Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, ekonomi gündemine ilişkin soruları yanıtlıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: AK Parti’nin iktidara geldiği günden beri çok önemli konuların başında dar gelirli vatandaşların yaşam kalitesinin artırılması yönünde atılacak adımların belli bir çerçevede gerçekleştirilmesiydi. Bunlar 20 yıl gibi kısa bir süre içerisinde dar gelirlileri rahatlatacak sonuçlar doğurdu. Hastaneler, okullar, kullanılacak her imkan dar gelirlilerin ulaşabileceği alanlara dönüştürüldü.

Bakın 2002 yılında 1.6 milyar lira destekler veriliyordu. Bugünkü rakamlarla bu 145 milyar lirayı aşmış durumda. Nominal değer fakat bütçe içindeki payına baktığımızda 1.3’ten 5.1’e çıkmış. Aslında Türkiye’nin son 20 yıl içerisinde dar gelirlilere yönelik atmış olduğu adımların göstergesidir.

Engelli yaşlı ve evde bakım destekleri ile 15 milyar liralık aktarım sağlanıyor. Genel sağlık sigortası çok önemli adımlardır.

Doğal gaz fiyatlarının dünyada artması ve bunun yansıması olarak Türkiye’de etkisinin olması, elektriğin maliyetinin artması dar gelirlilerin tükettiği alanlarda destek ihtiyacını hissettirdi. 4 milyon haneye doğal gaz ve elektrik desteği veriyoruz. Biz 2022 yılında dar gelirlilerin doğal gaz ve elektrik kullanmaları için 142 milyar liradan vazgeçtik.

Dünyada en çok doğal gaz üreticisi olmayıp da destekleyen ülkelerin başında geliyoruz. Hanehalklarındaki doğal gaz desteği yüzde 82’ye kadar ulaşmış durumda. Önümüzdeki süreçte adımlar atılacak. Sadece doğal gaz ve elektrik düzenlemesi yapmadık yüksek kira artışlarını da ev sahiplerinin yüzde 25 artırması sınırlamasını getirdik.

Gerek konut fiyatlarında gerekse kiralarda normalleşme atılan adımlar sonrasında gelmeye başladı.

Asgari ücretliye yüzde 50 destek sağlarken işverene de belli bir miktarda destek sağlamış olduk. Temmuz ayında asgari ücretliler yüzde 30’un üzerinde artışla toplamda yüzde 90’a yakın artış sağlamış olduk.

Dar gelirli olan tüm kesimlerin rahat nefes alabilmesini sağlayacak adımlar attık. Bu anlamda Türkiye salgın döneminde karşı karşıya kaldığı sorunların en az yansıtılması konusunda önder ülkelerden birisi oldu.

Çevre, Şehircilik Bakanlığı’nın çalışması var bu Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesidir. Biz Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesini gerçekleştirmiş olacağız. Bununla beraber biz de KGF üzerinden konut üretiminde önemli desteklerimizi verdik bundan sonra da vermeye devam edeceğiz.

İlgili bakanlıklarımızla dar gelirlilerin sıkıntılı alanlarında çok önemli iki projemiz var. Son çalışmalarımızı gerçekleştirdik bunu sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması noktasında önümüzdeki süreçte çalışmalarımızı tamamladık.

2003 yılında 1.9 doların altında yaşayanların toplam nüfusa oranı yüzde 3.9’du. Son yıllarda hiç gündeme gelmiyor çünkü yok. Binde 4’ün altına düştü. Bir tarafta yoksullukla mücadele edilirken yoksulluğun en aza indirilmesi konusunda adımlarımızı atıyoruz. Sorunların da giderilmesi noktasında Adalet Bakanlığımız, Ulaştırma Bakanlığımız ve Enerji Bakanlığımızla önemli toplantılar gerçekleştirdik. Bunları Kabine’de tartıştıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile paylaşacağız.

Aile Bakanlığımızla da güzel bir çalışmamız var inşallah onu da hep beraber neticelendirmiş olacağız.

TİCARİ KREDİ FAİZLERİNE YÖNELİK KARARLA HAZİNE TAHVİLLERİNE TALEP YARATILMASI BİR AMAÇ VAR MI?

Elbette, 21. Yüzyıl çok farklı bir dünyanın yaşandığı yüzyıl olacak. Taşların yeniden oturtulduğu bir ortamda Türkiye 21. Yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren hazırlıklarını tamamlamış olması gerekiyordu. 20 yıl içerisinde AK Parti iktidarı bir vizyon geliştirdi ve bu vizyon çerçevesi içerisinde hedef taşlarını koydu. 2023-2053 ve 2071. Bu üç ana başlıkta hedeflerini gerçekleştirmesi gereken çok ciddi bir vizyon koydu. Bu vizyonun birinci ayağı Türkiye’deki alt yapı yatırımlarının tamamlanmış olmasıdır.

İhtiyaç sahibi olan her insanın karşılığını verebilmekti. Bunu da gerçekleştirdi. Şu anda dünyanın en gelişmiş sağlık sistemine sahibiz. Aklınıza gelebilecek her alanda altyapı yatırımlarını tamamlamış girdiği her alanda dinlenen ve masada da karar verici duruma gelmesini sağlayacak yatırımları gerçekleştirdi. Bu topluma, kamuya lojistik güç olarak geldi.

TAHIL KORİDORU

Tahıl koridoru Endonezya’da G 20 toplantısında ondan önce OECD toplantılarında gündemdeki bir numaralı konuydu. Dünya gıda krizini nasıl çözecek? Rusya’dan Ukrayna’dan tahıl nasıl gelecek? Türkiye Cumhuriyeti devreye giriyor. Sayın cumhurbaşkanımız devreye girerek tahıl problemini çözmüş oluyor.

Olaylara bu yönle bakmak lazım. Peki biz ne yapıyoruz? 2021 yılının 20 Aralık tarihinde yeni ekonomi modelimizi Cumhurbaşkanımız deklare etti. Geçen yıl aralı kayından itibaren atılmış adımları ve en son cuma günü ve ondan öncesi atmış olduğumuz makroekonomik tedbirleri bir arada düşünerek yola çıkmamız lazım.

Merkez Bankası faiz oranları ile ticari krediler arasındaki makas açılmış durumda. Nisan 2002 düzenlemesi ile Merkez Bankası yüzde 10 zorunlu karşılık ve reeskont kredilerinde yüzde 20’lik ZK koydu. Son olarak ben nakit ZK’dan vazgeçiyorum dedi. Kredi büyümesi ile ZK’nın ilişkilendirilmesi, belirlenen faiz oranı üzerinden ZK ve harcama oranı kredi.

Bizim Türkiye ekonomi modeli olarak sunduğumuz. Üretim, ihracat, istihdam modelimizin bir ayağının parasal yönle atılmış adımıdır. Yapılan bu adımla nisan düzenlemesi değiştirildi. Zorunlu karşılık yerine menkul kıymet getirildi. DİBS’lere olan talep ve faizlerin düşüşü hedeflenmiş oldu. Uzun vadede faizlerde bir gerileme hedeflendi ki dün itibarıyla bunun yansımalarını görüyoruz.

Buradaki uygulama şu yüzde 23’e kadar olan faiz oranlarını kullanan finansal sektör herhangi bir karşılık ayırmasına gerek yok. Eğer yüzde 23’ü aşarsa yüzde 23’e kadar olan kısımda yüzde 20’lik ZK var. Yüzde 20’yi aşarsa faiz anamolisine müdahale ederek yüzde 23-29 arası faiz için yüzde 20 menkul kıymet konuldu. Yüzde 29 ve üzeri için yüzde 90 menkul kıymet isteniyor.

Yüzde 23’ü aşarsan artı yüzde 20’lik bir menkul kıymet koyacaksın. Yüzde 29’u aşarsan yüzde 90’lık menkul kıymet koyacaksın.

"TARİHİ BİR DÜŞÜŞ TRENDİNİ YAKALAMIŞ OLDUK"

Dün itibarıyla baktığımız zaman 2-5 ve 10 yıllıklarda tarihi bir düşüş trendini yakalamış olduk. Menkul kıymetlere olan ihtiyaç ile Hazine’nin borçlanma miktarı ve oranı düşmüş oldu.

Biz eylül ayında tahvil ihracına çıkacağız. Bu ihraç ile bankalarımızın ihtiyacını karşılamış olacağız. Burada alınmış olan kararların kredilerin uygun ve bizim Türk ekonomisi modeline işaret ettiği şekilde kullanılması amaçlanıyor. KOBİ’lere tarıma, üretime talep devam edip yüzde 23’ün altında kullandırılması teşvik ediliyor.

Kredi faizlerinin Merkez Bankası faiz oranlarını yakalayacağı şeklinde bir beklentimiz var. Çok net olarak 2021’de izah edilmiş olan ekonomi modeline uygun bir şekilde bir yönlendirmedir. Son zamanlarda kredilere ulaşamıyoruz. Krediler çok yüksektir şeklindeki zelzenişlerin ortadan kaldırılması, ikincisi kredilerin faturalandırılarak amacına uygun bir şekilde kullandırılması yönteminin geliştirilmesidir.

ENFLASYON KONUSU

Amaç burada enflasyonla mücadelemiz çok net bir şekilde devam ediyor. Burada enflasyonist ortamda ucuz bir kredi imkanını alıp dövize dönmek veya ihtiyaç olmayan yönlere yönlendirilmesini önlemektir.

Bizim ekonomi modelimize uygun tam bir geçiş sürecinin yaşandığı, soru işaretlerinin giderilmeye başlandığı bir dönemde lütfen Türkiye’nin kaderini en iyi şekilde belirleyecek olan ihracat odaklı kullanalım. Bunun için biz finansal yapıyı buna yönlendiriyoruz. Hazine üzerine düşen her türlü sorumluluğu alıyor. Menkul kıymet ihracımızı gerçekleştireceğiz. Bugüne kadarki simulasyonlarla uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş oluyor.

MEVCUT NELFASYON ORANININ 4’TE 1 SEVİYESİNE İŞ KESİMİNE KREDİ SAĞLANACAK AMA BİREYSEL KREDİ KULLANAN BU TUTARIN FAZLASINI GERÇEKLEŞTİRECEK. BUNA DÖNÜK BİR ADIM OLACAK MI?

Bireysel kredilerle ilgili biz daha önce tedbirler almıştık. 100 bin 50 bin ve 25 bin liraya kadar adımlar attık. Burada bireysel kredilerle ilgili biz kullanımda sıkıntı olacağı ihtimalini vermiyoruz. Başta Halkbank olmak üzere esnaf kredileri, Ziraat Bankası üzerinden kullandırılan tarım kredileri yoluna devam ediyor.

TÜRKİYE’DE BİR ÖDEMELER DENGESİ KRİZİNİN DAHA DA YÜKSELDİĞİ VE TÜRKİYE’NİN KREDİ NOTUNU OLUMSUZ ETKİLEYECEK DEĞERLENDİRMELERİ VAR. KATILIYOR MUSUNUZ?

Türkiye’de başta finansal piyasalar olmak üzere yeni yapının anlaşılması birçok kesim tarafından zorlanıyor. Biz ana akımdan yolu çevirdik. Türkiye’nin 21. Yy da güçlü bir ülke olmasında dönüşümü sağlayacak adımlar atıyoruz. Anlaşılması çok kolay ama anlaşılmaması için çaba gösterenler var.

Türkiye’de bir tarih belirleniyor ve o tarihte büyük olaylar gerçekleşeceği. Ağustos ayında KKM dönüşleri var ani duruşlar olacak, Türkiye ödemeler dengesinde problemler yaşayacak diye tartışmalar yapıldı.

Mesela ödemeler dengesindeki açık ya da cari açıktaki oranı sanki 31 Aralık’ta ödeyecekmişiz gibi hava oluşturuyorlar. Biz 2021 yılında cari işlemler açığımız 13 milyar dolar. Türkiye sıkıntı yaşamadan bunu atlattı. 2008 krizi başta olmak üzere Türkiye ödemeler dengesi ve cari açıkta sıkıntı yaşamadı.

2022 Haziran ayında 32.7 milyar dolar cari açığımız var. Şimdi bu kapandı artık. Önümüzdeki 6 aylık süreçte Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı cari açık 45 milyar dolar seviyesine gelsin. 45 milyar doların ilk 6 ayda 32 milyar dolarını karşıladık. Bundan sonraki karşı karşıya kalabileceğimiz tutar 13 milyar dolardır. Bu 13 milyar doları Türkiye çok rahat bir şekilde karşılar.

Türkiye yurt dışındaki petrol fiyatları, doğal gaz fiyatlarının normalleşmesiyle zaten hiçbir problem yaşamadan önümüzdeki süreci tamamlar. Normalleşmediği taktirde bile 13 milyar doları karşılamış oluruz. 2022 yılı kalan dönemde vadesi gelen dış borç ödemeleri söz konusu. Bunun da büyük bir kısmını biz ilk 6 ayda tamamlamış olduk. Bu borcun bir kısmı kamunun bir kısmı bankanın bir kısmı da reel finansmanın ihtiyacı. Tüm bunları Türkiye’nin karşılamaması mümkün mü? Kamuya, özel sektöre ve bankacılık sektörüne haksızlık. Bankalar sendikasyonu tamamlamış durumda. Türkiye cari açığının 32 milyar dolarını kapatmış durumda.

Sürekli yeni tarihler vererek Türkiye’yi sanki bir ödemelerle ilgili problem yaşayacak gibi hava yaratmaya çalışıyorlar. Üzerine giderek de döviz kurlarında oynamalar, enflasyonun 3 haneye gideceği ile ilgili öngörüleri buna bağlıyorlar. Bizim bankacılığımız bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşamıyor bundan sonra da yaşamayacak.