"PKK, saldırılarıyla sadece terör örgütü olmadığını aynı zamanda başkalarına hizmet ettiğini de gösteriyor" diyen Bağış; Suriye konusunda ise Türkiye'nin gerekli tüm önlemleri aldığını dile getirdi. Bağış'ın değerlendirdiği bir diğer konu da cumhurbaşkanlığı adaylığı oldu. İşte Bağış'ın açıklamalarından önemli satırbaşları…

"DEMOKRATİK ADIMLARDAN BİRİLERİ RAHATSIZ"
Hükümet, gerçekten demokratikleşme konusunda, terörle mücadele konusunda çok ciddi kararlar alırken, birileri rahatsız oluyor. O zaman işin tanımına baktığınızda aslında PKK'nın aslında sadece bir terör örgütü olmadığını, belki terörü bahane ederek aslında asıl amacı olan uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı gibi rant elde etme metotlarını kaybetme korkusunu taşıyan bir takım şahısların koordinasyonunda bu tür şiddet olaylarının arttığını görüyoruz. Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde olmadığı bir takım şeyler oluyor.

"SURİYE'DE ŞAM ŞEYTANI VATANDAŞINI ÖLDÜRÜYOR"
Vahşet devam ediyor. Suriye'de kendini Yezid zanneden bir Şam şeytanı kendi insanını, kendi vatandaşını bombalıyor. Dün akşam Suriyeli bir kardeşimizden bir mesaj aldım. Babasından emaneti olarak gördüğü zeytinlikleri bombalanmış. Zeytin ağaçlarını bile yakmışlar. Suriye, bu kadar vahşet içerisinde. Tek sebepleri inanç farklılıkları. İnanç farklılıkları da derken hepsi aynı dinin mensupları, mezhepler farklı. Ramazan gibi mübarek bir dönemde çok kötü olaylar oluyor. Ve bugüne kadar kendi halkına kurşun sıkan, kendi halkını katleden hiçbir lider kalamamıştır. Zulümle abad olunmaz. Bu da Kaddafi gibi, Mübarek gibi gidecek yani. ortada bir savaş meselesi yok. Ortada bir ülkenin içinde bir iç savaş var. Biz de onu durdurmaya çalışıyoruz.

"SURİYE KONUSUNDA TÜRKİYE HER TÜR ÖNLEMİ ALMIŞ DURUMDA"
Her geçen gün yüzlerce komutanı, büyükelçisi, valisi, belediye başkanı, üst düzey yetkilisi zaten o rejimi terk edip, muhaliflerin kanadına geçmeye başladı. Yani o füzenin düğmesine basacak dahi adam bile bulmazlar Allah'ın izniyle. İyi düşünelim, iyi olsun. Ama Allah korusun öyle bir şeye karşı da Türkiye her türlü önlemlerini almış durumda. Böyle bir şeye cüret edemezler. Enteresan şeyler oluyor, düne kadar Esad rejimini destekleyen bir takım önemli güçler bile yavaş yavaş desteklerini çektikleri belli etmeye başladılar. Esad'ın iki opsiyonu var bu süreci ya sağ olarak ya da hayatıyla tamamlayacak. Zannediyorum ki tecrübeleri, iktidarda kalabilme ihtimalinin olmadığını ona anlatacaktır.

"GÜL VE ERDOĞAN'IN ARACIYA İHTİYACI YOK"
Şundan bir kere herkes emin olmalıdır. Ne Abdullah Gül'ün Tayyip Erdoğan'a bir mesaj iletmek için, ne Tayyip Erdoğan'ın Abdullah Gül'e bir mesaj iletmek için herhangi bir aracıya, bir gazeteciye, sözcüye ya da bir medya kuruluşuna ihtiyacı vardır. Bu iki kişinin dostlukları, üniversite öğrencilik yıllarından beri devam eden, hiçbir zaman sekteye uğramamış, aralarında muazzam bir kardeşlik hukuku olan bir ilişkidir.
Ben onun (Recep Tayyip Erdoğan'ın) ağzından cumhurbaşkanlığına adayım cümlesini duymadım. Tamam dobra konuşuyoruz. Ha, adayım derse bu partinin içerisinde hiçbir kimse sayın başbakanımızın adaylığına itiraz etmez. Abdullah Gül de itiraz etmez. Adım kadar eminim. En büyük desteği de Abdullah Gül verir.

Dün gece gündeme damga vuran % 100 Siyaset programındaki diğer bazı önemli diyaloglar ise şöyle gerçekleşti.

Sevilay Yükselir: Siirt'te yine terör saldırısı yaşandı, Pervari ilçesinde 2 şehidimiz var, çok sayıda yaralı olduğunu biliyoruz. PKK'nın yeni elebaşı Murat Karayılan'ın verdiği bir sürü verilen demeçler var. Ramazan ayında böyle şeylerin olması üzücü, önce bunun değerlendirmesini almak istiyorum sizden.

Egemen Bağış: Öncelikle başımız sağolsun, maalesef burada olayı ithamlamak gerekiyor. Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde görülmediği kadar etnik kimliğin öne çıktığı bir dönemde sadece Kürt vatandaşlarımızın için değil Alevi, Sünni ayrımında önemli noktalara gelindi, açılımlar gerçekleşti tüm bunlar artarken terörle mücadele konusunda hükümet gerçekten demokratikleşme konusunda ciddi kararlar alırken birileri rahatsız oluyor. Aslında PKK'nın sadece bir terör örgütü olmadığını belki terörü bahane ederek aslında asıl amacı olan uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı gibi bir takım metotları kaybedecek şahısların koordinesinde bu tür şiddet olaylarının arttığını görüyoruz.

Sevilay Yükselir: Avrupa Birliği sizin uzmanlık alanınız ama Dışişleri de sonuçta sizin alanınız, sayın Dışişleri Bakanı Kerkük'e bir ziyaret yaptı, 75 yıl sonra bir Dışişleri Bakanı gitmiş oraya. Irak Dışişleri buna çok sinirlendi 'Davutoğlu'nu tutuklayabiliriz' dediler.
Egemen Bağış: Hiç kimse Türkiye'nin Dışişleri Bakanı'nı tutuklayamaz, ben İsviçre'de aynını yaşadım burada sorunlu bir durum yok. Bizim Dışişleri Bakanımızı orada kimse tutuklayamaz. Irak'ta bir sürü dert var zaten ama Irak'taki derdin kaynağı biz değiliz, ona yönelik karşılıklı mesaj veriyor olabilirler ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Irak'a karşı emperyalist bir tavır almadığını onlarda iyi bilirler. Irak'ta devlet olma çabasında olan bir zihniyet var daha oturmadı, onların bizim bin yıllık birikimimizden öğrenecekleri çok şey var. Bu birikim, bu tecrübe ayrı bir şeydir, herkes müsterih olsun.

Sevilay Yükselir: Suriye'de yaşanan garip şeyler var, Kuzey Suriye'de Kürdistan kurulmasından bahsediliyor, vatandaş olarak ürküyoruz biz de. Savaşa gidecek miyiz biz gerçekten böyle bir şey mümkün mü?
Egemen Bağış: Böyle bir süreç yoktur, savaş söz konusu değil orada yaşanan bir iç savaş var ve bunu durdurmak asıl amaç. Her geçen gün yüzlerce orayı terk edenler ve muhalif kanadına geçen var. İyi düşünelim iyi olsun, bizimde kendimize göre birikimimiz, hazırlıklarımız var. Enteresan gelişmeler oluyor, düne kadar bu Esad'ı destekleyen bir takım önemli güçler bile yavaş yavaş desteklerini çektiklerini belli etmeye başladılar. Bugün BM'nin eski genel sekreteri Kofi Annan görevinden istifa etttiğini açıkladı. Bütün bunlar uluslararası kamuoyunda Suriye'de sürecin sonuna doğru gidildiğini gösteriyor. Esad'ın iki opsiyonu var bu süreci ya sağ olarak yada hayatıyla tamamlayacak.

Sevilay Yükselir: CHP'den bir açıklama yapıldı 'Davutoğlu görevden alınacak' diye. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?
Egemen Bağış: Onlar kendi içlerindeki sorunlara eğilsinler. Şimdi bir slogan atmış ortaya 'Düşersen dara CHP'yi ara' diye. Ama benim onlara başka bir tavsiyem olabilir 'Düşmek istiyorsan dara CHP'yi ara' daha doğru olur. CHP dönemlerinde hep dara düşülmüştür, CHP'liler bir kaç yıl evvel cep telefonlarında yes ve no tuşlarını ayırt edemedikleri için kriz çıkarmaya çalıştılar.
İlginç bir olay da anlatayım size. Bundan önce Deniz Baykal ile görüşmek istiyorum fakat randevu talebim hep reddediliyor. Ben de kendisini takip etmeye başladım, takip derken kendisiyle aynı uçağa binmek için plan yapmaya başladım ve bunu sonunda gerçekleştirdim. Yanına giderek 'Başkanım biraz konuşabilir miyiz' diyerek ilk görüşmemi gerçekleştirdim. Düşünün bu derece zorluklarla bu başmüzakereciliği yapıyoruz, anamuhalefet liderleri burada Türkiye'de önemsenmiyor ama Avrupa'da bu böyle değil. Sosyalist Enternasyonel toplantısında Türkiye için konuşması için kendisiyle o şekilde bir 5-10 dakika da olsa uçakta görüşmem olmuştu.

