Geçtiğimiz günlerde sosyal medya AK Parti milletvekili Metin Yavuz’un BŞB başkanı Özlem Çerçioğlu için söylediği “Hanımefendidir, annedir, şudur, budur ama kendinin bu kimliğe uygun hareketi yok,” cümlesiyle çalkalandı.

Metin Yavuz’un CHP’nin ve kadınların öfkesine neden olan bu sözleri açık değil tepkinin kaynağı ‘ama’ bağlacından sonraki ifadeleri üzerine yapılan yorumlar…

Ne var ki, söz konusu edilenin bir kadın, Metin Yavuz’un da AK Parti MKYK üyesi olmasına algı siyasetinin günümüzdeki gücü eklenince tepki daha da köpürtülüyor.

Bu tepkiyi yersiz gördüğüm şeklinde anlaşılmamalı. Tam aksine siyasetin şahsiyet ve cinsiyet üzerinden yapılmasını onaylamak mümkün değildir.

Konu köpürtülünce hem yerli hem ulusal basında da geniş yer buldu ve sevenlerii partilileri Özlem Çerçioğlu’na destek mesajları yayınladı.

Bu olayla CHP’lilerin gerek sosyal medyada gerekse organize hareket etmede AK Partilere göre Aydın’da daha önde oldukları bir kez daha görüldü.

Ayrıca sosyal medyada organize olamayan ve bu mecrayı iyi yönetemeyen siyasetçinin günümüz algı siyasetiyle baş etmesinin zorluğu da anlaşılmış oldu.

Diğer taraftan Özlem Çerçioğlu’nun bu tür AK Parti milletvekillerinin öznesi olduğu olayları fırsata çevirmedeki hüneri ise bir ilk değil.

Geçen yıl eski başbakan ve meclis başkanı Binali Yıldırım’ın ADÜ’nün akademik yılı açılış törenlerine gelişlerinde de benzer bir olay yaşanmış Mustafa Savaş’ın Özlem Çerçioğlu’na omuz attığı iddiaları bu olayda olduğu gibi yerli ve ulusal basında gündem olmuş ve tartışılmıştı.

Yaşananlar da bize gösteriyor ki, AK Parti 2011’den sonra elinden kaçırdığı üstünlüğü geri alamamasının bir sonucu CHP karşısında içine kapanmıştır.

Bu yarışı terk etmişlik görüntüsünün olağan bir sonucu CHP Türkiye’de elde edemediği birinciliğe Aydın’da Özlem Çerçioğlu sayesinde kavuştu.

Bu yenilmişlik psikolojisiyle AK Parti Özlem Çerçioğlu’nun alan hâkimiyetini kıracak, kendilerini başarılı kılacak bir muhalefet stratejisi oluşturamadı.

Aydın özelinde yürütmenin denetim ayağını topal bırakan bu eksiklik gerek ekonomik gerek kültürel gerekse sosyal açıdan Aydın’ın ilerlemesinde baş engeldir.

Bu boşluğu fırsat bilen bazı bürokratlar yerlerini koruma konusunda göze girmek için durumdan vazife çıkararak muhalefetliğe soyunabilmişlerdir.

 Örneği 2014’de büyükşehrin Didim-Buharkent arasına yapmak istediği alt geçitlere Karayollarının kendilerinin yapacağı gerekçesiyle izin vermediği iddiasıdır.

Eğer başkanın da niyeti üzüm yemek değil bağcı dövmekse bu gibi hallerde “devlet izin vermiyor” gerekçesine sığınarak topu kolayca taca atabilir.

Denetim ayağının eksikliği Aydın’ın gelişmesine engeldir, dediğim tam da bu konudur.

Diğer yandan 2014’de yürürlüğe giren büyükşehirleri il idari sınırları olacak şekilde hem yetki alanlarını genişleten hem de sayılarını 30’a çıkaran 6360 sayılı yasanın gerçek ruhu uygulamayla ortaya çıkacaktı.

 Yasayı çıkaran ve o nedenle yanlış uygulamaları eleştirmekle sorumlu olan AK Parti milletvekillerinin denetim görevlerini yerine getirmemeleri AK Parti’yi ister istemez Aydın’da büyükşehir uygulamalarına ortak etmiştir.

Çünkü  hikâyesi insan ve ona hizmet olan iktidar olsun muhalefet olsun mesela Eskişehir, Gaziantep, Konya, Kayseri gibi şehirlerin başkanları aynı yasayla bölgelerini birer cazibe merkezi haline getirebilmişlerdir.

O kentleri örnek yapan birinci etken de başkanların vizyonu ve buna bağlı olarak yönettikleri büyükşehri bir yatırımcı kuruluş, bir kalkınma ajansı gibi değerlendirmeleridir.

AK Parti kadroları ağızlarını açmadan sadece o büyükşehirlerde yapılanları görseller üzerinden anlatsalardı kamuoyu oluşmasına o bile yeterli olurdu.

Aydın’da yeni yasayla arzulanan sonucun alınmamsına AK Parti de ortaktır demem, ondandır.

Bunları söylemekten maksadım sanılmasın ki, muhalefet yapma adına AK Parti hiçbir şey yapmadı.

Söylenmek istenen yapılanın metotsuz, faydadan yoksun ne şeytanı gör, ne de salâvat getir hesabıyla sosyal medya hesapları üzerinden yapılan cılız eleştiriden ileri geçmediği gerçeğidir.

Mesela gerek büyükşehrin bütçe performansı gerek şirketlerin kar ve zararları gerekse harcamaların yerindeliğiyle ilgili Meclis KİT Komisyonu başkanı, ekonomist Mustafa Savaş’tan sosyal medya takipçileri dışında kalan geniş kitleyi tatmin edecek, verilere dayalı eleştiriler beklerdik ama gerçekleşmedi.

Sonuç olarak AK Parti sistemli muhalefet yapamayınca BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu başarılı olduğu konularda pireyi deve yapmış, gücü yetmediği konuları ise iktidara havale edebilmiştir.

Sıkıştığı yerlerde de Metin Yavuz olayında olduğu gibi tez elden imdadına AK Parti yetişmiştir.

Millete de olan biteni seyretmek düşmüştür.

Özlem Çerçioğlu şanslı bir siyasetçi vesselam…