TEMA Vakfına göre Aydın’da Büyük Menderes Nehrinin kirliliği, maden işletmelerinin zeytinlik alanları tahrip etmesi ve zirai üretim alanlarının etkilendiği, jeotermal faaliyetleri ile başta incir üretimi olmak üzere atmosfere salınan buharlarla birçok zirai ürün etkileniyor. Verimli Aydın topraklarının hiçbir şekilde yele, sele, ele, amaç dışı kullanıma ve kirlenmeye kurban edilmemesi gerekiyor.
TEMA Vakfı Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir, Aydın’ın Büyük Menderes Nehrinin, binlerce yılda Anadolu topraklarından oluşturduğu, Türkiye’nin en verimli ovaları üzerinde bulunduğunu dikkat çekerek, bu topraklara hayat veren Büyük Menderes Nehri’nin evsel, sanayi atıkları, kimyasal ilaçlama, gübreleme, maden ve jeotermal faaliyetleri ile her yıl artarak daha çok kirlendiğini söyledi.
‘BÜYÜK MENDERES ZEHİR AKITIYOR’
Büyük Menderes Nehrindeki kirlenmenin, toprağa, bitkisel ve hayvansal ürünlere ve bu ürünleri tüketen insan ve tüm canlılara ulaştığını dikkat çeken Özdemir, “Büyük Menderes Nehrimizde canlı hayatı kalmadı. Nehrimiz zehir akıtıyor. Kirlenen toprakların temizlenmesi çok zor. Oradan sulanan verimli topraklarımız her geçen gün çoraklaşmakta. Menderesin kirliliği, menderes sularıyla yetişen ürünleri tüketen insanlara kadar ulaşmaktadır” dedi.
‘BİLİMSEL OLARAK ACİLEN İNCELENMELİ’
Aydın Ovaları üzerinde, tarım dışı sanayi tesisleri, konut yapımı, otoyollar inşa ederek binlerce hektar tarım topraklarının yitirildiğini kaydeden Mehmet Özdemir, “Son yıllarda yaygın hale gelen madencilik faaliyetleri ile ilimizin en önemli gelir kaynaklarından olan zeytinlik alanların tahrip edildiği, binlerce yılda oluşan doğal yapının bozulduğu, su kaynaklarının kirlendiği yada yer değiştirdiği, zirai üretim alanlarının etkilendiği, jeotermal faaliyetleri ile başta incir üretimi olmak üzere atmosfere salınan buharlarla birçok zirai ürünün etkilendiği, toprağın ve Büyük Menderes Nehrinin ağır metallerle kirlendiği, ekolojik dengenin bozulmasına sebep olunduğu bir gerçektir. Bu konuların bilimsel olarak ve acilen incelenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
‘MENDERES’İ KİRLETMEYE SON VERMELİYİZ’
Aydın Topraklarının, milletçe mevcudiyetin temel kaynağı, uğruna kan döküp can verilen, şehitlerimizin kutsal emaneti, insanları besleyip doyuran ve ekonominin temeli olduğunu dile getiren Özdemir, “Aydın toprağını olduğu gibi vatan toprağını hiçbir şekilde yele, sele, ele, amaç dışı kullanıma ve kirlenmeye kurban etmemeliyiz. Verimli ovalarımızı, daha çok tahrip olmadan “Büyük Ova” olmasını sağlamalıyız. Meyilli arazilerimizin teraslanmasına, eğime dik ağaçlandırma şeritlerinin oluşturulmasına, bu çanakta yaşayan bir milyonu aşkın insanımızın geleceği için Büyük Menderes Nehrini kirletmeye son vermeliyiz” dedi.
HER GEÇEN GÜN DAHA DA KİRLENİYOR
Diğer yandan Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahmut Nedim Barış, Aydın tarımının can damarı olan Büyük Menderes Nehri’nin kirlilik açısından 'ikinci sınıf' olan su kalitesinin son ölçümlerde 'dördüncü sınıf' kategorisinde çıktığını açıkladı. Kirliliğin en üst seviyeye çıktığını, nehrin 600 kilometrelik havza ve deltasında tespit edilen kimyasal atıklar nedeniyle de besin zincirinin yanı sıra canlı hayatının olumsuz etkilendiğini vurgulayan Barış, "Nehrin ayrımlı 13 noktasından her ay su örnekleri aldık. Özellikle jeotermal ve bazı etkenlerden kaynaklanan bor, konsantrasyonu yükseltiyor. En çok da Söke Ovası zarar görüyor. Menderes Nehri deniz deltasına yaklaştıkça kirliliğin şiddeti gittikçe artacaktır. Yaz aylarında eriyik madde miktarı daha da yükselmekte. Bunun zararını özellikle sulama yapan çiftçimiz çekmektedir. Tarlalar sulandıktan sonra inanılmaz bir kirlilikle bezeniyor. Bir takım tarımsal faaliyetler, zirai ilaçlama ve gübreleme de kirlenmeyi hızlandırıyor. Kirlilik hayatı tehdit ediyor. Benim vicdanım sızlıyor. Önlem alınmazsa Menderes, Gediz'den kötü olacak diye yıllardır uyarıyoruz" diye konuştu.