Sevilay Yükselir: Abdullah Gül'ün başdanışmanı bir röportaj verdi, Ahmet Sever'in anlattığı şeyler gerçekten kamuoyunun dikkatini çekti. Cumhurbaşkanı partinizden birtakım isimlere kırgın, küskün olduğu konusunda sinyaller verdi. Değişik yorumlar yapılıyor, kimine göre Ahmet Sever haddini aştı ve gereksiz bir tartışmaya önayak oldu gibi şeyler. Sizce bu röportaj oldu mu?
Egemen Bağış: Olabilir yani burada Ahmet Sever'i yargılamak bana düşmez, bunu sayfalarına taşıyan bir gazete var. Ne Abdullah Gül'ün ne Tayyip Erdoğan'ın birbirlerine bir mesaj iletmek için herhangi bir aracıya, sözcüye ihtiyacı vardır. Bu iki kişinin dostlukları üniversite yıllarından beri devam eden ve aralarında kardeşlik bağı olan bir ilişkidir. Ben partiye gelmeden önce aday listeleri açıklandı İstanbul 1. sıradan açıklandı Genel Başkanımız ve bir şiir okuma konusundan dolayı aday olamayacağını söylediler. Kemal Unakıtan koyuldu sıraya ve dediler ki 'Tayyip Erdoğan oraya pasif birini koyar' diye söylediler ama öyle olmadı Abdullah Bey'i oraya koydu ve Ahmet Necdet Sezer'e 'Benim yerime Başbakan adayı Abdullah Gül'dür' dedi. Bu arada Siirt'te bir seçim protestosu nedeniyle il seçim kurulu seçimi iptal etti YSK bunu kabul etti ve orada seçimin yenilenme sürecinde muhalefetin de desteğiyle Tayyip Bey'in önündeki engeller kalktı, yüzde 85 oy alarak seçildi. O zaman da çevreler 'Hayatta Başbakanlığı devretmez' dediler. Abdullah Gül aynı gece çıktı ve 'Burası Tayyip Erdoğan'ın yeridir' diyerek istifa etti başbakanlıktan. Üniversite yıllarından beri birbirini üzmeyen insanlardan bahsediyoruz. AK Parti biraz farklı, bunu anlamakta zorlanıyor insanlar, herkes Abdullah Bey'e pasif bir görev verir diye bekledi ama ona hem hükümette hem de partide önemli görev verildi. Aradan zaman geçti cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı Tayyip Erdoğan çıkıp 'Benim adayım Abdullah kardeşimdir' dedi. Bu arada bir kriz yaratıldı AK Parti Cumhurbaşkanı seçemesin diye biz yine milletin limanına sığındık ve erken seçimlere gittik. Dediler ki Tayyip Bey yine ürkmüştür ama Tayyip Bey çıktı yeniden 'Adayım Abdullah Gül'dür' dedi. Ve bu noktadan sonra uyumlu bir halde çalışmaya başladılar, Türkiye bu istikrar sayesinde büyüme oranını yükseltti ve yükseltmeye devam ediyor. Türkiye dünyanın 27. büyük ekonomisiyken 16. büyük ekonomisi olmuş. Bunlar yıllardır birbirine dayanmış iki kişi ama maalesef bizim siyasi rakiplerimiz demokratik yöntemlerle mücadele ruhlarını yitirdikleri için fitneyle aralarına birşey sokarsak bir danışmanın sözünden kendilerine nema çıkarma çabası içine girdiler.

