Başlığı gören fiziki anlamda yönetim değişikliği istediğimi sanacak. Ben bu yazımda öncelikle fiziki yönetim değişikliğinden değil, zihniyet değişikliğinden bahsettiğimi ilk olarak belirtmek isterim. Zihniyet değişikliği olmadan yönetim değişse ne olur, değişmese ne olur. Ancak Zihniyet değişikliği gerçekleştirilemiyorsa o zaman farklı düşünebiliriz.

Geçen Eylül ayında AYTO seçimleri ve Centilmenlik adında bir yazı yazmıştım. Aydının sorunlarına paralel olarak ticaret konusunda sorunları olduğunu, bu sorunları çözecek bir ekibin işbaşına gelmesi gerektiğini belirtmiştim. Beyaz ve Sarı listelerin bu seçim yarışını centilmence sürdürmelerinin gerekli olduğunu ısrarla belirtmiştim. Ama seçim yarışının hiçte centilmence geçmediğini görmekteyiz, üzüldüm.

Centilmenliğin olmadığına yönelik iddialar çok. Beyaz ve Sarı grup başkan adaylarının karşılıklı basın açıklamalarında, basına yansıyan olaylarda, kişisel yaptığım görüşmelerde centilmenliğin hiçe sayıldığını gördüm. En çok gündeme gelen üye bilgilerinin verilip verilmeyişi konusu oldu. Yapılan açıklamalarda mevcut yönetimin işi geciktirdiği, verilen bilgilerde iletişim bilgilerinin eksik verildiği ve farklı verileri Beyaz listeye verildiği iddiaları var. Mevcut yönetim ise bu durum hakkında farklı açıklamalarda bulundu.

İkinci konu yeni hizmet binası oldu. Bu konuda da karşılıklı açıklamalar gözlemledik. Hizmet binası maliyeti üzerindeki açıklamalarda bir sorun yok. Maliyet süreç içerisinde değişebilir, beklenmeyen giderler ortaya çıkabilir. Fakat biten bir işin maliyetinin net olarak bilinememesi, yuvarlak rakamlar doğal soru işareti oluşturuyor. Ayrıca açılış davetiyelerinin dağıtımında ayrımcılığa gidildiği iddiaları var, yadırgadım. Bu açılış sadece AYTO yönetimin değil, tüm üyelerin, hatta tüm Aydınlıların gururudur. Oda üyelerinden bazılarını çağırmamak, hatta doğruysa Meclis Başkanını çağırmamak etik olmayan bir durumdur. Bu bir kişi bile olsa, o kişi rakip düşüncede bile olsa davetiye gönderilseydi ne kaybedilirdi ki?

Yetki belgesi konusunda da karşılıklı çelişkili açıklamalar yapıldı. Karışlıklı diyalogla çok kolay aşılabilecek sorunların seçim malzemesi yapılmasını da doğru bulmadığımı belirtmek isterim.

Bir de okul açılışı var. Oturma ruhsatı olmayan okulun açılışını da anlamış değilim. İçinde eğitim öğretim olsaydı zamansız açılışı anlarım. Fakat tam bitmeyen, ruhsatı olmayan ve yakın zamanda da eğitime başlamayacak olan bir okulu açmak doğru değil. Üstelik birçok ortağı olmasına rağmen sadece ticaret odası tarafından yapılmış gibi göstermekte etik değil. İnsanın aklına ister istemez “reklam kokan hareketler”, geliyor.

Bilgi çağında değişimler çok hızlı gerçekleşiyorken, projelerin yarışması gerekiyorken, gereksiz polemiklerle atışmak ne Beyaz gruba, ne de Sarı gruba yakıştı. Daha demokratik bir ortam içerisinde, centilmence bir seçim çalışmaları bekliyordum. Kendi adıma hayal kırıklığı yaşadım.

Gördüğüm şu; AYTO’da başarının gelebilmesi için, Aydın’a değer katılabilmesi için, üyelerin marka değerlerini artırabilmek için, kentin lokomotifi olabilmek için değişme ve yenilenme olmalı. Ancak yukarıda belirttiğim gibi bu değişim ile fiziki yönetim değişimini algılamayın. Bu değişme zihniyet değişikliği. Seçim dönemlerinde demokratik yarışabilen, birbirine saygılı olabilen, her üyeye eşit davranabilen bir yönetim anlayışı oluşturabilmek için zihniyet değişikliği. Yoksa Beyaz kazanmış, Sarı kazanmış ya da başka bir renk önemli değil, önemli olan doğru yönetim anlayışının kazanması.

Şu anda yönetimde olan ya da olmayan her üyenin, daha doğrusu AYTO’nun bu kente borcu var. Seçilecek olan grup Aydın ticaretini canlandıracak, üyelerini ve üyelere bağlı olarak kentimizi sıçratabilecek bir yönetim olmalı.

AYTO bütünüyle değişime inanmalı ve bu değişimi gerçekleştirmeli, yoksa yarın çok geç olabilir. Seçilecek ekip şeffaf olmalı, projelere önem verip hazırlamalı, ekip ruhu ile çalışmalıdır. Emeğe değer vermeli, emeği geçenlere vefalı olmalıdır. Umarım bu düşüncem gerçek olur ve Aydın gerçekten çağ atlar. AYTO’nun internet sitesinde eski başkanlara ve oda tarihine yer verilmemesini de anlamış değilim. Bunu da yazmadan geçemedim.

Her iki gruba son sözüm, değişim cesaretinizi gösterin. Aydın için başarı ve gelişim hedefleyin. Bu başarı ve değişimi yaratabilmek için dedikodu değil, projeler üretin. Seçim bittikten sonrada tek yumruk olup gayret gösterin. Oda yönetimleri kin ve düşmanlığı kabul etmez. Kardeşçe yarışın ve kardeşçe kalın. Hayalleri değil, yeniliği ve değişimi seçin. Şimdiden kazanacak ekibe yapacağı çalışmalarda başarılar dilerim.

”Siz birbirinizden ayrılırsanız, hepinizi ok gibi birer birer kırıp parçalarlar. Oysa birlik olursanız, hiçbir kuvvet sizi kıramaz.” (Oğuz Kağan)