Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu dün Aydın Barosu’nda basın mensupları ile bir araya geldi. Panel öncesi yaptığı basın toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulunan Feyzioğlu “Türk milleti Nisan ayında yapılacak olan Referandumda belirgin bir yüzdeyle ‘Hayır’ diyecektir” dedi. İlk konuşmayı yapan Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt “ Anayasa Değişikliği ve Başkanlık sistemini tartışacağımız bu panele birbirinden değerli katılımcılar katkı verecekler. Süheyl Batum, Korkut Kanadoğlu ve Ümit Özdağ hocalar sunumlarını yapacak. Açılış konuşmalarını da ben ve birlik başkanımız Avukat Metin Feyzioğlu birlikte yapacağız.

Anadolu'yu  karış karış gezdikleri programın en yoğun olduğu dönemde Aydın'da bugün bizimle beraberler. Bir karar verilmemiş olsa da TBMM bir Anayasa değişikliği teklifini kabul etti ve halk oyunu gerektiren bir durum meydana geldi. O süreçte biz Aydın Barosu olarak devletimizden ve cumhuriyetten neler getirdiğini, neler götürdüğünü net ve kararlı bir şekilde ifade ederek tüm Milletvekillerimize hiç ayrım yapmadan birer mektup gönderdik. Ve uyarımızı yaptık. Aklı selim ve sağduyuya davet etmiştik herkesi. Ne yazık ki gönderdiğimiz mektupları dahi almayarak bize iade ettiler. Ancak biz elektronik posta yoluyla da her bir milletvekiline bunu ulaştırdık. Yarın tarih önünde hiç kimse biz kandırılırken, bizi uyarın olmadı diyemeyecekler.

Futbolcular bu konuda fikir beyan ettiklerinde alkışlanırken, Avukatlar, Baro Başkanları konuştuğunda nedense garip bir şekilde eleştirilere maruz kalıyoruz. Umurumuzda mı değil” dedi.

HAK YOLUNDA HAK İÇİN BU BİLGİLENDİRMEYİ YAPACAĞIZ

Feyzioğlu ise konuşmasında “Türk milleti Nisan ayında yapılacak olan Referandumda belirgin bir yüzdeyle hayır diyecektir. Bunu Türkiye'nin her yerine ulaşan, karış karış memleketimizi gezen bir vatandaş olarak söylüyorum. Bizim de bu vatana ve Türk milletine görevimiz milletimizin önüne konan  değişikliğin ne olduğunu anlatmak. Referandumda millete bu bardak mıdır şişe midir diye soruluyor.  Biz  belgeli bilgili olarak diyoruz ki bu bardaktır, şişe değildir. Birileri avucunun içinde saklayıp, ey millet bu bardak mıdır şişe midir söyle bakalım demeye çalışıyor, farkındayız. Biz birilerinin avucunda saklamaya gayret ettiğini ortaya çıkarıyoruz, anlatıyoruz. Bizlerin ağzından çıkan her şey belgeye dayalıdır. Slogan değildir. Karşımıza birisi çıkar hayır sen yanlış söylüyorsun derse cevap veririz. Ama eğer hayır sen diyorsun, milleti aydınlatmaya çalışıyorsun bu sebeple bu vatana yanlış yapıyorsun derse inşallah demez, ona bu millet şu cevabı verir. 2010 referandumunda bölücü terör örgütü  evet propagandası yapıyordu. Biz şimdi AKP'li  kardeşlerimize, AKP'nin yöneticilerine, siz bölücü terör örgütünün safındasınız der miyiz. Ahlaklı olur mu, namuslu olur mu?. Kim bize siz referandumda hayır çıksın diye milleti bilgilendiriyorsunuz o sebeple terör örgütünün yanındasınız derse, ben demem ama inanın bunu diyenin yüzüne tokat gibi 2010'Da kimlerle el ele yürüdüklerini sorarlar. O yüzden olmamış varsayım diyorum şu güne kadar ki bu kutuplaşmaları doğru düzgün biz paket neyi getiriyor, neyi götürüyor bunu konuşalım. Yoksa sloganlar üzerinden suçlamalar başlayacak ise slogan üstünden  değil belgeyle bilgiyle başka şey söylenir kendilerine. Bunu  yapanlar çok zararlı çıkarlar. Bizim görevimiz bilgilendirmek. Hak yolunda hak için bu bilgilendirmeyi yapacağız. Bunu kimse önleyemez. 

