Yazımıza Mevlana’nın bir sözü ile başlayalım: "Cahille sohbet etmek zordur bilene, çünkü cahil ne gelirse söyler diline."

İçinde bulunduğumuz ortamda dünyaya baktığımızda hayatın ve şartların ne kadar zorlandığını görebiliriz. Yaşam savaşı giderek zorlaşıyor, bu sadece insanlar için değil, şirketler, kentler, hatta ülkeler için bile durum aynı. Hele hele pandemi sonrası işler daha da zorlaştı.

Gelelim bu ortamda Kuşadası ekonomisine. Bir zamanların turizm başkenti olan Kuşadası özellikle kruvaziyer gemilerin azalması ile önemli bir gelir kaybına uğramış, işler tam yoluna girecekken pandemi ortaya çıkarak kruvaziyer turizmini tamamen bitirmiştir. Kentin ekonomisinin turizme dayalı olması nedeniyle binlerce işletmeci zor duruma düşmüştür. Hal böyle iken kentin Belediye Başkanı Ömer Günel elinden gelen çabayı göstererek kent ekonomisini ayakta tutmaya çalışmaktadır.

Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’in yaptıklarını burada yazmaya gerek yok, sadece Altın Güvercin Beste Yarışması için yaptıklarını yazmak istiyorum. Bu yıl yirmi üçüncü defa yapıldı. Bu festival şu anda ülkemizin tek beste yarışması özelliğini taşımaktadır. Festival için belediye kasasından para çıkmadan bu işi kotarıyorlar. Kentin eski günlerine dönmesi için yapılması planlanan çok sayıdaki projeden biri olan bu festival adeta bir öncü görevi yapmaktadır.

Şimdi gelelim cahillik konusuna.

Kuşadası’nda bu festival yapılıyor diye Başkan Ömer Günel’i eleştirenler oldu. Bu eleştiriler nedeniyle Ömer Günel haklı olarak şu açıklamayı yaptı:

"Bir sanayi kentine nasıl ki üretim yapma, bir tarım kentine nasıl ki ekip biçme diyemezseniz, bir turizm kentine de kültür-sanat üretme diyemezsiniz. Bunu derseniz turizm kentlerinin kapılarını kapatmak ve bizlerin asgari yaşam koşullarını sağlamak zorundasınız” dedi.

Ömer Günel ayrıca:

"Sanayi kentinde ürettiğin ürünü pazarlarsın. Tarım kentinde toprağı eker, biçer, elde ettiğin mahsulü pazarlarsın. Bir turizm kentinde ise kültür-sanat pazarlarsın, güneş pazarlarsın, kum pazarlarsın, tatil pazarlasın. Kuşadası’nın ekonomisinin yüzde 99’u turizme dayanıyor. Siz tarım yapan bir kente toprağını ekme, biçme ama yaşa diyebiliyorsanız, bir sanayi kentine üretme ama yine de yaşa diyebiliyorsanız, bir turizm kentine de sanat üretme, kültür üretme, turizm yapma ama yine de yaşa diyebilirsiniz. Peki, mümkün mü böyle bir şey? O zaman bunu bize söyleyen arkadaşlar kapatacaklar turizm kentlerinin kapılarını ve bize bakacaklar. Asgari yaşam şartlarımızı sağlayacaklar” dedi.

Şimdi Kuşadası’ndan Avrupa ülkelerine geçelim. Bir çok Avrupa kenti tanıtımını festivallere yapmaktadır. Müzik festivali, tiyatro festivali, Rock festivali, spor festivali, domates festivali, peynir festivali, kum festivali, buz festivali gibi. Mesela "San Remo" ismini duymayan yoktur. Bu küçük İtalyan kasabası (müfusu 55.000) ismini düzenlediği müzik festivali ile tüm dünyaya duyurmayı başarmıştır. Bu festivaller sayesinde her yıl çok sayıda insan buralara gidip, önemli miktarda gelir bırakıyorlar. İnternet var, orada küçük bir araştırma ile dünyada değişik festivaller düzenleyerek şu anda Kuşadası’ndan daha popüler kasabaların olduğunu görebilirsiniz.

İşin aslı şu ortamda Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’i eleştirmek yerine daha da cesaretlendirip değişik festivaller yapmasını sağlamalıyız. Ona doğru yolda olduğunu söyleyip çalışmalarına destek vermeliyiz. İlçenin festivaller ve etkinlikler açısından yüksek potansiyeli var, en azından KOMER var. Kuşadası’nda festivali düzenlenebilecek o kadar çok konu var ki anlatılamaz. Hepsini yazmaya kalkarsak kitap yazabiliriz.

Sözün kısası Başkan Ömer Günel’e çıktığı yolda başarılar dileriz, yolu açık olsun. Eleştirenlere de Mevlana’nın sözünü hatırlatalım.

"Cahil, sulak alanda bile susuzdur." (E. Goblot)