Geçen pazartesi kaleme aldığım “İktidar vekillerinin nazarı dikkatine…” başlıklı yazım üzerine görüş ve düşüncelerine değer verdiğim bir dostum aradı.

“Aydın’ın kendi dinamikleri ile ayağa kalkamayacağı o nedenle dış yatırımcıya ihtiyacı var, tespitin doğru ancak bu iş için iktidar milletvekillerini tek başına göreve çağırman yetmez, yatırımcı gelmesinin önündeki yerli engelleri de yok etmek gerekir,” dedi.

Anlattıklarına gör sahada rekabetten korkan Aydın’a yatırımcı sokmamada direnen, tarihi kökleri hayli derinlerde güçlü bir kitle var.

Ona göre devlet her yere yaptığını Aydın’a da yapmaktan geri durmuyor ve yatırımcı gelmesi için elinden gelen desteği esirgemiyor.

Şartları uygun olan yerlere istenmesi halinde Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulma izni veriyor, istimlâk için uzun vadeli, düşük faizli kredi de sağlıyor.

Örneği yeni kurulan Buharkent OSB…

Ayrıca son çıkan “Yatırımcıyı Teşvik Genelgesi” uyarınca;

Buharkent Organize Sanayi Bölgesine yatırım yapacaklara yüzde 100,

Çine OSB için yüzde 80,

Ortaklar OSB için yüzde 80,

Nazilli OSB için yüzde 60,

Umurlu OSB için yüzde 60,

ASTİM OSB için yüzde 60,

Söke OSB için yüzde 60 devlet arsa teşviki veriyor.

Şimdi OSB başkanları bu teşvikten kaç girişimciyi yararlandıracaklar, göreceğiz.

Başka illere giden yatırımcı coğrafi yapısıyla, deniz ve hava yollarına yakınlığıyla,  demiryoluyla, iş gücüyle fazlası olan eksiği olmayan Aydın’a gelmiyor.

Niye?

Dostum daha önceki (aydınpost 16.08.2018) “Şehir Kulübü” siyasetini anlattığım “Aydın bu kasaba mantalitesinden kurtulmalıdır artık” başlıklı yazımı hatırlattı ve olayın siyaset ayağını aslında sen o yazıda anlatmıştın.

Benim sözünü edeceğim ise “eşraf” ayağı dedi ve Aydın’ın kendi insanlarının elinde içine düşürüldüğü açmazın nedenlerini şöyle sıraladı:

BİR: Devlet OSB’lere istimlakte kolaylık sağlamak için kredi sağladığı halde çoğu OSB o fırsatı alanını genişletmede değerlendiremediği için dolu görünüyor.

İKİ: Web sitelerindeki bilgilere bakıldığında ASTİM OSB’nin toplam alanı 504 hektar.

Doluluk oranı yüzde 50…

117 parsel kullanıma hazır…

137 parsellik 251 hektarı ise kamulaştırılmayı bekliyor.

Farz edelim ki, bütçeleri istimlâke yetmedi devletin bunca sağladığı kolaylıklardan yönetim faydalanmayı niye düşünmedi?

Nedeni hakkında insan sırf doğacak rekabeti engellemeye, yeni yatırımcının önünü kesmeye yönelik bir hareket mi, demekten kendini alamıyor.

ÜÇ: Türkiye’nin iktisadi atılım yaptığı Menderes, Demirel, Özal dönemlerini değerlendirmede Aydın bu günkü sınıfta kalmıştır.

Bu bir tesadüf müdür?

Kültür eksikliği midir?

Yoksa kaynağı derinlerde yerleşik bir yapı mıdır?

DÖRT: Boş parsellerin numaraları ve fiyatları OSB’lerin internet sitelerinde yayınlanması bir bakanlık emridir.

Kaç OSB genelgeye uyuyor?

Şeffaflığa kim, neden riayet etmiyor?

BEŞ: Bölge ekonomisinin gelişmesinde etkili olacak Serbest Bölge, Organize Hayvancılık, Organize Seracılık, Organize Balıkçılık gibi merkezlerin kurulmasına öncülük edecek olan da o bölgenin iş adamlarıdır.

Aydın’da da kurulma aşamasında olan bu bölgelere öncülük edecek bir ticaret örgütü ya da iş adamı henüz çıkmış değil.

Ayrıca “Aydın bir tarım havzası olarak kalmalıdır” tezini her fırsatta dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı bu konularla ne kadar ilgilidir?

Bölge tarımının seçim dönemlerinde dağıttığı portakal, patates, saman balyasıyla mı kalkınacağını düşünmektedir?

Ayrıca devlet desteği ve teşvik şehir merkezindeki küçük sanayi sitelerinin döşümü için de geçerlidir.

Ancak bu işte asıl görev imar değişikliği ile alan tahsisi, alt yapı ve ulaşım gibi hizmetleri yerine getirecek BŞB’nindir.

İşinde çok başarılı(!) başkanın kentlerin neredeyse bütününü ilgilendiren böylesine önemli bir konudan söz ettiğini duyan oldu mu?

Dostum bir başka tespitte bulundu:

Birileri Aydın’da gündem oluşturacak ekonomi ve üretim konularının konuşulmasını özellikle istemez.

Hatırlar mısın 2014 yılında AYTO “Ekonomi Zirvesi” toplamak için yola çıkmıştı.

Eşraf ve siyasetçi ikilisi 150 kişilik Borsa Salonunda hem de basına kapalı yapılan bir toplantıyla zamanın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye kuşa çevrilen zirvenin başını bağlatmıştı.

Bu kesimler bir de hava alanını dillerinden düşürmezler. Buna son günlerde Denizli - Aydın Otoyolu da eklendi.

Hava alanı yapımı şüphesiz Aydın için önemli bir yatırımdır.

Ancak bu tür pahalı tesisler zaruret olmadıkça iki ilin ortak kullanımı için yapılır.

120 km uzaklıkta Menderes Hava Alanı varken Çıldır hava alanını bütün uçuşlara elverişli hale getirilmesini istemek bu gün için akılcı bir yaklaşım değildir.

Hızlı treni gündemde tutmak daha gerçekçidir.

Hem devlet yıllık ihracatı 3 milyar dolar olan Denizli, 4 milyar dolar olan Manisa varken 700 bin dolar ihracatı olan Aydın’a hava alanı yapılmasına izin vermez.

Bazı kesimlerin konuyu gündemde tutmalarındaki asıl maksat kamuoyunu meşgul etmek, gündem sapıtmaktır.

Dostum Aydınlı artık günden güne kimler tarafından niye fakirleştirildiğini sorgulamalı, gerçek gündemi geleceğini, üretimi, ekonomiyi ve gelişmeyi konuşmalı, dedi.

Ve sözlerini John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’nda”  sözünü ettiği konuların bir benzeri Aydın’da da yaşanıyorsa bunun nedenini dışarıda değil, içimizde aramak gerekir diyerek, tamamladı.

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA