nternet üzerinden yükselen en çarpıcı başarı hikayeleri sıralaması yapılsa, büyük çoğunluğumuz Google’ı ilk sıraya koyarız. Çünkü bilgi deryası internete yolu düşenler, boğulmamak için arama motorlarına sarılıyor. Google’ın başarı hikayesinin özeti de, bu ihtiyacı çok erken fark edip paraya tahvil etmesi aslında...

 Günümüzde insanların büyük çoğunluğu, bilmediği her şeyi Google’a soruyor. Hatta sadece bilmediklerini değil, gayet iyi bildiği şeyleri de... Türkiye’deki bankaların web sitelerine giden müşteri trafiği bunun en bariz örneklerinden biri. O bankalar ki, marka bilinirliği araştırmalarında en tepelerde gezinirler. Üstelik istisnalar hariç, internetteki adresleri de markanın birebir aynısıdır. Buna rağmen, internette bankaya uğramak isteyen neredeyse her iki müşteriden biri (yüzde 48) Google’dan yardım alıyor. Sektörün önde gelen 12 güçlü markasından aldığımız veriler bunu söylüyor. Kuşkusuz müşterileri eleştirecek ya da sorgulayacak değiliz. Google büyük kolaylık işte, başka bir açıklaması yok bunun...

Tamam da, ya bankalar? Bu veriler onlar açısından ne ifade ediyor? Cevaplara geçmeden önce biraz daha ayrıntıya girelim isterseniz. İnternet şubesine gitmek için Google’ı tercih edenlerin oranı Garanti Bankası’nda yüzde 30 iken Ziraat Bankası’nda yüzde 64’e kadar çıkıyor. Bu oran, altı bankada ortalamanın üzerinde, altısında ise ortalamanın gerisinde...
 

Bankanın internet adresini tarayıcıya kendisi yazarak siteye ulaşanların oranı da ortalama yüzde 42. Burada en düşük oranla en yüksek oran arasındaki makas biraz daha dar. Üşenmeyip adresi kendisi yazan (ya da bu adresi sık kullanılanlara ekleyen) müşteri oranı en düşük banka yüzde 33 ile Ziraat Bankası. En yüksek oranlar ise yüzde 54’le Akbank, yüzde 51’le Garanti’de.

Arama motorları ile doğrudan adres satırına yazmayı tercih edenlerin toplam oranı yüzde 90. Peki kalan yüzde 10 nereden geliyor dersiniz? Hemen söyleyelim. Yüzde 3’ü internet reklamlarından, yani banner’lardan, yüzde 2.5’i de e-posta yoluyla yapılan iletişim, pazarlama ve tanıtım çalışmalarından... Geriye 4.5 puanlık bir bölüm kalıyor ki onların da Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal medya mecralarından geldiğini söylemeye gerek yok herhalde...

Şimdi bu verilerin bankalar açısından ne anlama geldiği meselesine tekrar dönebiliriz. Her banka bu verilerden kendince bir sonuç çıkaracaktır mutlaka. Ama biz birkaçına değinelim isterseniz... Bir kere bankalar marka bilinirliği konusunu buna göre tekrar gözden geçirebilirler. İkincisi internet reklamları ve e-posta gönderimi benzeri e-pazarlama çalışmalarına ağırlık verebilirler. Sosyal medyada daha fazla boy gösterebilirler...

Hatta bunları yapmalılar. Çünkü Türkiye’deki internet bankacılığı müşteri sayısı tam 18 milyonu bulmuş ve bu rakam hızla artmaya devam ediyor. Yani o kadar insan, bugüne kadar en az bir kez internet şubesine girmiş. İnternet şubelerini aktif kullananların sayısı da 7.5 milyona koşuyor. Toplam internet müşterisiyle aktif müşteri sayısı arasındaki bu büyük farkın çok geçmeden kapanacağının da farkında olmalı bankacılar... Her neyse, bizden bu kadar... Gerisini kendileri düşünsün. Ve biz de izleyelim hangi bankanın ne yapacağını...