Aykut Işıklar Ajda'nın 8 günlük kocası Coşkun Sapmaz ile fotoğrafını nasıl çekti?

Abone Ol

8 GÜNLÜK EVLİLİĞİN HİKAYESİ.

AJDA PEKKAN...1973 YILINDAN KALMA BİR FOTOĞRAF, BİR AŞK, İLK EVLİLİK VE GENÇ YAŞTA HAYATA VEDA..

Gazeteciler beni çok iyi anlar.

Geçmişe yolculuk tam anlamıyla bu işte...

1973 yılında, o günlerin de süperstar'ı da olan Ajda Pekkan, Adana'nın en zengin ağası Ahmet Sapmaz'ın küçük oğlu Çoşkun Sapmaz ile İsviçre de gizlice evlendi..

Haber o günlerin en hızlı magazincisi olduğum içim önce bana geldi. Haberin kaynağı çok sağlamdı. Coşkun'un çok yakın arkadaşı oluyordu.. İsviçre de aynı okula gitmişler..

O günlerde ne onlarca TV kanalı var, ne de sosyal medya. Şimdiki gibi akıllı telefonu olan herkes gazeteci değildi..

Ajda Pekkan ile rahmetli Coşkun İsviçre de evlenmişler ama ne zaman geleceklerini öğrenemiyordum. Belli değil. İlk olarak büyük bir gizlilik içinde Ajda geldi.

Gazinoda kulisdeki odasında tebrik edip Hürriyet için birlikte fotograf çektirmeyi teklif ettim. Ajda 'Buna ben karar veremem. Bu akşam İsviçre den dönüyor. Hava limanında karşıla ikna edersen ben seve seve 'evet'diyorum' dedi.

Tabii ki o akşam Yeşilköy'de İsviçre'den gelen uçaklara kitlendim. Bütün yolcuları incelerken sonunda genç eniştemizi veya damat i Çoşkun' u gördüm. O zamanlar gazeteciler aprona kadar girerdi. Çokun pasaport kontroluna girmeden hemen yanına gidip pasaportunu elinden aldım. Beni Ajda nın adamı sandı. Ama 'kimsin?' diye de sormadı.

Pasaporta damga vurulduktan sonra bavulu aldım. Ağır da olsa taşıdım. Dış kapıya gelince arabalara bakmaya başladı. 'Aramayın. Gazeteciler Ajda hanımın arabasını tanıdığı için getirmedim.

Taksi ile eve döneceğiz dedim. Oo günlerde henüz cep telefonu yok. 'Ben geldim' bile diyemedi. Ne desem inandı.Ama Etiler Çamlık sokak da ki dairenin kapsında her şey ortaya çıktı. Daha doğrusu Ajda beni bavul taşırken görünce itiraf etti.

Birlikte yatak odasına geçtiler. Çok sıkı bir kavga olduğu belli oluyordu. Ama konusu neydi, bunu anlayamadım. Meğerse Çoşkun 'Evlendiğimden babamın haberi yok. Gazetede okursa beni evlatlıktan red eder' diyormuş ve fotograf çekilmesini istemiyormuş.

O kadar beklemişim, tanımadığım birinin bavulunu taşımışım. Buradan tek kare de olsa foograf çekmeden çıkmak yok'dedim kendi kendime. Ama olası bir saldırya karşı da ne yapacağımı planladım. ve O günlerde NIXON firmasını ürettiği en sağlam, ağır makinesı Nixon F3 sahibiyim. Odadan çıkar çıkmaz iki kare çekeceğim, üzerime gelirse de makineyi Çoşkun'!nu kafasına geçireceğıim.

F3 öyle sağlam ki, betona düşse birşey olmuyor Ama Çoşkun'u hastanelik yapacağı kesin.

Neyse ki beklediğim olmadı. Çoşkun salona geldi ve bir koltuğa oturdu. Sahte gülücük ile 'Hadi çek bakalım. Bunu hak ettin dedi.' Nixon saniyede 4 kare fotograf çeken harika bir motora sahip. Şak şak çektim ve 'Bana müsade' diyerek evden ayrıldım.

Çünkü gazetenin olaydan haberi vardı. Özellıkla o zamanki Genel Yayın Müdürümüz Nezih Demirkent. baskıyı bekletecekti. Etiler den Çağaoğlu' geldim ve film yıkanmaya başladığı dakikada ben de haberimi yazıyordum.İşte bugün gazete ve sosyal medyada gördüğünüz 'Ajda Pekkan'ın ilk eşi Çoşkun Sapmaz vefat etti' haberini süsleyen fotografın öyküsü bu.

Tabii ki ertesi gün olay oldu.

Ahmet Sapmaz yani damadın babası çok güçlü insan idi. Hatta , o zamanlar Sabancı 'lardan iki tık yukarıda idi. Çukurova denilince Sapmaz lar ve Karamehmet ailesi akla gelirdi.

Adana'nın en büyük tekstil fabrikaları onlarında. Pamuk tarlaları şimdiki iki-üç kent kadar. büyüktü. Çıldırdığını Luna Park Gazinosu sahibi rahmetli Osman Kavran'dan öğrendim. 'Oğlumu bu kadından üç gün içinde boşatmaz isen, o gazinoyu başına yıkarım.

Bak bakalım bir Adanalı müşterin olacak mı? gibi tehditler. Sonra diğer Adanalı zenginler Kavran' a baskı yapmaya başladılar..

Ajda'nın öel yaşamı ile ilgili iftiralar-iddialar, saldırlar ise...anlatmaya elim varmaz. İğrençten de öte...

70'li yıllarda iş dünyası ve eğlence dünyası Adanalı iş adamlarının eline idi. Denir ticaretinden tutun iplik işine dek pek çok konu. Hatta Mafya bile...

Osman Kavran durumun vehametini anlayınca Ajda ya boşanması için önce rica etti. Ama Ajda da 'Bu karar iki kişilik. Çoşkun boşanmaz ise, ben de boşanmam.

Babası mirasından mahrum ederse etsin. Ben çalışıp, eşime bakarım'dedi. Yani çevre baskısıyla boşanmadı. Çok delikanlı bir duruş sergiledi. Aynı duruşu Çoşkun gösteremedi.

Lüks hayata alışmış. Parasız yaşamayı göze alamadı. Beş kuruşsuz, bi başına sadece Ajda Pekkan 'nın eşi olarak kalmak...bu yetmedi. 8. gün Ajda'ya boşanmak istediğini bildirdi.

Kısmet mi rastlantı mı bilemeyeceğim Boşanma davası açabilmek için ikisinin nüfus kağıdı gerekiyordu.

Ajda istedii ama Çoşkun bunu onur meselesi yapıp hemen vermek istemedi. Belki nanası yumuşar diye düşündü. Belki annesi araya girer diye umutlandı. Bir süre konuşmalar, tartışmalar, araya giren yakın arkadaşlar aracılığı ile Çoşkun boşanmaya razı oldu.

Nüfus kağıtlarını Coşkun dan almak bana nasip oldu. Beni aradı ve Ajda'ya vermem için rica etti. Hemen Kandili deki muhteşem yalısına gittim, Karşılık bir kahve içtik.

Galiba beni sevdi ve kazık atarak tanışmamıza rağmen güvenmeye başladı. Ajda 'yı çok çevmişti ama ortamın bu kadar iğrenç olacağını tahmin etmemişti. Az konuşan, mert bir delikanlı idi. Toprağı bol olsun.Genç yaşta, kalp krizinden vefat etti. Servetleri uçtu gitti ama yine de senden benden bin kat daha fazla idi.

Bu konuda gözümden gitmeyen bir an Ajda ile Çoşkun' nun nüfus kağıtlarını Aksaray Çakıl Gazinosu kulisinde verişimdir.

Bu sırada hiç konuşamadık. Çünkü kulis ana baba günü idi. En azından on gazeteci vardı. 'Ajda hanım eşinizle ne zaman bize röportaj vereceksiniz? Bu sorular sırasında Ajda şile göz göze geldik hafifçe gülümsedik.

Gazeteciler nereden bilsin ki o tehditleri baskıları ve istemeden alınan hatta ağlaya ağlaya alınan 'ayrılık' kararını..

Coşkun Sapmaz ile daha sonra birkaç kez değişik ortamlarda görüştük. Sapmaz Holding in durumu kötüleştikçe ağabeyleri gibi ortalarda fazla görünmez oldu. Ama ağabeyinin eşi Seyhan Sapmaz'dan bilgilerini alırdım. Sayhan Sapmaz sosyete dünyasının en mert kadınıdır. Bence en güzel kadını da...

Coşkun ile en son 1 Mart 1976 tarihinde Ankara Büyük DE kadeh tokuşturduk.. O da benim gibi askere gidiyordu..

Ertesi sabah o Eskişehir deki havacı birliğinde ben ise Van da Jandarma eğitim taburda asker olduk.

{ "vars": { "account": "UA-18838004-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }