Sümeyra Tansel'in röportajı

Müslüman toplumlarda değişim ve kadının rolü konferansına katılmak için İstanbul’a gelen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin Taraf’ın sorularına cevap verdi. Erdoğan’ın üç çocuk çağrısından, değişen toplumsal yapıya kadar pek çok konuda açıklamalar yapan Şahin, “Çatışmadan yana bir feminist değilim” dedi.

Kadın cinayetleri, töre, ensest... Türkiye’nin gündeminde artık geniş yer tutuyor. Ahlaki bir erozyon mu yaşıyoruz?

Bunlar bizim sorunumuzdur. Kapalı toplumlarda bu sorunların üstü kapatılarak devam etti yüzyıllardır. Ama artık ülke demokratikleştikçe açık bir topluma gittikçe, bu sorunlar daha görünür olmaya kamuoyunun daha çok dikkatini çekmeye başladı. Bence ensestin konuşulmaması konuşulmasından daha kötü. Bunu kabul edip çözme iradesi göstermemiz gerekiyor. Bu konuda çalışmalarımız var netleşince kamuoyuyla paylaşacağız.

Feminist misiniz?

Kadının insan hakları noktasında çok net kafam. Feminizm kadınla erkeği birbirinin rakibi yapan bir anlayışsa çok doğru bulmuyorum. Cinsleri karşı karşıya getirmek, zıtlaştırmak, çatışmayı getiriyor ve bize zaman kaybettiriyor. Dolayısıyla feminist misiniz sorusuna kadın haklarını koruma adına feminist sayılırım ama bunu çatışmaya dönüştürmenin karşılığıysa feminizm, o konuda feminist olmadığımı düşünüyorum.

Ailenizde, yakın çevrenizde hiç şiddet yaşadınız mı?

Benim çocukluğumdan beri konumuzda komşumuzda, akrabamda yakın çevremde hiç olmadı. Çünkü biz yakın çevremizde ailemizde hep sevgi ortamlarında büyüdük. Ailemiz yapmak istediğimiz hiçbir şeye engel olmadı, hep yardımcı oldu. Bu konuda ben kendi sürecimi çok şanslı buluyorum. Ama şiddet gibi var olduğunu bildiğimiz ve yok saydığımız meselelerle yıllar geçirdik. Ama şu anda kimse yok saymıyor konuşuyor. Bu noktada toplumun değişim talebini görüyorsunuz.

Başbakan Erdoğan’ın üç çocuk çağrısının Türkiye için bir zorunluluk olduğunu söylemiştiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Meclis’te gösterdiğim bir çizelgede 65 yaş üstü nüfusun arttığını ortaya koymuştum. Nüfusumuz şu anda durağanlaşmış durumda. 2030, 2050 planlamalarında yaşlanma gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Batıda doğum oranı çok ciddi manada azalıyor. Bu bir sorun. Başörtüsü sorunu çözülmeye çalışılırken bazı başörtülüler özel sektörde ucuz emek haline gelmekten şikayetçi. ‘Nasıl olsa başka yerde çalışamaz’ deniyor.

Gündeminizde bu konu var mı?

Bu sorun eskiye göre kırılmaya başladı aslında. Bugün için artık toplumun kabul etmediği hızlı çözüm beklediği bir sorun. Bu noktada da siyasiler olarak bunu çözmemiz gerekiyor. Şu anda bunun için en büyük umudumuz sivil anayasa. Burada sivil anayasanın herkesin hakkının hukukunun korunduğu 70 milyonun yasaklı olmaktan çıkıp birinci sınıf vatandaş olarak, şekilcilikten çıkarak var olduğu mekanizmaları güçlendirecek bir fırsat olarak düşünüyoruz.

Taraf