80 öncesi dönemi iyi hatırlıyorum. O dönemlerde siyaset yapmak daha önemli ve anlamlıydı. Her siyasi partiye bağlı kollar ve dernekler vardı. Bu dernek adı altındaki yerlerde parti ideolojisi gençlere anlatılır, partinin militanı olması sağlanırdı. Örneğin sol tarafta İGD, sağ tarafta ise ÜGD vardı. Taban tabana zıt siyaset yaparlardı. Ama ikisi de kendilerine katılan gençleri en iyi şekilde eğitir, kitap okumalarını sağlar, hatta öğrendiklerinden sözlü yaparlardı. Böylece savunduğu fikri en ince ayrıntısına kadar öğrenen bilgili gençler olurlar, ileriki dönemlerde ise partinin politika üretenlerinden olurlardı.

Şimdi durum tam tersi, hangi partiye giderseniz gidin gençlere yönelik, parti üyelerine yönelik eğitim yok, eskiden parti lokalleri kütüphane gibiyken şimdilerde dedikodu üretim merkezi gibi çalışıyor. Eğitim kimsenin umurunda değil. Sözde eğitimden sorumlu birimler ve kişiler var ama sadece kâğıt üzerinde. Zaten eğitecek olanlar bile doğru dürüst parti tüzüğünü bile bilmiyor, bırakın ideoloji öğretmeyi.

Gelelim Aydın’a. İktidarıyla muhalefetiyle Aydın siyasetinin durumu da farklı değil. Bir makama gelenler altındakilerin kendisine biat etmesini bekliyor, etmez ise o kişiyi alaşağı etmek için her yolu deniyor. Kendilerinden daha parlak zekâlı, daha bilgili, daha cevval birilerini gördüler mi partiden atmak için her yolu deniyorlar. İleride kendisine rakip olmasın diye. Buna bağlı olarak seviye giderek düşüyor, sorunlar karşısında çözüm üretilmiyor. Artık siyaset kutuplaşmadan, parti içi kavgadan ve birbirini yemekten başka bir şey bilmiyorlar ve bunun için her yolu deniyorlar. Yeter ki kendilerine, makamlarına zarar gelmesin.

Varsan baksan partilerde yüksek enerji var, ama bu enerjiyi iç çekişmelerde harcayıp bitiriyorlar. Yani enerjilerini kendileri için kullanıyorlar başkalarına oyun kurmada ve kaşla göz arasında bu oyunlarda oynatmada mahir davranıyorlar. Partiyi kendi çıkarlarına ve bu doğrultudaki popülist yaklaşımlara kurban ediyorlar. “Ben merkezli” siyaset ile büyümeyi reddedip, “küçük olsun benim olsun” anlayışını benimsiyorlar.

Hal böyle olunca Ankara’da bundan nemalanıyor. Onlar da taşranın kendisine biat edip dediklerinin aynen yerine getirilmesini istiyor, gerçekleşince de memnun oluyor. Böylece Ankara yöneticileri kendilerine istedikleri gibi at oynatacakları bir siyasi ortam yaratmış oluyorlar.

Aydın’daki siyasi yapı bu kadar gevşeyince Aydın’a hizmet gelmiyor. Bütün bunların bir sonucu Aydın halkı başka yerlerde yapılanlara imrenir hale geliyor. Dağlarından yağ, ovasından bal akan Aydın giderek yoksullaşıyor. En güzel gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü giderek kötüleşiyor. Bizim kadar şartları uygun olmayan iller uçarken biz adeta yerlerde sürünüyoruz.

Bu böyle gider mi, gitmez elbet. Sanırım Aydın olarak dibe vurmuş durumdayız. Artık gelinen noktada Aydın’ın yeni bir değişime, yüksek bir enerjiye ve bunlar üzerinden üretilecek sinerjiye ihtiyaç var. Gün kadroları yenileme, siyasete ivme getirme, ekonomik ve sosyal olarak sıçrama yapma günüdür. Eski tas eski hamam anlayışını bırakıp değişim zamanıdır. Unutmayın, yarın çok geç olabilir.

Kaybettiğiniz zamanki düşünce biçiminiz, kazanmanızın ne kadar zaman alacağını belirler. (David J. Schwartz)

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA