Resmi ziyaret amacıyla Meksika'nın başkenti Mexico City'de bulunan  Bakan Çavuşoğlu, bu kent merkezli COMEXI Düşünce Kuruluşunca düzenlenen panele  katıldı.

Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin terörle mücadelesine  ve insani dış politikasına, Venezuela ve Suriye'deki krizlere ve Güney Amerika  ülkeleri ile ekonomik ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi konularına vurgu  yaptı.

Türkiye ve Meksika ilişkilerine de değinen Çavuşoğlu, her iki ülkenin  kendi bölgesinde istikrar ve refahın sağlanması adına anahtar rol oynadığını ve  dış politikalarının demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, devletlerin  egemen eşitliği gibi aynı temel değer ve ilkelere dayandığını belirtti.

Türkiye ile Meksika'nın stratejik olarak kritik bölgelerde olduğuna  işaret eden Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni dönemde daha da  artacağına olan inancını dile getirdi.

"Dış müdahalelere karşıyız"

Çavuşoğlu, Venezuela krizine ve Türkiye'nin bu konudaki duruşuna  ilişkin şunları kaydetti:

 "Darbe girişimleri başta olmak üzere demokratik olmayan tüm dış  müdahalelere, yöntemlere ve meşru hükümetlere uygulanan tek taraflı yaptırımlara  karşıyız. Anayasal düzeni ve Venezuela egemenliğini baltalama girişimlerinden  endişe duyuyoruz. Bu girişimler sadece Venezuela'nın istikrarını, barışını ve  güvenliğini tehdit etmiyor, aynı zamanda tüm bölgeyi tehdit eden tehlikeli bir  emsal oluşturuyor. Bu sorun, Venezuela ile sınırlı kalmayacak. Tüm bölge için son  derece ağır sonuçlar doğuracak. Bugün bile Kolombiya ve Ekvator gibi ülkeler göç  sorunu gibi ağır bir yük altında. Meksika ve dengeli ilişkileri olan bölgesel  oyuncularla söz konusu krizi diyalog ve barışçıl yollarla çözmek için beraber  çalışabiliriz."

Dünyanın gün geçtikçe öngörülemez bir noktaya vardığına ve insanlığın  yüzleştiği tehditlerin çoğaldığına dikkati çeken Çavuşoğlu, "Eşitsizlik artıyor  ve güç merkezleri değişiyor. Riskler çoğalıyor. Ülkeler arası birlik, erozyona  uğruyor. Terörizm, aşırıcılık, yabancı ve İslam düşmanlığı artıyor. Vekalet  savaşları yayılırken ticaret savaşları artıyor. İklim değişikliği korkutucu.  Uluslararası kurumlar hantal ve sahip oldukları sistem zayıflıyor." dedi.

"İyi ve kötü terörist ayrımı yapılamaz"

Uluslararası topluma özellikle terörizm ile mücadele konusunda iş  birliği çağrısında bulunan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Din ve etnik köken tanımayan terörizm, birkaç hafta önce gerçekleşen  Sri Lanka ve Yeni Zelanda saldırılarında olduğu gibi her yerde insanlığa tehdit  oluşturmaktadır. Türkiye, her zaman terörizmin ancak uluslararası iş birliği ve  samimi bir yaklaşımla bitirilebileceğinin altını çizmektedir. Terörizm, kim  tarafından ve ne sebeple yapılırsa yapılsın insanlığa karşı yapılmıştır. Bu  sebeple iyi ve kötü terörist ayrımı yapılamaz. DEAŞ, PKK, PYD, YPG, FETÖ veya  diğer terörist gruplar barış ve istikrara her yerde risk oluşturmaktadır."

Çavuşoğlu, Türkiye'nin, DEAŞ ile direkt mücadele eden tek ülke  olmasına dikkati çekerek, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları sayesinde yüz  binlerce Suriyeli mültecinin, teröristlerden kurtarılan bölgelere geri döndüğüne  dikkati çekti.

"İnsani diplomasi, Türk dış politikasının vazgeçilmez bir yönüdür"

Bununla beraber, Türkiye'nin uluslararası insani yardım çabalarına da  değinen Çavuşoğlu, "İnsani diplomasi, Türk dış politikasının vazgeçilmez bir  yönüdür. Türkiye, insani yardımda milli gelire oran bakımından en cömert ülke  olmakla beraber, barındırdığı 4,2 milyon mülteci ile en fazla mülteci alan  ülkedir." ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, küresel insani bir sorumluluk olması inancıyla, ihtiyacı  olan insanlara yardım etmeye devam edileceğini de belirtti.

Dış politika kapsamında, dünyadaki tüm bölgelerle olan diplomatik  bağların geliştirilmesinin en önemli hedeflerden biri olduğunu da vurgulayan  Bakan Çavuşoğlu, Türk diplomatik faaliyetlerinin dünya üzerinde en geniş beşinci  diplomasi ağı olarak toplamda 242 diplomatik temsilcilik üzerinden yürütüldüğünü  kaydetti.

Çavuşoğlu, Bakanlık olarak hedeflerinin, özellikle Latin Amerika,  Karayipler, Afrika ve Güneydoğu Asya'daki sosyal yardımlaşma ve ortaklık  politikaları ile yeni dostlar edinmek ve karşılıklı çıkarlar temelinde yeni iş  birliği yolları bulmak olduğunu ifade etti.