MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Peşmerge
yönetiminin, PKK teröristlerine yeniden yardım ve yataklık etmemesi için
caydırıcı davranılmalı, kesin sonuç alıncaya kadar bölgede
kalınmalıdır" dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Irak'ın kuzeyine yaptığı kara harekatını değerlendirdi.

Hükümetin göstermiş olduğu zafiyeti değerlendirerek, şiddetini ve
cüretini giderek artıran bölücü terör örgütüne yönelik beklenen kara
harekatının geçen hafta nihayet başladığını ifade eden Bahçeli,
"Mehmetçik, olumsuz hava ve coğrafya şartlarına rağmen Türk milletinin
varlığına göz diken hainleri, saklandıkları inlerinden çıkararak gereken
dersi vermek için iftihar edilecek mücadele içindedir" diye konuştu.

Devlet Bahçeli, eksi 20 derece soğuk altında, karla kaplı yüksek bir
coğrafyada, 35 kilogramlık teçhizatı şerefle taşıyarak yürütülen
operasyonun her türlü takdirin ve övgünün üstünde olduğunu vurgulayarak,
"Kahraman Mehmetçiğimizi ve komutanlarını kutluyor, gidilecek her
noktada sonuna kadar destekçisi olacağımızı buradan açıklıyorum. Cenab-ı
Allah'tan bütün vatan evlatlarına yardımcı olmasını niyaz ediyorum"
değerlendirmesinde bulundu.

Operasyonun başından bu güne kadar teröristlerin yuvalandığı noktaların
ele geçirildiğini ve çok sayıda teröristin etkisiz hale getirildiğinin
açıklamalardan anlaşıldığını dile getiren Bahçeli, bir yandan Türk
askeri ile gurur duyarken, öte yandan da 10 binlerce Mehmetçiğin
katıldığı bu çapta bir operasyonda karşılaşmak durumunda kalınılan evlat
acılarının da herkesi derinden üzdüğünü söyledi.

-"OPERASYON, TÜRK MİLLETİNİN BİRİKMİŞ ÖFKESİ..."-

PKK terör örgütünün yıllardır Irak'ın kuzeyinde yuvalandığını,
Barzani'nin hoşgörüsü ve desteğiyle faaliyetlerini serbestçe
sürdürdüğünü, ABD'nin ise verdiği bütün sözlere rağmen teröristlere
karşı son aylara kadar hiçbir müdahalede bulunmadığını anlatan Bahçeli,
22 Temmuz seçimlerinden sonra partisinin ısrarlı ve kararlı duruşuyla AK
Parti'nin teröre karşı tedbir almak zorunda kaldığını savundu.

Bahçeli, daha önceki operasyonlardan farklı olarak, bu harekatın, son 5
yıldır, Türk milletinin birikmiş beklenti ve öfkesinin dışa yansıması
olduğunu belirterek, harekatın siyasal, psikolojik, diplomatik ve
ekonomik anlamda kapsamlı bir mücadeleye dönüşmesinin zorunlu olduğunu
bildirdi.

"MHP VERDİĞİ SÖZLERİN BUGÜN DE ARKASINDADIR"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
"Üniversitelere başı örtülü kızlarımızın girmesi yönünde en makul ve
geçerli adımı atan Milliyetçi Hareket, verdiği sözlerin bugün de
arkasındadır" dedi.

Anayasanın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin, Cumhurbaşkanı
tarafından 23 Şubatta onaylandığını ve Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girdiğini anımsatan Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın Anayasa
değişikliklerini onayladıktan sonra yaptığı yorumdan, üniversitelerdeki
başörtüsü sorununun kaldırılması için Anayasa değişikliğinin yeterli
olmayacağı ve bunun için kanun çıkarılması gerektiğini anlaşılmıştır. Anayasa
değişikliğine ilave olarak ve bu değişiklikleri tamamlayacak olan YÖK
Kanunun ek 17. maddesine eklenecek hüküm hakkında, MHP ile Adalet ve
Kalkınma Partisi arasında bir mutabakat olduğu kamuoyu ile her aşamada
paylaşılmıştır" diye konuştu.

Bahçeli, ek 17. maddeyle ilgili kanun teklifinin TBMM Başkanlığına
sunulduğunu ve Milli Eğitim Komisyonuna görüşülmek üzere havale
edildiğini anımsatarak, beklentilerinin, konunun zamana yayılmadan
karara varılması yönünde olduğunu söyledi.

Gerek AK Parti sözcülerinin açıklamalarının, gerekse YÖK Başkanlığının
Cumhurbaşkanın onayını müteakip uygulamaya yönelik yayınladığı
talimatın, mutabık kalınan ek 17 maddedeki değişikliğin yasalaşması
yönünde tereddüt yaşandığını ortaya koyduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle
devam etti:
"Bu gelişmeler yaşanırken, Anayasa değişikliğine bile gerek olmadığına
yönelik şahsi fikrini beyan eden TBMM'nin Sayın Başkanının açıklamaları
hayretle karşılanmıştır. Sorunun yalnızca YÖK ve üniversitelerin
inisiyatifi ile çözülebileceğini söyleyen Sayın Toptan'ın, geçtiğimiz
beş yıl boyunca bu değerli önerisini niçin saklamış olduğu tarafımızca
bir türlü anlaşılamamıştır.

Bu kanun maddesinin değişimine dair Adalet ve Kalkınma Partisi'nin
önceki eğilimi, Anamuhalefet Partisi'nin başvurusundan sonra, konuyu
görüşecek olan Anayasa Mahkemesinin kararı ile ortaya çıkacak sonuca
göre gündeme getirecekleri yönündeydi.

Bununla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi, üzerinde uzlaşılmış bir
mutabakat metni yokmuş gibi davranarak, konuyu kamuoyunda tartışmaya
açmış ve kafaları ciddi bir şekilde karıştırmıştır."

-"YÖK BAŞKANININ YORUMU..."-

"Gelişmeler ve bazı açıklamalar mutabakatın muhataplarından olan Adalet
ve Kalkınma Partisi'nin YÖK Kanunun Ek 17. maddesinde yapılması
kararlaştırılan değişikliği sürüncemeye ve zamana bırakmaya, hatta
bundan vazgeçmeye niyetlendiği yönündedir" diyen MHP lideri Devlet
Bahçeli, şöyle konuştu:
"Oysaki bize göre, Anayasa değişiklikleriyle ilgili Anayasa Mahkemesine
yapılacak itiraz süreci ile ek 17. maddedeki değişikliğin kanunlaşması
birbirinden ayrı mütalaa edilmesi gereken farklı safhalardır.

Diğer taraftan, YÖK Başkanlığının Anayasada yapılan son değişikliklerin
yeterli olduğuna ve YÖK Kanununda yapılması planlanan değişikliğe gerek
olmadığına dair yetkisini aşan yorumu ise bundan sonra yüksek öğretimde
çok sıkıntılı bir dönemin başlayacağını göstermektedir.

Şayet YÖK Başkanlığının ek 17 maddede yapılacak değişikliğe ihtiyaç
olmadığına yönelik yaklaşımı kabul görür ise kıyafet konusunda tam bir
kargaşa yaşanması ve her tür kıyafetin giyilmesi gibi bir tehlike
karşımıza çıkabilecektir.

Kaldı ki tartışma şimdiden alevlenmiştir. Aceleyle verilmiş YÖK kararı
sonucu üniversitelerde, başörtüsü ile girilebilen ve girilemeyen ayrımı
doğmuş, uygulamada çelişkiler ortaya çıkmıştır. Bu durum mevcut
huzursuzluğu daha da artırmış, üniversite camiasında bölünme ve
hizipleşmeleri kuvvetlendirmiştir."

Bahçeli, yaşanan gelişmelerin partilerinin bu konudaki kaygılarını haklı
çıkaracak noktaya getirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir mağduriyet alanının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak
başlattığımız bir girişimin, eksik bırakılarak yeni bir mağduriyet ve
çatışma ortamına neden olması asla tasvip etmeyeceğimiz bir durumdur.

Bizim siyaset anlayışımıza göre, ortaya koyduğumuz ilkeler ve vardığımız
mutabakatlar, günübirlik ve gelişigüzel alınmış kararlar değil; ahlaki
ve siyasi duruşumuzu belgeleyen çok önemli ve vazgeçilmez taahhütlerdir.

İster yazılı, ister sözlü olsun bizim şeref ve haysiyet vesikalarımızdır.

Biz, bizimle mutabık kalarak taahhüt içine girmiş siyasal
muhataplarımızın da aynı fazilet ve ahlaka sahip olduklarına inanmak
isteyen köklü ve erdemli bir siyasal geleneğinin temsilcisiyiz.

Üniversitelere başı örtülü kızlarımızın girmesi yönünde en makul ve
geçerli adımı atan Milliyetçi Hareket, verdiği sözlerin bugün de
arkasındadır."

-"KARŞILIK GÖRMEDEN VERİLEN SİYASİ TAVİZLER"-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuşmasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
ile Ermenistan'da yapılan seçimlere değinerek, bu konudaki partisinin
görüşlerini dile getirdi.

Bahçeli, son yıllarda Türkiye'nin, "Bir adım önde olmak" adına nafile
hamleler attığını bunun da hayal kırıklığı yaşattığını söyledi. Bahçeli,
şunları söyledi:
"AKP Meclis çoğunluğunun çıkardığı Vakıflar Yasasının uyandırdığı
heyecan ve ümit ile Türkiye üzerinde emelleri olanların, hükümeti yeni
ve daha etkili bir dayatma sürecine sürükleyecekleri belli olmuştur.

AKP, bu yasa ile taviz ve teslimiyet sınırlarının bulunmadığını bütün
dünyaya göstermiştir. Bu ülkelerden biri de
Ermenistan'dır. Ermenistan'da geçtiğimiz hafta yapılan seçimde
cumhurbaşkanlığını Sarkisyan'ın kazanmasını bir şans gibi gören medyamız
toplumu da gereksiz ve anlamsız bir beklentiye yönlendirmektedir.

Özelikle PKK terör örgütü mensuplarının Ermenistan yönetimince işgal
altındaki Karabağ'a yerleştirilmeye başladıklarına dair haberlerin
yaygılaştığı bu süreçte, hükümetten beklenen Türkiye'nin tarihi tezleri
ve duruşunu bir kez daha yeni Ermeni yönetimine yüksek sesle ifade
etmesidir."
Soykırım yalanına dayalı iddialarından vazgeçmedikçe, işgal altında
tuttukları Dağlık Karabağ bölgesini Azerbaycan'a iade etmedikçe ve
Türkiye üzerindeki toprak taleplerinden dönmedikçe Türkiye ile
Ermenistan arasındaki ilişkilerin değişmeyeceğinin ısrarla
vurgulanmasını isteyen Bahçeli, "Bugün Ermenistan'ın
işgalinde olan Dağlık Karabağ bölgesinde BM Güvenlik Konseyi'nin
kararları ile tam dört kez Ermenistan'ın işgalci olduğu ve bu
toprakların Azerbaycan toprağı olduğu tasdik edilmiştir. Buna rağmen,
işgal altındaki bu bölgenin Ermeni seçmenleri de yeni Cumhurbaşkanlığı
için oy kullanmışlardır. Bu durum, seçimin meşruiyetine gölge düşüren
önemli bir hadise olarak görülmelidir"dedi.