koyuyor. Alper, senaryo değişikliğine gittiğini Variety’ye verdiği röportajda “Halk arasında homofobinin yaygın olmasının yanı sıra devlet homofobik bir politika geliştirdi, özellikle yeni dijital platformlara karşı. Dolayısıyla hikayeye homofobiyi dahil etmeye karar verdim ve gerçekten iyi uydu” ifadeleriyle anlattı. Bakanlığa projesini teslim edip, desteğin tamamını alma süreci ise 2023’te tamamlanacak.

YETMİŞ BEŞ MİLYON LİRA DESTEK

Edindiğimiz bilgilere göre Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü her yıl sinema yapım desteği kapsamında yetmiş beş milyon civarında ödenek ayırıyor. Bu desteğin dörtte bir oranı; senaryo değişikliği, kefil kefalet işleriyle ilgili zorluk veya başvuranların kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan dolayı kullanılamıyor.

VİZYON DA SÜRECE DAHİL

Bakanlık desteklediği senaryonun geliştirilmesi ve olgunlaştırılmasıyla ilgili değişikliklere de izin veriyor. Ancak yapısal, ahlaka mugayir, şiddet içeren, terör örgütü propagandası gibi değişikliklere onay vermiyor. Bu durumlarda verdiği desteği icra yoluyla faiziyle birlikte geri alıyor. Aylin filmi bunun en bilinen örneği. Kısa film desteği alan yönetmen Ozan Yoleri, filminde büyük değişikliklere gittiği için desteğini iade etmek zorunda kalmıştı.

Emin Alper’in filminden yola çıkarsak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. Başvuru tarihinden itibaren işi teslim etme sürecine kadar arada dört yıl var. Bu süreçte filmlerin ön gösterimleri yapılıyor, festival yolculuğu başlıyor ve vizyona girmesi bekleniyor. Zira destekler üç kademede yapılıyor. Desteğin birinci kısmını sözleşmeyi yapınca, ikincisini ise filme başladığında alan yönetmen, son desteği yani üçte birlik kalan kısmı vizyondan sonra, mali müşavir raporuyla destek süreci kapandığında alabiliyor.

SON DESTEK CAZİP DEĞİL

Vizyona girmese bile film ön gösterim adı altında festivallerde reklamını yeterince yapmış, bakanlık desteğini kullanarak da prestij kazanmış oluyor. Sonrasında desteğin ödenmemesi veya ödenen avansın geri istenmesi uyanık yönetmenler için bir yaptırım değil. Aslında film vizyona girmeden önce bakanlığa bir kopyasının teslim edilmesi zorunlu. Ancak bazen yönetmenler vizyondan sonra da filmlerini teslim etmeyip, son destekten feragat edebiliyor. Çeşitli kurnazlıklarla filmleri üzerinde oynayan yönetmenler için son destek cazip değil. Bu işin içinde olan uzmanlar, ön gösterimden önce de filmin izlenip, festival süreçlerinin başlamasını öneriyor. Belki destek kademelerinin buna göre düzenlenmesi bir çözüm olabilir. Bu şekilde beyaz perde uyanıklarının önüne geçilip, bu desteklere ulaşamayan yönetmenlere de alan açılmış olur.