Bilindiği üzere Aydın dört mevsim dağında, ovasında yetişen sebze, meyve ve diğer besin kaynağı ürünlerle Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak üretim kapasitesine sahip bir bölgedir.

Ama ne var ki, uygulanan tarım politikaları kimine arazisini elinden çıkarttı kimilerini üretimden vazgeçirdi, Sosyal Dayanışma Vakıflarına ve belediyelerin dağıttığı gıda paketlerine el açacak konuma getirdi.

Devlete de döviz karşılığı dışarıdan gıda ihraç etmek düştü.

Bu politika böyle devam ederse az sayıda ayakta kalan üretici de salgın sonrasında icralık konuma düşecek.

Çilek fiyatları bunun alarmını veriyor.

6 liranın altında satıldığında üreticiye zarar yazacak ürün bu gün 3,5-4 lira arasında alıcı buluyor.

Çileğin merkezi Sultanhisar’da bu işle uğraşan Erdinç Çeliksoy’la çileğin ve çilekçinin sorunlarını konuştuk.

Onun talebi krize bağlı nakit para desteği değil, dört başlık altında toplanabilecek, devletin dolayısıyla Tarım Bakanlığının asli görevi, makul ve mantıklı istekler

BİR: Bakanlık piyasa dolandırıcılarına engel olsun,

İKİ-Bu sezonluk mal satımında üreticiyi desteklesin,

ÜÇ-Bankalar üretici borçlarını faizsiz ertelesin,

DÖRT: Aynı metodu özel bankalar da uygulasın.

Erdinç Çeliksoy’un dediğine göre Türkiye’nin çilek üretiminde bölgesinde en büyük rakibi Yunanistan, en büyük dış pazarı da Rusya.

Bitki Sağlık Sertifikasını Tarım Bakanlığı birimlerinden alan Türk ihracatçı şahıs ya da firmalar çileği iç piyasadan almak yerine online üzerinden yaptığı işlemlerle Yunanistan’dan alıyor ve başta Rusya dış ülkelere pazarlayabiliyor.

Çünkü Avrupa Birliği üyesi olduğu için Yunanlı üretici devletinden daha fazla destek görüyor ve o nedenle bizdekinin de altında bir fiyata mal satsa dahi zarar etmeyebiliyor.

Tarım Bakanlığı Rusya ile karşılıklı yapacağı görüşmelerde ihracatçıdan e-fatura ve gümrük beyannamesi şartının aranmasını sağlamakla bu düzenbazlığa engel olabilir ve olmalıdır da…

Ayrıca salgın nedeniyle bu yıl iç pazarlarda da tüketim yok.

O nedenle üreticiyi kurtarmak adına bakanlık personeline yemek çıkaran kurumlar askeriyeye, hastanelere ayrıca Torku benzeri reçel imal eden firmalara mal satımına aracılık yapabilir.

Erdinç Çeliksoy “bizim isteğimiz Avrupa Ülkeleri salgınla mücadele kapsamında zarar eden üreticisine karşılıksız nakit desteğinde bulunuyor, biz çilek üreticileri olarak onu istemiyoruz, her zaman müşterisi olduğumuz bankaların borçlarımızı faizsiz ertelenmesinde devletten yardımcı olmasını bekliyoruz” diyor.

Ekim sezonu başlayan pamuktaki sorunları ise Koçarlı Ziraat Odası eski Başkanı Rıza Aslan anlattı.

Dediğine göre pamukta en büyük sorun ara ürün uygulaması, tarlanın geç tav(ısınma) olmasına yol açtığı için ekimi en az 15 gün geciktiriyor.

Bir de tavı kaçıran sulayarak ekmek zorunda kalırsa süre bir aya çıkar ki, o pamuğun yağışlardan  makinenin girememesi nedeniyle tarlada kalma ihtimali yüksektir.

Ayrıca Söke gibi çorak(tuzlu) arazisi olan yerlerde yıkama sonrası ekim yapılabilir ki, ara ürün buna engel olur.

Bu durumda ara ürün çiftçiyi ya pamuk ekmemek ya da ekerek alacağı primden olmayı göze almak gibi iki seçenekle karşı karşıya bırakır.

Rıza Aslan’ın teklifi ise Bakanlık illa ki, ara ürün ekilsin istiyorsa ekene yüksek ekmeyene daha az prim vermekle sorunu teşvik yoluyla çözmesidir.

Süt üreticisinin sorunlarını da Yenipazar’dan Birsan Tosun dile getirdi.

Ulusal Süt Konseyi süt fiyatlarını açıklar açıklamaz yem fiyatları zamlanıyor ve üreticinin cebine girmesi gereken para doğrudan yem üreticisinin cebine giriyor.

Mal sahibi ise tıngır elek, tıngır saç, eli hamur, karnı aç hayvan beslemeye devam ediyor.

Birsan Tosun’un devletin el atmasını istediği diğer bir konu da tarımsal sulamada elektriğin kw/saatinin konutlara uygulanan tarifeyi geçtiğidir.

Çiftçi kesiminden yükselen bütün bu şikâyetleri “Tarım Bakanlığında ithalat lobisi var, Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçinin bakkalıdır, tefeciyle yarışmaz”,sözlerinin sahibi milletvekili Rıza Posacı’ya aktardık ve sorduk:

Aydınlı üretici sorunlarına Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ve ekibinden beklediği çözüme ne zaman kavuşacak?

Rıza Posacı “bütün anlatılanlar değişik zamanlarda ve ortamlarda bana da iletilen konular. Biz de gerek Bakan’a gerekse ilgili bürokratlara aktarıyoruz, aldığımız cevap halledeceğiz, oluyor ama çözüm uzayabiliyor” dedi.

Ardından da bozuk orman arazisiyle ilgili yanlış bir uygulamayı dile getirince de Rıza Posacı’nın Bakanlık uygulamalarından üreticiden de dertli olduğu sonucuna vardık.

“Devlet geçen yıl bozuk orman arazilerine incir dikerek ekonomiye kazandırma diğer yandan da buraları aralarında taksimle dar gelirli mahalle halkının gelir seviyelerini yükseltme kararı almıştı.

Beklenti belli sayıda incir fidanı dikilmiş eşit parsellerin ihtiyaç sahibi mahalleliye ad çekme usulü dağıtılacağı yönündeydi.

Bir de öğrendik ki, Bakanlık mahalleli dışındakilerin de pek ala katılabilecekleri e-devlet üzerinden başvuru başlatmış.

Bu da bürokratların bakanı yanlış yönlendirmesi sonucu amacı dışında bu arazilerin dar gelirliler yerine birkaç vurguncunun eline geçmesine yol açar ki,bunu engellemeye  çalışıyoruz,” dedi..

Sayın Posacı’nın “Tarım Bakanlığı’nda ithalat lobisi var” cümlesine bu sözleri de eklenince daha iyi anlıyoruz Aydınlı üreticilerin niye inim inim inlediğini…

Allah hepimizin yardımcısı olsun.