GAZETECİDEN BAĞIŞ'A ŞOK SÖZLER
10 yıl evvel daha yeni milletvekiliyim, hem Tayyip Bey'in hem Abdullah Bey'in benim üzerimde emeği var. Bir gazeteci dedi ki 'Ya Egemen Bey, bu Tayyip Bey ile Abdullah Bey'in arası ne zaman açılır?' Ben de 'Ne biçim soru bu?' dedim ve döndü bana 'Yahu biz bu ülkede Metin Akpınar ve Zeki Alasya'yı birbirine düşürdük, bunları mı düşüremeyeceğiz' dedi. Hiç kimse bu ikilinin arasına fitne sokmaya kalkmasın, başaramazlar.

Sevilay Yükselir: Sizin basın görevdeyken böyle bir röportaj verse böyle bir şeyi hoş karşılar mısınız?
Egemen Bağış: Şundan eminim Abdullah Gül'ün Tayyip Erdoğan'a bir mesaj iletmesi için birisine ihtiyacı yoktur. Ben de aynı şekildeyim ama o kendi başına, kendi meslektaşına bir destek vermek istiyor bunun için de mülakat vermiş olabilir.

Sevilay Yükselir: Ahmet Sever Ruşen Çakır'a jest mi yaptı yani?
Egemen Bağış: Belki diyorum, doğrudur demiyorum.

Sevilay Yükselir: Numan Kurtulmuş davet edildi ve buda partide gerginlik oluşturdu diye duyuldu. Numan Kurtulmuş'un daveti ve gelecek olması problem oldu mu?
Egemen Bağış: Ben hiç bir problem görmüyorum AK Parti'ye yüz binlerce kişi katılıyor. Ben Numan Bey'i tabii ki yüz binlerle bir tutmuyorum, bizim kapımız herkese açık bu ilk değil Ertuğrul Günay geldi partimize üye oldu CHP'nin Genel Sekreterliği'ni yapmış bir isim. Gelip parti içerisinde ki çabasıyla, birikimiyle, emeğiyle çalışan herkes bu partinin içinde yükselmiştir. Ben Adalet Partili bir kişinin oğluyum, ben Adalet ve Kalkınma Partisi'nde gözümü siyasete açtım. Bu parti gerçekten herkese hiç bir önyargı olmadan imkan veriyor. Numan Bey'in partimize gelecek olması partimiz açısından kazançtır, Numan Bey için de kazançtır büyük bir partide siyaset yapmak.

Sevilay Yükselir: Tayyip Bey'in koltuğunu Numan Bey'e devretmesi konuşuluyor.
Egemen Bağış: Şu anda partinin ikinci adamı kimdir? Tüzüğe göre bir tane ikinci adamı var, partimizin tüzüğü gereği onun yokluğunda Abdülkadir Aksu'dur. Hükümette Başbakanımızdan sonra protokolde de ikinci kişi Bülent Bey'dir. Ama partinin iç hiyerarşisi açısından Abdülkadir Aksu'dur kimse Abdulkadir Aksu için böyle bir şey yapıyor mu? Sayın Kurtulmuş önce partimize üye olacak, sonra delegemiz olacak, sonra kurullarda görev yapacak. Ben başarılı olacağına inanıyorum.

Sevilay Yükselir: Tüzükteki 3 dönem meselesi bayağı tedirginlik yaratıyor. 73 önemli isim ki bunlar AK Parti'nin kuruluşundan beri varlar sizde onlardan birisiniz. Saysak Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, kabinenin bir çoğu var. Bir dönem Burhan Kuzu, Abdülkadir Aksu, gibi isimlerin ara verme durumu var. Partide bu konuda farklı düşünenler var mı?
Egemen Bağış: Bence bu madde kalmalı, hukuken değiştirilebilir ama böyle kalmalı bence. Değiştirilmesine bunun ben taraftar değilim, bu olay sıkıntı yaratmaz. Binali Bey'in kabinenin en başarılı bakanları olduğu konusunda hemfikiriz. Yüz binlerce yeni ulaşım projesi, demiryolları, havayolları, sularımızın daha iyi kullanılmasına yönelik deniz yolları ve bir çok projede kendisinin vizyonu var ama siyaset yapmanın tek şartı milletvekilliği değildir. Yani milletvekili olmadan da bakan olunabilinir, genel başkan yardımcısı olunabilir, belediye başkanı olunabilir. Siz bir medya mensubu olarak bizden daha çok siyaset yapıyorsunuz. Ben 3. dönemimden sonra belki medya aracılığıyla siyaset yapmayı deneyebilirim. Bu da bir siyasettir, siyaset yapmak milletvekili olmakla bir değildir.

Sevilay Yükselir: Yerel seçimlerin tarihi 6 ay evvele çekilmeye çalışılıyor muhalefetin desteğiyle olabilir mi böyle bir şey?
Egemen Bağış: Biliyorsunuz önceki seçim çalışmalarında Şubat ayında Allah rahmet eylesin Muhsin Yazıcıoğlu hayatını kaybetti. Kış aylarında kampanya yapmanın bir takım zorlukları var bu sadece Genel Başkanlar için değil, adaylar, partililer herkes için bir sorun özellikle Türkiye'de soğukların ağır geçtiği yerler için. Seçimlerin sonbahar aylarında yapılmasının böylece daha makul bir çalışma olacağı söylendi. Uzun yıllar geçirdiğim için biliyorum ABD'de her yıl Kasım ayında seçim vardır, kimin süresi dolmuşsa, kimin yeri boşalmışsa o seçim Kasım ayının ilk Salı günü yapılır. Türkiye'de de artık bu Ekim, Kasım aylarına seçimlerin gelmesini demokrasimizin daha sistematik olması için önemli. Rahmetli Yazıcıoğlu'nun başına gelenlerin bir daha olmaması için böyle olması daha iyi olur. Eğer olursa 2013 Ekim, Kasım gibi olabilir.

Sevilay Yükselir: Sizin 3 dönem bitecek bu arada bir yerel seçimler giriyor, söylenilen gerçekleşirse 1 yıl 2 ay sonra seçim yaşayacak Türkiye. Adınız 'İstanbul Belediye Başkanı adayı olacak' diye çok sık geçiyor. Gerçekten olabilir mi adaylık?
Egemen Bağış: Bizim partimizin kültüründe aday olmak yoktur, bir görev verilir, verilirse o görev yapılmaya çalışılır. 38 Yaşında partim bana 'AB Bakanı ol' dedi. Bana partim hangi dönemde hangi görevi verirse ben o görevi yapmışım, İstanbul'un bir belediye başkanı var sayın Kadir Topbaş çok önemli işler yapıyor. Ben başmüzakereciyim daha yerel seçimlere 1.5 yıl gibi bir süre var, bu kararı Genel Başkanım verir, o bana hangi görevi verirse ben onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım.

Sevilay Yükselir: Mesela 'Siirt'e git Egemen' derse?
Egemen Bağış: Benim Genel Başkanım bana 'Parti önünde nöbet tut' derse onu bile yaparım. Eğer bir ihtiyaç varsa ve bu gerekiyorsa yapılmalıdır. Her birimiz bir nefer gibi adayların arkasında dururuz, yarın sayın başbakanımız diyelim ki bir revizyona gitmek istedi başkasını getirdi AB Bakanı yaptı, ben küsecek miyim?

Sevilay Yükselir: Gönlünüzde bir görev yok mu peki?
Egemen Bağış: Benim için partimin gücü önemlidir, eğer gönlümüzde bir şey olursa Türkiye karanlık günlerine geri döner. Benim torunlarım 'Dedem ilk AB bakanıymış' diyecekler, bu gururu bana yaşatan Genel Başkanım ve büyüklerimle münakaşaya girecek değilim.

Sevilay Yükselir: Ne olursa olsun söylentiler var, bu söylentilerden dolayı Kadir Topbaş'ın bir tavrı var mı?
Egemen Bağış: Tam aksine, Kadir Bey ona saygısızlık etmeyeceğimi bilir. İstanbul'un Avrupa Spor Başkenti olması için yine Kadir Bey rica etmiştir onun için çalışmışımdır. Ben Muammer Güler o dönem İstanbul Valisi idi, rica ettim 'Bu başvuruyu yapmaya beraber yapmaya gidebilir miyiz' diye. Ve bir şeyin farkına vardık tarihte ilk kez İstanbul valisi ve belediye başkanı yurtdışına çıkmıştı. Türkiye'nin AB sürecine gittiği her yerde destek verir kendisi, İstanbul'da attığı adımlar gerçekten güzeldir.

Sevilay Yükselir: Genel Başkan dese ki 'Egemen İstanbul'a adaysın' buna da yok der misiniz?
Egemen Bağış: Bizim kültürümüzde 'hayır' yoktur. Beni milletvekili yapan bir parti yürütme kurulunun vereceği her görev benim için kutsaldır. Bu İzmir de olsa, cumhurbaşkanlığı danışmanlığı da olsa benim o görevi alıp en iyi şekilde yapmam gerek. AK Parti'nin başarısının arkasındaki sır budur. Bunu diğer partilerde göremezsiniz.