Üzerinde bizi barındıran Aydın toprakları ört mevsim tarım yapılabilen verimli ovasıyla, yılın en uzun denize girilebilen iklimiyle, sağlık turizmine elverişli doğal kaynaklarıyla, çeşitli kültürlerin mirası tarihi eserleriyle zengin bir kenttir.

Ama ne var ki, Aydın’ın sahip olduğu bu zenginliği gelişmişlikte yeterince değerlendiremediği, katma değere dönüştüremediği de bir gerçektir.

Bu geri kalmışlıkta şüphesiz ki, topraktan yeterli geçimini elde edebilen insanların kanaatkârlığın yanında devrin bilimsel veri ve teknolojik imkânlarına duyarsızlığının da önemli payı vardır.

Bu bağlamda Prof.Dr. Mümtaz Turhan bir ülke ya da bölgelerin kalkınmasını örneklemek için bilim ve tekniği verimli bir ovadaki nehir üzerine kurulu su türbinine benzetir ki, insanların topraktan verim elde etmelerinin tek çareleri o türbinlerle tarlalarını sulamaktır.

Dün de bu gün de nehir üzerine kurulan su türbinleri bilim ve tekniğin öğretildiği ve hayata geçirildiği okullardan ve üniversitelerden başkası değildir.

Ancak komşularıyla karşılaştırıldığında Aydın’ın zenginleşmede bu sudan yeterince yararlandığı da söylenemez.

Adnan Menderes Üniversitesi bu anlamda Aydın’ın kalkınmasında önemli katkıları olmuştur ancak yetersizdir.

Nedeni de genel öğretim metodundaki eksikliğidir.

Bilindiği üzere tıp, turizm, tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde eğitim teori yanında pratiği diğer bir deyişle usta çırak ilişkisini de gerektirir.

Nasıl ki, bu metot sadece doktor adayı bir tıp fakültesi öğrencisi için geçerliyse bir veteriner, bir ziraat fakültesi öğrencisi için de geçerlidir.

 Oysa o öğrenciler günlerinin çoğunu tarlada, ahırda ya da işletmelerde geçirmesi gerekirken amfide teorik ders takibinde geçiriyor.

O nedenle tarım havzası Aydın’a yeni bir üniversite, Tarım ve Gıda Üniversitesi açılma zorunluluğu var.

Bir de Sağlık Bilimleri Üniversitesi…

Nedeni de yıldan yıla daha da fakirleşen Aydın’ın kurtuluşunun bu iki üniversitenin kurulmasından ve aralarında yapacakları rekabetten geçiyor, olmasıdır.

Bu iki üniversite isteğinin geniş halk kesiminde ve akademik çevrede hayli yüksek oranda bir karşılığı da var.

Çoğunluk gelecek hikâyesi, hayalleri ve ütopyası olmayan Aydın’ın gelecek hikâyesinin yazılmasında bu iki üniversitenin açılmasını gerekli görüyor.

Haksız da değiller. Bir milyon 119 bin nüfuslu, Efeler, Nazilli Söke gibi üç merkezli, medeniyet kültürü ve üretim potansiyeli yüksek Aydın üç üniversiteye de ev sahipliği yapabilecek yeterlikte kadim bir medeniyet merkezidir.

Yeter ki, yeni üniversitelerin açılışı konusunda siyasi irade üzerinde talep oluşturacak, baskı kuracak bir kamuoyu yaratılabilsin.

O ortamın sağlanmasında ister Aydın’da ister dışarıda ikamet etsin her bir Aydınlıya görev düşüyor, zira bunca zenginliğine rağmen vasatın elinde Aydın sadakaya muhtaç hale geldi.  

Belirtmek gerekir ki, kurulacak olan bu iki üniversitenin de formatı mevcutlara benzemeyecek.

Sadece teorik dersler için eski Köy Enstitüleri örneğinde olduğu gibi öğrenciler okulda olacaklar, diğer günler işletmelere devam edecekler.

Sistem tarım ve hayvancılık alanında ve bağlı üretim sektöründe üniversite üreticiyle ne kadar sıklıkta tarlada, ahırda, işletmede bir araya gelir, bilgi alışverişinde bulunursa üretimin de o derece artacağı üzerine kurulu.

Bu sistem üzerine kurulacak Tarım ve Gıda Üniversitesi kurbanlık koyun yetiştirmek yerine iyi ırk koyun yetiştiriciliğinde danışmanlık hizmeti verecek.

Diğer taraftan gıda alanında en iyi, en sağlıklı ürün nasıl elde edilir, bir işletme nasıl verimli çalışır da marka ürünler yaratılır sorusuna yanıt teşkil eden örnek çalışmalar yapacak.

Velhasıl bu sistem üzere çalışacak üniversite öğrencisiyle, hocasıyla ürünün ekim, sulama ve hasat aşamasında tarlada çiftçiyle birlikte olacak.

Vakitlerinin çoğunluğunu işletmelerde, arazide ve çiftliklerde danışmanlıkla geçirecekler, danışmanlık ücretlerini de döner sermayeler ödeyecek.

Öğrenciler hakkında çalıştıkları firmaların verecekleri raporlar sınıf geçmelerine etki edecek.

Bu konuda ilk uygulama Turizm Fakültesi üzerinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi tarafından yapıldı ve sonrasında da diğerlerine yaygınlaştı.

Öğrenciler teorik dersler dışında kalan günlerinin büyük bölümünü Marmaris, Fethiye ve Bodrum’daki işletmelerde ve otellerde geçirdi.

Çalışan öğrenciler hem kazanç elde ettiler hem de kendilerini geleceğe hazırladılar bunun yanında işletmeci de nitelikli personel çalıştırarak rahat etti.

Turizm Fakültelerindeki bu örnek pekâlâ Tarım ve Gıda Üniversiteleri için de emsal teşkil edebilir.

***

Aydın organ nakli yapabilen üniversite hastanesi ve başarılı doktorları yanında termale dayalı rehabilitasyon imkanı da olan şanslı bir ildir.

ADÜ’nün sağlık birimlerini bünyesinde toplayarak açılacak Sağlık Bilimleri Üniversitesi Aydın’ı bölgenin sağlık merkezi haline getirebilir.

Bu şekilde Aydın gerek yurt içinden gerek yurt dışından insanların tedavi için tercih edeceği termale dayalı bir rehabilitasyon merkezi olabilir.

Bunun ilk uygulamasını Balçova Termal Tesislerini rehabilitasyon merkezi yapmakla kurulduğu yıllarda Dokuz Eylül Üniversitesi gerçekleştirmişti ve İsveç, Norveç, Danimarka gibi ülkelerden bu merkeze hasta akını olmuştu.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi açılmasını gerçekleştirir bir de üniversiteyi termal kaynaklarla birleştirebilirse Aydın niye bir Balçova olmasın?

Yeter ki,karar vericiler büyük düşünsün…