Burada konuşan Bozdağ, adaletin mülkün temeli olduğunu ve milletin adalete olan güveninin artması, vatandaşların yargı hizmetlerinden memnuniyetinin artmasının son derece önemli olduğunu, bunun için sadece hakim ve savcıların kararlarının yeterli olmadığını, bu durumun sistemin bütünüyle sağlıklı işlemesine bağlı olduğunu söyledi.

Adaletin her işin temeli olarak görülmesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, yargı hizmetlerinden duyulan memnuniyetin yargıya işi düşen kişilerin duyduğu memnuniyeti, yargıya güvenin ise yargıya işi düşen/düşmeyen herkesin yargıya karşı olan hislerini ifade ettiğini belirtti.

Yargıda 2020 sayıları baz alındığında 8 milyon civarında iş yükü bulunduğunu aktaran Bozdağ, yargılama sonucu bir tarafın kazandığını diğer tarafın ise kaybettiğini belirtti.

Bu yönüyle yapılan değerlendirmenin yargı aleyhine büyük bir haksızlık doğurduğunu söyleyen Bozdağ, şöyle devam etti:

"O yüzden bu konuları değerlendiren her bir vatandaşımıza, uzmanımıza, akademisyenimize, siyasetçimize buradan diyorum ki değerlendirirken yargıda ortaya çıkan kararların taraflara dönük yönlerini dikkate alarak bunları değerlendirmek, yargıya güven ve yargı hizmetlerinden memnuniyet algısının değerlendirilmesinde daha adil davranmaya, daha hakkaniyetli bir lisan kullanmaya eminim bizi sevk edecektir. Ben Türkiye'de yargımızın verdiği kararlarla ve yaptığı işlerle büyük bir takdir topladığına yürekten inanıyorum. Çünkü 8 milyon civarında davanın görüldüğü yerde Türk yargısına, verilen kararlara dönük eleştirilere baktığınızda bunun sınırlı olduğunu görüyoruz. Tabii bunların ne kadar doğru, ne kadar eğri olduğu tartışmasını bir tarafa bırakarak, salt eleştirilenleri aldığımızda bile Türk yargısının eleştiri aldığı konuların çok çok az olduğunu buradan ifade etmek isterim."

Herkesin yargıyla ilgili konuştuğunda, değerlendirme yaptığında yargı üzerinden birtakım pozisyonlar almaya kalkıldığında bundan en büyük adalet ve yargı hizmetlerinin zarar gördüğünü kaydeden Bozdağ, "O yüzden herkesin yargıyla ilgili konuşurken Anayasamızın 138'inci maddesi, 2'inci maddesi başta olmak üzere, hukuk devletini esas alan, hukukun üstünlüğünü rehber edinen bir zihniyet ve kalp akıl anlayışı içerisinde hareket edip konuşmaları bu esas çerçevesinde yapmasında fayda var." diye konuştu.

Bu konuda kimseye tavsiyede bulunmayacağına ancak bir hassasiyetin altını çizmeye hakkının bulunduğuna işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:

"Çünkü adalet mülkün temeliyse bu temeli yıkmak isteyenlere karşı herkes ve her kesim birlikte olmalı. Adaleti gözümüz gibi korumalı ve haksız saldırılara karşı onu korumalı ve yargı görevi yapanları da her türlü haksız saldırıya karşı töhmete karşı da birlikte korumalıyız. Sadece Adalet Bakanının Hakimler, Savcılar Kurulu'nun Hakimler, Kurulun başkanının vazifesi değil, bu bütün aziz milletimizin ve toplumumuzun her kesiminin vazifesidir. Böylesi bir hassasiyeti birlikte hayata geçirdiğimizde ben eminim ki Türkiye'de yargıya güven ve yargıdaki hizmetlerden memnuniyet algısının da hızla değiştiğine birlikte şahit olacağız."

Adalet Bakanı Bozdağ, adaletin zamanında tecelli etmesi adına Türkiye'nin büyük reformlara imza attığını, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nin (UYAP) bunlardan biri olduğunu ve birincilik ödüllerine layık görüldüğünü anımsattı.

Bozdağ, hakim ve savcı sayısının 9 binden 23 bine yükselmesi, mahkeme sayısının 6 binin üzerine çıkarılması, ihtisas mahkemelerinin artırılmasının da yargılamanın makul sürede tamamlanması için son derece kıymetli adımlar olduğunu dile getirdi.

Arabuluculuk ve uzlaştırmacılık gibi yöntemlerle yargının önüne gelen iş yükünün de azaltıldığını bildiren Bozdağ, "İnşallah önümüzdeki zaman dilimi içerisinde hem bir seçki yaparak ceza mahkemesinde uzlaştırmacılığın kapsamını genişletmek hem de arabuluculuğun kapsamını genişletme konusunda kararlıyız. Daha önce de ifade ettim, kira hukuku, kat mülkiyeti hukuku, komşuluk hukukuna giren konuları inşallah Meclisimizin takdiriyle yeni dönemde arabuluculuğun kapsamına alma konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.

Bozdağ, istinaf mahkemelerinin hayata geçirilmesinin de Yargıtay ve Danıştaya giden işlerin azaltılmasını sağladığını, istinafın yargıyı hızlandıran bir fonksiyon olduğunu söyledi.

Yargı hizmeti sunan hakim ve savcıların kalitesini artırmak adına donanımlarını artırma konusunda da Türkiye Adalet Akademisi'nin kurulduğunu, 2023 itibarıyla da hakim ve savcı adaylığının kaldırılarak hakim ve savcı yardımcılığının hayata geçirileceğini ifade eden Bozdağ, "Türkiye inşallah yeni dönemde, daha mesleğe girmeden önce daha iyi yetişmiş hakim savcıyı kürsüye gönderecektir." dedi.

Meslek içi eğitimlerin de daha verimli bir şekilde kullanılacağını vurgulayan Bozdağ, teftişte yeni dönemin 1 Ocak 2023'te hayata geçirileceğini anımsattı. Yeni dönemde boş bulunan müfettişliklere de atamalar yapılacağını söyleyen Bozdağ, Türkiye'deki 592 adli mahallin 2 yılda bir rutin denetimini yapar hale getirileceğini ifade etti.

Bozdağ, bu kapsamda uzun zamandır denetim görmeyen yerlerin bulunduğuna işaret ederek, yerindeki denetimi HSK'nin her yıl ilan edeceğini ve bunun hakim savcılara da yol gösterici olacağını dile getirdi.

Konuşmasında bilirkişilik konusuna da değinen Bozdağ, "Bilirkişilik konusuna yeni bir neşter vurma ihtiyacını da bakanlık olarak duyuyoruz." dedi. Bakan Bozdağ, bu konuda çalışmaların sürdürüldüğünü, bilirkişiden çıkan raporların hakim ve savcılara yol göstermesinin son derece önemli olduğunu vurguladı.

Vatandaşların bu konuda çok ciddi şikayetlerinin olduğunu söyleyen Bozdağ, "Biz, bu şikayetleri de dikkate alarak bu konuda ciddi bir çalışmayı önümüzdeki zaman içerisinde kamuoyuyla paylaşacağız ve bu alana yeni bir neşter vuracağımızı da buradan ifade etmek isterim." dedi.

Bekir Bozdağ, PEİDS'in devreye alınmasının da adaletin zamanın tecellisi için yargı adına yeni bir adım olduğunu kaydetti. Bu sistemin yargının sürekli tomografisini çekeceğini belirten Bozdağ, sistemin yargılamanın hızlandırılması ve makul sürede tamamlanması açısından uygulanmasının son derece önem arz ettiğini vurguladı.

PEİDS sayesinde, HSK tarafından performansların sürekli izlenmesi ve değerlendirilmesinin pek çok işte yardımcı olacağını aktaran Bozdağ, bu adımın adaletin zamanında tecellisinde, vatandaşların iş ve işlemlerini takip ederken süreçlerin analiz edildiğini bilmesinde büyük fayda gördüğünü söyledi.

Sistem sayesinde ortaya çıkacak sonuçların Türkiye'nin adalet politikalarının oluşturulmasında Adalet Bakanlığının atacağı adımlar adına da önem arz edeceğini dile getiren Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hakim ve savcılarımızın burada kendi usullerince yazışmaları, sorunları aktarmaları HSK tarafından bu sorunların analiz ve değerlendirilmesinin yapılmasının da son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum. İnşallah bu Yargının Etkinliği Bürosu'nun öncülüğünde ve organizesinde işleyecek olan Performans Esaslı İzleme ve Değerlendirme Sistemi, bu sistemin kurulmasından beklenen faydaları beklentilerin üzerinde hayata geçirir. Dileğimiz, temennimiz odur. Bu sistem sağlıklı işlerse sağlıklı işletilirse pek çok doğru kararın alınmasına pek çok eksikliğin tamamlanmasına, yanlışın düzeltilmesine, ihtiyacın giderilmesine, sorunların çözülmesine katkı sunacaktır."