Belçim Bilgin, 6 yıllık evli olduğu Yılmaz Erdoğan’ı çok sevdiğini belirterek “Yılmaz ile evli olduğum için çok şanslıyım. İyi ki Fransa’daki hayatımı bırakıp aşkımın peşinden gitmişim” dedi. Bilgin, kara mizah türündeki yeni filmi ‘Kurtuluş Son Durak’taki ‘Psikolog Eylem’ rolü ile sezonun en başarılı kadın oyuncusu olmaya aday.

YENİ nesil kadın oyuncular arasında yıldızını en fazla parlatan isimlerden Belçim Bilgin, bir yandan günbegün kariyerini sağlamlaştırırken diğer yandan evinde mutlu olan ve mutlu eden bir yaşam sürüyor. Bilgin, 90’ların klasik betimlemesiyle kariyer de yaptı çocuk da.

Bilgin, bugüne kadar eşi Yılmaz Erdoğan ve evliliği hakkında sadece birkaç kez yorum yaptı. Çok sevdiğini söylediği eşiyle evli olduğu için kendisini oldukça şanslı hissettiğini ise ilk kez aracılığıyla dile getirdi.

Yeni filmi ‘Kurtuluş Son Durak’ta evliliğine günler kala terk edilen ‘Psikolog Eylem’i canlandıran Belçim Bilgin, sezonun en başarılı kadın oyuncusu olmaya aday bir performans sergiledi. Aynı apartmanda oturan ve erkeklerden şiddet gören kadınları dayanışma içinde olmaları için örgütleyen ‘Psikolog Eylem’, kimi zaman kahkaha attıracak kimi zaman da hüzünlendirecek. Yusuf Pirhasan’ın yönettiği ‘Kurtuluş Son Durak’ta Belçim Bilgin’le birlikte başrolleri Demet Akbağ, Asuman Dabak, Ayten Soykök, Nihal Yalçın, Damla Sönmez, Ahmet Mümtaz Taylan, Mete Horozoğlu ve Yavuz Bingöl paylaştı.

‘ŞİDDET BÜYÜK SORUN’

Belçim Bilgin, kadın iletişim ve araştırma derneği olan Uçan Süpürge ile çocuk evliliğinin önlenmesi için çalışmalarda bulunmuş. Birçok kente giderek bu konuda bilinçlendirme toplantılarına katılan sanatçı, dayanışma halinde kadınların kendilerine yönelik şiddeti engelleyebileceklerini dile getirdi.

Filmdeki kadınlar ne yapıyorlarsa aşk için yapıyorlar. Siz aşk için ne yaparsınız yada ne yapmazsınız? Aşk, hayatınızda ne kadar belirleyici bir unsur?

Aşkın önlenemez ve kimyasal birşey olduğunu düşünüyorum. Ve insan başına geldiği zaman aşk adına bir sürü şey yapabilir. Örneğin ben okulumu ve Fransa’daki hayatımı hiç düşünmeden bırakıp aşkımın peşinden gittim. Şimdi çok mutluyum. İyi ki de öyle yapmışım.

Sevdiğinize buradan ne söylemek istersiniz?

Kocamı çok seviyorum. Onunla bir hayat paylaştığım için kendimi çok mutlu ve şanslı hissediyorum.

Canlandırdığınız ‘Eylem’ in başına gelen sizin başı nıza gelseydi aynı tepkileri mi verirdiniz yok sa?

‘Eylem’ gibi intihara kalkışmazdım ama tabiiki çok büyük bir hayal kırkılığı ve depresyon yaşardım. Sonuç ta gelinlik hazır, sevdiğiniz adamın sizi sevdiğine inanıyorsunuz. Bir den terk ediliyorsunuz. Hayal kırıklığı yaşa mamak mümkünmü?

‘Kurtuluş Son Durak’ ın kariyerinizdeki önemi ne olacak?

Biz bir film yaptık. Barış Pir hasan’ ın hayal et tiği ve kâğıda döktüğü dünyayı, oğlu Yusuf’un kamerası aracı lığıyla beyaz perdeye taşıdık. Çalışması çok eğlenceli ve keyifli bir projeydi. Kusursuz olması mümkün de ğil ama seyircinin bu filmden eğlenerek çıkacağını bi liyo ruz. İzleyicinin ‘Filme gittiğime pişman değilim’ demesini isterim. Hat ta ‘İ yi ki gitmişim’ derse daha da memnun olurum. Şunu da mutlaka söylemeliyim. Evet, kötü erkekler var ama iyileri de var. Asla ‘Erkekler kötü dür’ demiyoruz. Kötüsünü de iyisini de göster dik.

Sizce şiddetin dışında kadınların en bü yük sorunu nedir?

Şiddetten daha büyük sorun ne olabilir bilemi yorum. Kadınların sorunlarının başında şiddet var. Kadınlar doğdukları günden itibaren çok daha fazla mücadele etmek zorunda. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her tarafın da bu durum böyle. Kimisi daha fazla mücadele ediyor kimisi daha az. Zaten bu çağ da hâlâ ‘Kadına şiddet uygulanmasın’ demek, bunun için mücadele ediyor olmak bile aslın da utandırıcı.

‘Kurtuluş Son Durak’ta sabır taşı çatlayan kadınların neler yapabileceğini gördük. Sizce sabrı tükenen ka dınlar genel olarak hangi yollara başvurur?

Filmdeki hikâye elbette sürrealizm türün de. Her - kesin hayatı kendi elinde, kendisi ne kötü davranan erkeğe ‘Hayır’ demek, ruhunu ezdirmemek. Tabii ki bunun böyle olması gerektiğini buradan söylemek çok kolay. Her kadının ‘Hayır’ deme ve ruhunu ezdirmeme şansı olmayabilir. Ben her kadının biraz kendisinin çabasıyla ve yasalar ile sosyal yardım kuruluşlarının desteğiyle o şansa sahip olabileceğini dü şünüyorum.

‘Kurtuluş Son Durak’taki kadınlar arasındaki dayanışmayı gerçek hayatta görmek ne kadar mümkün?

Filmde benim canlandırdığım ‘Eylem’ karakterinin de söylediği gibi biz kadınlar gazetelerde ki üçüncü sayfa haberini okuduktan sonra ‘İyi ki böyle bir şey benim başıma gelmedi ’ demekle yetinmemeliyiz. Filmdeki kadın dayanışması pekâlâ gerçek hayatta da olabilir. Filmdeki kadınların kazara da olsa erkek şiddetinden kurtuldukları yöntemi elbette benim semiyoruz, tavsiye etmiyoruz ama her kadının kendilerince en iyi çözümü bulabileceği mesajını veriyoruz.

Siz böyle bir dayanışmanın içinde yer aldınız mı?

Uçan Süpürge’yle küçük gelinlere dair bir çalışmada bulundum. Bazı kentlere giderek bilinçlendirme çalışmalarında yer aldım. Oyun yaşındaki çocukların babaları hatta dedeleri yaşındaki insanlarla zorla evlendirilmesi bana oldum olası korkunç gelmiştir. Resmen hayatlarına ve geleceklerine tecavüz ediliyor. Kaç kız çocuğunu gelin olmaktan kurtardık bilmiyorum ama bir kişi bile olsa sonsuz mutluluk duyarım.

Yeri geldiğinde hep kadın dayanışmasından söz edilir. Peki ‘Kadının en büyük düşmanı kadınlardır’ veya ‘kadının kadına ettiği ’ gibi betimlemeler neden vardır? Aman boş verelim o betimlemeleri. Birileri böyle söyledi diye doğru olacak değil ya. Hiç katılmıyorum. Kadın kadının kurdu değil, dostudur. Sonuçta kadının halinden en iyi kadın anlar.

