Gelişen teknolojiyle birlikte fotoğraf sanatında hakim olan dijital makine kullanımındaki artış devam ederken, filmli makine satışları da sürüyor. Özellikle gençler, dijital makinelerinin yanına ekstra aldıkları analog makinelerle filmli çekime devam ediyor. Ancak, film alırken özellikle son kullanma tarihi geçmiş, bayat filmlerin tercih edilmesi dikkati çekiyor.

Akademik eğitimini mühendislik üzerine alan, ancak üçüncü kuşağını temsil ettiği ailesinin mesleği fotoğrafçılığı Eminönü'deki dükkanında sürdüren Rıfat Tunç, dia ve normal renkli filmlerin banyo işlemlerinin farklı olduğunu söyleyerek, ''Çocukluğumda işi öğrenirken dia'yı E-6'da normal filmi ise C-41 ile yıkayacağımı öğrendim. Eğer banyoları karıştırsam çok fırça yerdik ve müşteriye büyük ayıp etmiş olurduk'' dedi.

'FİLMLİ MAKİNEYE DÖNÜŞ VAR'

Son dönemde özellikle gençlerin fotoğraf tekniği üzerinde farklı arayışlarda bulunduğunu söyleyen Tunç, şunları kaydetti:

''Eskiden yırtık bir kot giymek anormal karşılanırdı. Şimdi çok ünlü kişilerde bile böyle kotlar görebiliyoruz. Bunun gibi bir moda da fotoğrafta oluştu. Özellikle gençler, dükkanımıza gelerek bayat filmler alıyor. Bayat filmlerin renklerinde emisyondaki değişimlerden kaynaklı farklı renkler ortaya çıkar. Gençler bu farklı renkleri elde ederek farklı fotoğraflar oluşturuyor. Bunun yanında bizim bir zamanlar hata dediğimiz banyo tekniklerini özellikle ters yaparak deneysel sonuçlar elde ediyorlar. Son birkaç yılda ilginç bir şekilde filmli makineye dönüş var. Asıl ilginç olan ise müşterilerin bayat filmleri tercih etmeleri.''

Rıfat Tunç, geçmişteki esnaf kültüründe bayat ürün satmanın müşteriye hakaret anlamına geldiğini vurgulayarak, ''Raflarımızda tarihi geçmiş film bulmak imkansızdı. Son kullanma tarihi yaklaşan filmleri bile vermeye çekinirdik. Ancak şimdi sık sık müşterilerimizin bayat film talepleriyle karşılaşıyoruz'' dedi.

'DİJİTAL BÜYÜYÜ BOZDU'

Üretici firmaların film imalatlarını azaltmaları ve bazı modelleri piyasadan kaldırmaları nedeniyle film talebinin karşılanmasında zorlanıldığını da kaydeden Tunç, şöyle konuştu:

''Elimizde her tür film mevcut. Ancak müşterinin bayat film talebi biraz şansa kalmış. Anadolu'ya mal satmaya giden bir arkadaşımız dükkanların raflarında satılmayan, ellerinde kalmış, unutulmuş bayat filmleri bizim için topluyor. Elimize gelen bayat filmleri müşterilerimiz bazen birçok makarayı birden alıyor. Çünkü her zaman bulmak zor. Yine de bu talebi karşılamaya çalışıyoruz. Bu filmlerin kimyasında oluşan değişiklikler fotoğrafa lila, eflatun ve bordoya çalan bir renk veriyor. Bu sonuç insanların hoşuna gidiyor. Dijital teknoloji ile bu etkiyi sağlayan efektler verilebiliyor. Acaba film üreticileri bayat film etkisini veren bir film üretemez mi? Bu yapılabilir. Ancak geniş pazar ağının bulunmaması ve modaların çok hızlı değişmesi üreticilerin bu fikre sıcak bakmasını engelliyor olabilir.''

Geçmişte fotoğrafçılar için her karenin ayrı bir değer taşıdığını vurgulayan Tunç, ''Dijital, geçmişin büyüsünü bozdu. Herkes resim yapabilir. Ben de yapıyorum. Ancak herkes Osman Hamdi Bey olamaz. Fotoğraf sanatı da böyle. Herkes iyi bir makineye sahip olabilir. Ancak bu onun en iyi fotoğrafçı olacağı anlamına gelmez. Herkes fotoğraf çekmeyi bildiğini söyler ancak bu iş o kadar kolay değil. Bu yeni modaların da fotoğraf için düşünüldüğünün göstergesi olduğunu düşünüyorum'' şeklinde konuştu.