KİMDEN TALİMAT ALDILAR DA SALON İPTAL EDİLDİ 

Yarın Fethiye'de halkımızı bilgilendireceğimiz bir toplantımız var. Fethiye'deki DSİ Baromuza salon tahsis etmişti, baromuz ücretini ödemişti, yazışmaları bitmişti ve cevap vermelerini bekliyorum kimden talimat aldılar iptal edildi salon. Biz avuçlarının içinde birilerinin saklamaya çalıştığı bu bardağın bardak olduğunu  salonları iptal etseler de anlatacağız. Meydanlara çıkar anlatırız, kulaktan kulağa anlatırız. Devlet kurumlarının salonları parti yöneticilerinin özel mülkü değildir. Hodri meydan, getirdikleri Anayasa değişikliğinin içeriğini millettin öğrenmesini istiyorlarsa açsınlar salonları. Ama devletin salonlarını bizlere yasaklayıp avuçlarının içinde sakladıklarını milletin öğrenmesinden  korkanlara cevabımız bu millete biz anlatmakla yükümlüyüz, milletimizi hiç kimse kandırılabilecek, algı operasyonlarıyla şekillendirilebilecek, bir cahiller topluluğu olarak görmesin. Bu millet ne değerlerler yetiştirmiştir. Nisan ayında ki referandum da gereğini yapacaktır. Biz referandum günü gelsin diye sabırsızlanıyoruz. Cenabı Allah'ın bir lütfudur bu referandum. Milletimiz bilgilendikten sonra gereğini yapacaktır.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ MECLİSTEN GEÇMEMİŞTİR

Biz referandum günü gelsin diye sabırsızlanıyoruz. Açık açık söylüyorum. Bu referandum Türk milletine Cenab-ı Allah’ı bir lütfudur. Önümüze gelen referandumda milletimiz bilgilendikten sonra gereğini yapacaktır. Sadece Türkiye değil Dünya da bu referandum da evet çıksın diye bekleyen bir takım üst akıllar da Türk milletinin geleceğine, bağımsızlığına, bölünmez bütünlüğüne kendi azim ve kararlılığıyla sahip çıktığını görecektir. O yüzden Nisan ayı hepimiz için bayramdır. Bu böyle biline. Görevimiz de sonuna kadar anlatmaktır. Önümüzdeki Anayasa değişikliği paketi meclisten geçmemiştir. Meclisten yeter çoğunlukla geçseydi bugün anayasalaşmıştı. Meclis öyle bir çoğunluğa ulaşamamıştır. O yüzden millete gidiliyor. Milletimiz de cevabı verecek. Deniliyor ki ‘Meclisi başkana karşı güçlendiren bir sistem.’ Birisi çıksın ‘şu maddeye göre güçlendiriyoruz’ desin. Gerçek dışı. Milletin önüne dayatılan ama reddedilecek bu Anayasa değişikliği meclisi sıfırlamaya, etkisizleştirmeye, sadece içi boş bir binadan ibaret kılmaya yöneliktir. Çünkü meclis bir kanunu kabul edip Cumhurbaşkanı’na gönderdikten sonra Cumhurbaşkanı bunu beğenmedim geri gönderiyorum derse, bir daha kanunlaşabilecek bir çoğunluğa siyasi hayatın gerçeklerinde asla ulaşılamayacaktır. 5/3 çoğunluğa ulaşılması mümkün değildir. 

BU SİSTEMLE KOOPERATİF YÖNETİLMEZ

 

Peki başkan kimdir? Başkan hiçbir demokratik başkanlık sisteminde görülmeyecek şekilde siyasi parti genel başkanıdır. Her kim ki bu dayatılan ve reddedilecek olan başkanlık sistemini ABD başkanlık sistemiyle kıyaslarsa gerçek dışı konuşuyordur. Amerikan başkanları parti genel başkanı değildir. Oysa önümüze konulan Anayasa değişikliği başkana iki şapka giydiriyor. Devlet başkanlığı, siyasi parti başkanlığı. Başkan mecliste çoğunluğa sahip olacak milletvekillerinin isimlerini yazacak. Sonra o milletvekillerinin o başkanı denetlemesini bekleyeceksiniz.  Bu sistemle kooperatif yönetilmez. Site apartman yönetilmez. 14 bin hakim ve savcımız var. HSYK üyelerini kimin ataması bekleniyor? Başkanın. Birisi çıksın yargıyı güçlendiriyoruz desin. Hangi maddeyle güçlendiriyorsun deriz. Biz belgeyle söylüyoruz. Sistem yargıyı yani 14 bin hakim ve savcıyı siyasi parti genel başkanının emrine bağlıyor. Hiç kimse bu milletin aklıyla alay etmesin. Bu bir başkanlık sistemi değildir. Çünkü demokratik değildir. Bu bütün kuvvetleri birleştiren, tek kişiye veren bir sultanlık sistemidir. Biz bu memleketin tapusunu vermeyiz. Bu memleketin tapusunu Demirci Efe aldı. Sökeli Cafer Efe aldı. Mardin’de şehit düşen Orkun Alp Arslan kanıyla aldı. Nisan ayındaki referandumda Cumhurbaşkanı, başkan belirlemiyoruz. Başbakan seçmiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet aynen devam edecek. Biz nisan ayındaki referandumda doğmamış torunlarımız bir memlekete sahip olacak mı? Bunu konuşuyoruz. Nisan ayında milletimiz ‘Hayır’ diyecektir. ‘Hayır’ dedikten sonra çok güçlü bir umut doğacaktır. O umut milletin ‘Beni algı operasyonlarıyla yönetemezsiniz’ diyerek damgasını kaderine vurduğu bir umuttur. 

BU ANAYASA BİR BÖLÜNME ANAYASASIDIR

Nisan ayını heyecanla bekliyoruz. Bu anayasanın geçmesini Türkiye’nin bölünmesini heyecanla bekleyen birileri teşvik etmektedir. Bu anayasa bir bölünme anayasasıdır. Sayın Cumhurbaşkanı talimat versin gider kendisine ve ekibine Türkiye’nin bölünmesini muhakkak hale getirecek bu anayasanın tehlikesini anlatırım. Kendisi de görür. Uluslar arası hukuka göre anlatırız. O zaman eminim ki kendisi de ‘ Hay Allah biz ne yapmışız’ diyecektir.

Cumhurbaşkanlığı makamını alıp, genel parti başkanlığı seviyesine indirmeye milletimiz izin vermez. Siyasi parti genel başkanları  milletin tamamını temsil etmez. Eğer 15 Temmuz’da bir siyasi parti genel başkanı sıfatıyla çağrı olsaydı, ne Yenikapı ruhu olurdu. Ne de Türkiye iç savaştan dönebilirdi. Tarafsızlık sözü verev bir cumhurbaşkanı Yenikapı ruhunu yarattı. Türkiye’nin bölünmesini isteyen bu kadar şer odağı varken, Türk milletini parti parti bölecek, ideoljik ayrımlarla birbirlerine düşürecek bir anayasayı önümüze getirmeyi dahi akıllı mantıkla bağdaştırmamız mümkün değil. Baro Başkanları olarak yapmayın etmeyin dedik dinletemedik. 

VARLIK FONU

Varlık fonuna devir tam da anayasa değişikliği ile ne olacağının habercisi bile değil ta kendisidir. Milletin alın terinin ürünü olan o servet bir özel hukuk tüzel kişisine temsil edildi. Ziraat Bankası, Türk Hava Yolları, Bor ve toryum madenleri milletindir. Bunlar milletin değerleridir. Ziraat Bankası köylünün alın teri ile kuruldu. Kime nasıl devrediyorsunuz siz bunları. Varlık fonu; sayıştay denetimine tabi olmayan, denetime tabi olmayan, sorduğunu her soruya ticari sır diye cevap verecek denetimsiz bir yapı. Yani milletin şu malını nasıl sattın, kaça sattın, hangi ihale ile sattı diye sorsanız verilecek cevap, ticari sır söyleyemem olacak. OHAL KHK’sı ile OHAL ile zerre kadar alakası olmayan bir fon nasıl düzenlenebilir? Milletin servetinin milletin elinden alınıp bir kişiye devredilmesi. Anayasa değişikliği ile servet yetmedi, tüm ülkenin tapusunu bir kişiye devretmek istiyorlar. Biz Nisan’da partileri, kişileri oylamayacağız. Biz bundan sonra kendisini kim yönetecek, kim denetleyecek hala denetleyebilecek mi bunu oylayacağız. Bu millet bu tapuyu bedel ödeyerek aldı. Bu tapu yabancı devlet masalarında cetvelle çizilerek alınmış bir tapu değildir. O yüzden verilmez. Kimse vermez bu tapuyu. Bu bir milli meseledir.

TERÖR ÖRGÜTÜ ULUSLARARASI HUKUKTA SINIF ATLAR

Bu topraklar bunu açıklamanın tam yeridir. Efe’nin bir anlamı vardır. Efe milleti millet yapan en önemli simgelerdendir. Bir millet ne zaman millet olur, düşman saldırısında “kimdensin”, “nedensin”, “hangi düşüncedensin” diye bakmadan, kol kola girip düşmana karşı geldiğinde millet olur. Biz millet olmuş bi halkız. Biz bunu Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda ispat ettik. Hakimleri bağımsızlığını yitirmiş ve devlet başkanına bağlanmış, meclisi etkinliğini yitirmiş ve devlet başkanının emrine girmiş bir devlette ayrılıkçı hareketler, uluslararası hukukuna göre gerilla hareketine dönüşür. Özgürlük hareketi olarak nitelendirilir. Silah, lojistik, ulaşım dünyadan diplomatik destek almaya başlar. Örnek verecek olursak Irak’ın devrik diktatörü Saddam’ın karşısındaki peşmerge hareketi. Peşmerge hareketinin dünyaca tanınması diktatörlüğe karşı, özgürlük hareketi şeklinde oldu. Esad’a bakınca da aynı şeyi görüyoruz. Saddam da Esad’da bir cebine hakimleri bir cebine parlamentoyu koydu. PYD terör örgütü özgürlük ordusu diye tanındı.  Bu anayasa değişikliği ile ne olacak? Cumhurbaşkanı bir cebine hakimleri bir cebine meclisi koyacak. Dolasıyla Türkiye dünya standartlarından demokrasi ülkesi olmaktan çıkacak ve PYD’nin abisi olan terör örgütü uluslararası hukukta sınıf atlar. O andan sonra istihbarat, eğitim, lojistikten yararlanmaya başlar. Eğer hala terör örgütü sıfatı taşıyorsa bu ağır aksakta olsa Türkiye’de demokrasi olmasından kaynaklıdır. Bu uyarıyı Türkiye’nin yetiştirdiği bir bilim insanı sıfatıyla söylüyorum” dedi

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA