Aile Hekimliği Sistemi’nin Türkiye’de 2003 yılından beri uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının 1. basamak sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi olduğunu ileri süren Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eralp Atay, “Ülkemizde Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin sunulduğu birimler olan Sağlık Ocakları, bilinçli olarak desteklenmemiş, çalışanlara gereken önem verilmemiş, sağlık ocaklarına yazar kasalar girmiş, döner sermaye sistemi kurulmuş idi. Günümüzde birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulduğu birimler, yani aile sağlığı merkezleri, hekimlerin tamamen kendi imkânlarıyla kurdukları, personelini kendilerinin temin ettiği, her türlü tıbbi donanımını, araç gerecini ve diğer giderlerini kendilerinin karşıladığı, hekim ve hemşireden oluşan iki kişilik bir hizmet sunumudur. 
Aydın Tabip Odası mesleğimizde farklı alanlarda çalışan hekimlerimizin sorunlarına sahip çıktığı gibi, Aile Hekimlerimizin de sorunlarına sahip çıkmaktadır. Aile Hekimliği sistemi ülkemiz için uygun bir sistem olmamakla birlikte tüm illerde sisteme geçildikten sonra, sistemin eksikliklerini, yanlışlıklarını ve yapılması gerekenleri kamuoyuyla paylaşmak bizim görevimizdir” dedi.
Atay’ın ardından Aydın’da Aile Hekimliği uygulamasının geçen 1 yılını değerlendiren Aydın Tabip Odası Genel Sekreteri İlknur Yılmaz da, “Aile Sağlığı Merkezleri ne yazık ki birer işletmedir ve Aile Hekimleri birer işletmecidir. Aile Hekimlerimizde gelecek kaygısı, yalnızlık duygusu, hayal kırıklığı ve moral bozukluğu vardır. Aile Sağlığı Merkezleri dört ayrı sınıfa ayrılmış, böylece birinci basmak sağlık hizmet sunumu daha da eşitsiz hale getirilmiştir. Sınıflandırılmalarla birlikte halkın eşit ve nitelikli hizmet alımının önüne geçilmiş, bir kesim daha konforlu ve teknolojik hizmet alırken diğer kesimin bulduğuyla yetinilmesi istenmektedir. Sınıflandırmayla birlikte esnek ve fazla mesai getirilip daha az ücret karşılığı çalıştırılmak istenmekte ve bunu da sınıflandırma adı altında yapmaktadır. Aile hekimliği sistemin hayata geçirilirken, herkesin bir aile hekimi olacak idi. Esnek mesai, izinler, Aile sağlığı merkezindeki idari kırtasiye, dış görevler, eğitim toplantıları, mahalle gezileriyle birlikte hekim hasta buluşması rahat olmamaktadır. Hekim görev tanımlarının çok sayıda ve bir kişiye odaklı olması hekim verimini ve ekip çalışmasını bozmaktadır. Aile Hekimleri, odalarına hapsedilmiş, daha çok reçete tekrarı, poliklinik yani tedavi edici hekimlik yapması istenmektedir. Aile Hekimleri, Birinci Basmak Koruyucu Hizmetlerinin temelini oluşturan bebek izlemleri, gebe izlemleri, eğitimleri, diyabet, yüksek tansiyon gibi kronik hastaların muayene, izlem ve eğitimlerine yeterli zaman ayıramamaktadır. Aile hekimleri, evde hasta bakan birimler değildir. Zaten evde sağlık hizmeti birimi olmasına rağmen bu birimler görevlerini aile hekimlerinin üzerine yüklemeye çalışmaktadır. Aile Hekimlerinden 7 gün-24 saat çalışma beklemek ve çağrıldığında evinize gelecek söyleminden doğru bir söylem olmayıp dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir sağlık hizmeti sunulmamaktadır. Bu söylem aile hekimleriyle vatandaşları karşı karşıya getirmekten başka bir işe yaramamaktadır. Aile Hekimi başına ortalama 3 bin 500 nüfus çok fazladır, sistemin uygulandığı ülkelerde bu sayı ortalama 2 bindir. 3 bin 500 nüfus, çalışma koşullarının zorluğunu ve iş yükünü arttırmaktadır. 15-49 yaş izlemleri nüfus tespitleri iş yükünün fazlalığı sebebiyle yapılamamaktadır. Bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmede önemli olan kurumlar arası işbirliği tamamıyla bozulmuştur. Her gün bir yenisi çıkarılan yönetmeliklerle daraltılan özlük hakları, belirsizlikler, keyfi uygulamalar, emekliliğe yansımayan ve her geçen gün eriyen ücretler, çalışma barışını bozan performans sistemi ve getirilen performans kesintileri rahatsızlık yaratmaktadır.
Sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılmasıyla artan ve olağan hale gelen sözlü ve fiziki şiddet huzursuz etmektedir. Tek taraflı dayatılan sözleşmeler, aile hekimlerinin iş güvencesini tehdit etmektedir.
Ücretsiz olarak sunulacağı ifade edilen, Birinci basamakta reçete ve kutu başına ek para alınması, aile hekimleriyle hastaları karşı karşıya getireceği, vatandaşın hizmete ulaşımını engelleyeceği bilinmelidir” diye konuştu.
ÇÖZÜM ÖNELERİLERİ
Aile Hakimliği uygulamasında yaşanan sorunların çözümü için Aydın Tabip Odası tarafından sunulan çözüm önerilerine de değinen Yılmaz, şunları söyledi: “Birinci basamak sağlık hizmeti verilen binalar kamu tarafından sağlanmalı, çalışma barışını bozan, nitelikli sağlık hizmetlerini, iyi hekimlik pratiğini yok eden performans sisteminden ve ceza puanlarından vazgeçilmelidir. Personel desteği sağlanmalıdır.
Çalışanların belirsizlikten uzak, geleceğinden kaygı duymadan huzurla hizmet üretebildiği şiddetten arındırılmış bir sağlık ortamı hepimizin hakkıdır. Bizler emekliliğimize yansıyacak, insanca yaşayabileceğimiz güvenceli bir ücret; sürekli mesleki eğitim olanakların sağlandığı, mesleki bağımsızlığının zedelenmediği, bir hekimlik ortamı ve vatandaşa ücretsiz sunulan birinci basamak sağlık hizmeti talebimizi dile getiriyor; birinci basamak sağlık hizmetlerinde yaşanacak olumsuzlukların sorumlusunun bizler olmadığını bir kez daha hatırlatıyoruz”