İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkumiyet kararına ilişkin, "Burada kesinleşmemiş, daha henüz adımları olan bir yargı kararı var. Bir önceki mahkeme safhasında da bugün yapılanlar da tam anlamıyla Anayasa'nın 138. maddesine aykırıdır. Yargının bundan sonraki süreçlerini ve Anayasa ile teminat altına alınan yargının kendi ilkelerine göre karar verme anlayışını etkilemeye çalışmaktır." dedi.

Soylu, "16. Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi Toplantısı" sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İmamoğlu'nun, hakkındaki mahkumiyet kararı dolayısıyla görevden alınmasına yönelik işlemin olup olmayacağının sorulması üzerine Soylu, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu ve mahkemelerin bir karar verdiğini belirtti.

Soylu, kararın ilk derece mahkeme tarafından verildiğini ve sürecin devam edeceğini vurgulayarak şöyle devam etti:

"Birincisi yargıya saygı duymak lazım. İşinize geldiği zaman yargıyı bir üst noktaya taşımak, işinize gelmediği zaman yargıyı töhmet altında bırakmak ve hakaret etmek hele insanların da kendileri olunca çok doğru bir davranış olmayabilir. Burada kesinleşmemiş, daha henüz adımları olan bir yargı kararı var. Şunun altını çizerek söylemek isterim. Bir önceki mahkeme safhasında da bugün yapılanlar da tam anlamıyla Anayasa'nın 138. maddesine aykırıdır. Bu ne demektir? Yargının bundan sonraki süreçlerini ve Anayasa ile teminat altına alınan yargının kendi ilkelerine göre karar verme anlayışını etkilemeye çalışmaktır. Bir önceki mahkemede, mahkemenin etrafı billboardlarla çevrildi, binlerce insan çağrıldı. Bunlardan birini biz yapsak bizi çarmıha gererler. Elbette ki Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız, söylemeliyiz ve buna herkes sonuna kadar saygı duymalı ve sahip çıkmalı. Karar eleştirilebilir ama hukukun kendi çerçevesi ve ilkeleri çerçevesinde eleştirilebilir. Ama buna baskı yapmak ve mahkemenin etrafına insanları toplamak, bunları daha yeni görüyoruz, daha da görmeye devam edeceğiz."

İçişleri Bakanı Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Madem yargı kararına itiraz ediliyor. Bu, 4 Kasım 2019'da söylenmiş bir söz. Tam 2,5 yıl sonra benim için aynı söz üzerinden niye yargıya müracaat ediliyor? Yani bir hukukçu çıksın bunu söylesin veya bir kişi çıksın bunu söylesin. Madem bu yargı kararı eleştiriliyor... 2,5 yıl sonra 'Ben bir yargı kararının mağduruyum.' diye bir siyaset bina ediliyor. Peki benim söylediğimden 2,5 yıl sonra ne oluyor da benimle ilgili, benim de ceza almamı temin edecek bir yargı için, karar için müracaat ediliyor. Demek ki burada bir samimiyet söz konusu değil."

Mahkeme kararının siyasallaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Soylu şu değerlendirmeyi yaptı:

"Buna Bizans oyunu denir. Kendi içlerindeki siyasal tartışmayı, bizi basamak kullanarak siyasallaştırmaya çalışan, 'Acaba buradan kendi adıma elde edeceğim pozisyonlar için bir adım öne geçebilir miyim?' diye ortaya çıkarılan bir süreçtir. Yargı devam ediyor, kararını verecektir, öbürü siyasaldır, siyaset pozisyonudur. Bu da tamamen kendi işlerine dönük bir anlayışın kendisidir. Çöpünü toplamaktan aciz bir belediye başkanı, İETT otobüslerini çalıştırmaktan aciz bir belediye başkanı, belki de tarihin İstanbul'daki en aciz belediye başkanı. Bütün bu yapamadıklarını 'Acaba hukukun verdiği karar üzerinden örtüp başka bir adım atabilir miyim?' Siyasette her şey halkın önünde olur ve halk her şeyi görür."

İmamoğlu'nun hakkındaki mahkumiyet kararının ardından bir hadsizliğe de müsaade edilmemesi gerektiğini kaydeden Soylu, "Tayyip Erdoğan, İstanbul'un ve tarihin görmüş olduğu en başarılı belediye başkanıdır. Tarihin en başarısız belediye başkanı ile Tayyip Erdoğan'ı kıyas bile etmek, ağza bile almak çok büyük bir hadsizlik örneğidir." ifadesini kullandı.

Bunun doğru bir kıyas olmadığının altını çizen Soylu, "Birileri Bizans oyunlarıyla beceriksizliklerini örtmeye çalışabilirler ama her şey halkın önünde cereyan etmektedir." diye konuştu.

Soylu, "elde edeceği pozisyon" ifadesiyle ne kastettiğinin sorulması üzerine, "O, benim işim değil, altılı masanın ve CHP'nin işi." yanıtını verdi.

Muhalefetin, "İmamoğlu'nun, kendisiyle ilgili ifadelerine yönelik verdiği cevabın yargı konusu dahi olmayacağını" söylediğinin ifade edilmesi üzerine Soylu, "O zaman kendisi niye dava açtı?" dedi.

Soylu, seçimi iptal etme yetkisinin Yüksek Seçim Kurulunda (YSK) olduğunu işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

"Ben hiçbir şey bilmiyorsam çocukluktan beri siyasetin içerisindeyim, bunu biliyorum. Ben ilçe seçim kurullarında büyüdüm. Beni bağışlayın, müteahhitlik yaparak büyümedim, ilçe seçim kurullarında büyüdüm. Bir hakaret etmişsiniz, hukuk da cevap vermiş. İleri safhası, istinafı, Yargıtayı var. Gider orada bu hakkınızı ararsınız ama bunu 'İşte şunu şöyle yaptılar.' Niye yapayım? Sen zaten tarihin en başarısız belediye başkanısın, herkes bunu tescil etmiş, kabul etmiş. Benim derdim ne? Kendi kendine çelmeyi takmışsın, yuvarlanıp gidiyorsun. Bunu buradan kendi içlerinde rekabeti bize basamak olarak kullanmak son derece yanlıştır."

Bazı belediyelere yönelik terör soruşturmalarına ilişkin soru üzerine Soylu dosyaların savcılığa gönderildiğini söyledi.

Bakan Soylu, soruşturmaların başlamasının ardından İBB'de işe alınanların bir kısmının çıkarıldığını, Mersin'de terörle irtibat ve iltisaklı bir kişinin gözaltına alındığını işaret ederek devletin birliği, bütünlüğü ve masumiyetini muhafaza etmeye çalıştıklarını ve bunu sürdüreceklerini kaydetti.

Terörle irtibat ve iltisaklı kişilerin, belediyelerde barınmasına izin vermeyeceklerinin altını çizen Soylu, "Eğer bu devlet teröre kapı aralarsa, eğer bu devlet sadece seçim için teröristleri kendi kazandıkları yerlere doldurursa bunun bedeli Türkiye'de ağır olur." değerlendirmesinde bulundu.

Soylu, "İçişleri Bakanlığı gelsin, benim aldığım adamı çıkarsın." sözünün bir karşılığının bulunmadığını, "devlet bilmemezlik" ve cehalet olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

"Şirketine adam alıyorsun. Ben nereden bileyim senin şirketine kimi aldığını? Özel bir ticari şirkete yönelik alıyorsun. Belediye iktisadi teşekküllerine ve belediyedeki şirketlere kimi aldığını nereden bilebilirim ki? Sabahtan akşama kadar her kapına polis dikip, acaba kimi aldın, kimi almadın diye takip eden bir anlayışın içerisinde değilim. Ama siz bulunduğunuz görevin sorumluluğu içerisinde kamunun bir şirketine, belediye iktisadi teşekkülüne bir kişiyi alırken 'Bu kamu görevi üstlenmektedir. Bu konuda gerekli hassasiyeti gösteriyorum ve bunları size bildiriyorum. Bana bunun güvenlik tahkikatını yaparsanız memnun olurum.' derseniz, biz yapıyoruz zaten. Kimseden de bunu imtina etmiyoruz. Hem yapmayacaksın hem de bizi suçlamaya çalışacaksınız. Bunlar yanlış değerlendirmelerdir."

Ne denirse densin milletin verdiği görevi yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Soylu, "Eğer bir yıl önce bunları söylememiş olsaydık, bugün içerideki terör iltisaklı ve irtibatlı sayısı artarak devam edecekti, var olanlar da çalışacaklardı." diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararına yönelik açıklamalarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Soylu, "Sayın Bahçeli çok önemli bir değerlendirme ortaya koymuş. Yani buradaki şu söyledikleri sözleri ve tartışmaları görünce, hukukun nasıl alaşağı edildiğini görünce elbette ki çok farklı günlerden geçtiğimiz ortadadır." dedi.

Soylu, kripto para borsası Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer ile Necip Hablemitoğlu suikastı faillerinden Mustafa Levent Göktaş'ın iade süreçlerine ilişkin bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine, iade süreçlerinin devam ettiği bildirdi.