‘Terk edilmek’, ‘aldatılmak’, ‘dayak yemek’, ‘evli bir adamın dostu olmak’, ‘parasız kalmak’ ve ‘yaşı geçmiş evde kalan bir kadın olmak’... Bir kadın önce hangisinin başına gelmesini istemez? Elbette dayak yemek. Diğer bütün maddeler kadınları yaralar, ruhlarına hasar verir ama dayağın kadınların ruhunda yarattığı hasar kalıcı olur. Fiziksel olarak da büyük hasar verir. Hatta öldürür bile. Sık sık böyle olaylara rastlamıyor muyuz?

Türkiye’deki kadınların Doğu ile Batı kültürleri arasında kalması sorun mudur?

İki kültürün arasında kalıp bocalarsa büyük sorundur elbette. Ne var ki yaşamını iyileştirme adına iki kültürü sentezlerse sorun değil. Aksine zenginlik.

Sosyal medyada hakkınızda çok iyi oyuncu olduğunuz konusunda bir çok yorum var. Siz oyunculuğun hakkını verirken sizin hakkınız veriliyor mu?

Elbette benim bir kariyer derdim var. İyi bir kariyer yapmak için uğraş veriyorum. Javier Bardem’in dediği gibi ben öldükten sonra canlandırdığım karakterlerin hepsi bir odada toplansın ama hiçbirinin konuşacak ortak bir konusu olmasın. Canlandıracağım her yeni karakterin bir öncekine benzememesi için dua ediyorum. Oyunculuğumun beğeniliyor olması mutluluk ve şevk verici. Bu yorumlar doğru yolda olduğumu gösteriyor.

Zilha’yı oynamak uğruna Amerika’ya gitmedim

Amerika’dan aldığınız oyunculuk teklifini neden kabul etmediniz? ‘


Keşanlı Ali Destanı’ndan teklif almıştım ve ‘Zilha’ karakterini oynamayı çok istiyordum. Bundan dolayı kabul edemedim. Burada işim olmasaydı sanırım dört aylığına tüm aile Amerika’ya giderdik.

Yeni filminizde Yılmaz Erdoğan ile çalışacak olmanız gerginlik yaratıyor mu?

Hayır, hiç gerginlik yaratmıyor. Sadece çok mutlu ve heyecanlıyım. Çünkü Yılmaz’ın uzun süredir çalıştığı bir projede yer alacağım. Güzel bir iş çıkaracağımıza eminim. Yılmaz da oldukça heyecanlı bu film için.

Bilinmeyen çok sürprizli yanlarım var

Ünlü olmak sizi ne kadar ilgilendiriyor?

Benim derdim işim de başarılı olmak. İşim gereği başarı şöhreti getiriyor. Ünlü olmak ile ilgili özel bir çabam yok.

Bugüne kadar karşılaşmadığınız biriyle tanışıp sohbet etme olanağınız olsaydı bu kim olurdu? Ondan neler öğrenmek isterdiniz?

Yönetmen Lars Von Trier ile karşılaşmak isterdim. Sinemasını çok seviyorum, filmleriyle ilgili sohbet etmek herhalde çok hoşuma giderdi. Oyuncu olarak da Meryl Streep ile tanışmak isterim. Çünkü kendisine hayranım. Nasıl böyle usta bir oyuncu olduğunu konuşmak isterdim.

Hangi filmin hangi karakterinin yaşantısının sizin olmasını isterdiniz?

Benim yaşantım bir film olsaydı daha güzel olmaz mıydı? Aslında zaten hepimiz kendi filmimizin başrolündeyiz.

Hiç kimsenin bilmediği bir özelliğiniz var mı?

Bilinmeyen öyle sürprizli yanlarım var ki. Ama yeri ve zamanı geldiğinde ortaya çıkmalarını istiyorum.

Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTÜRK