Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) geçtiğimiz günlerde 2019 yılı Kişi Başı Milli Geliri açıkladı.

Geçmiş yıllarda dolar üzerinden açıklanan sonuçlarda bu kez TL ölçü alındı.

Açıklamaya göre Türkiye geneli kişi başı milli gelir yıllık 52 bin 316 TL olurken Aydın 14 bin 427 TL onun gerisinde, yıllık 37 bin 889 TL ile iller arasında 37.sırada yer aldı.

TL olarak belirlenen rakamları dolara çevirdiğinizde ise (7.10) Türkiye geneli kişi başı milli gelir 7 bin 368 dolar, bu rakam Aydın için de 5 bin 336 dolar oluyor.

2018 yılı kişi başı milli gelirin 9 bin 693 dolar olduğu göz önüne alındığında ise Türkiye geneli milli gelir 2019’da 2 bin 325 dolar azalmıştır.

2018’de 6 bin 856 dolar olan Aydın’ın 2019’daki kişi başı kaybı ise bin 527 dolar olmuştur.

Gerçekleşen bu kayıpla Aydın’ın yoksullukta 2004 yılındaki kişi başı milli gelir seviyesi olan 4 bin 839 doları yakalamasına ramak kalmıştır.

Türkiye geneli düşüşe pandemi gerekçe gösterilebilir ancak söz konusu Aydın olduğunda bu kaybı yalnızca pandemiye bağlamak eksik bir değerlendirme olur.

Çünkü pandeminin de etkisi inkâr edilmez ama Aydın’daki geri gidiş eskiye, 25.olduğu 2004’lere kadar gider ki, sonrasında düşmüş olduğu 40. sıradan Aydın bu güne kadar kurtulabilmiş değil.

Buna karşın komşu bölge illeri İzmir, Denizli, Muğla, Manisa 2004’deki ilk yirmideki yerlerini bu gün de koruyor.

Mesela 2004’de kişi başı milli gelir Türkiye sıralamasında 6.sıradaki İzmir 2015’de de yerini korumuş,10.sıradaki Muğla 2015’de 13.sıradadır.

Keza 2004’de 13.sıradaki Denizli 2015’de 19.sıradadır,20.sıradaki Manisa ise 2015’de 18.sıradadır.

Buna karşılık 2004’de 25.sıradaki Aydın ise 2015’de 39.sıraya gerilemiştir.

Buradan gelmek istediğim Aydın’daki kişi başı milli gelirdeki bu sert düşüşün iktidar olsun muhalefet olsun ne siyasi partilerce ne de ilgili sanayi, ticaret, borsa gibi meslek odalarınca ne de üniversite çevrelerince dile getirildi, görmezden gelindi, hasıraltı edildi.

Hâlbuki bu her Aydın vatandaşının görmezden gelemeyeceği, üzerinde durulmayı gerektiren ağır hasarlı bir konudur.

Bundan daha vahimi ise her kurumun Aydın’daki bu yoksullaşmanın üzeri örtülmesi gereken bir konuymuş gibi davranması, kapağını kaldırmamada anlaşmış görüntüsü vermeleridir.

***

Muhalefetin bu tavrı anlaşılabilir durumdur ama iktidar partisi il başkanı, belediye meclis üyesi ve milletvekili gibi yerel aktörlerin olaya kayıtsız kalmalarının bir izahı yok.

Aydın bir tarım havzasıdır ancak entegre sanayiyi ve dolayısıyla incirde, zeytin ve zeytinyağında, çilekte, süt ürünlerinde, arıcılık ve arı ürünlerinde markalar yaratamadığı için emeğinin karşılığını da alamıyor.

Komşu illerde Tarıma Dayalı Organize İhtisas Sanayi Bölgelerin sayısı hızla arttığı halde Aydın’da bu iş neden ağırdan alınır, bilen yok.

Görünürde Valiliğin girişimiyle kurulan sadece Kadıköy Organize Seracılık Bölgesi var.

Hâlbuki AK Parti milletvekilleri Aydın’ın arı üretimi ve pazarlamasında 1., bal üretiminde 4., hayvancılıkta 7., olduğunu Ankara’ya  anlatabilselerdi   Organize İhtisas Sanayi Bölgeleri kurulması mümkün olabilirdi.

Demek ki, milletvekilleri enerjilerini kendi aralarındaki kavgada tükettiklerinden bu konulara ve vatandaşların teşviklerden nasıl yararlanacaklarına harcayacak takati kendilerinde bulamıyorlar.

***

Ayrıca iktidarın yatmadığı bir yerde büyükşehir belediyesi de onlara ayak uyduracak, kurumu bir kalkınma ajansı gibi çalıştırmak zorunda kalacaktı.

Belki de bu güne kadar Aydın’a modern hal tesisleri, fuar alanları, halkın nefes alabileceği parklar, yürüyüş alanları, alt, üst geçitler yapılacaktı.

İktidar milletvekillerinin devlet projelerinin hayata geçirilmesinde gösterecekleri gayret büyükşehir belediye başkanını da tetikleyecekti.

Belki bunun sonucunda Aydın trafiğiyle, park yeri sorunlarıyla boğuşan stresli bir kasaba olmaktan çıkacak, huzurlu, yaşam dolu bir kent olacaktı.

Sözün özü eğer büyükşehir iktidar rekabeti yaşansaydı Aydın kişi başı milli gelirde komşu illerin 20-25 basamak gerisinde kalmayacaktı.

***

Ülkede kurulu bütün meslek örgütlerinin Aydın’da temsilcilikleri vardır. Eğer bu örgüt yöneticileri hikâyesi olan insanlardan oluşursa doğal olarak o illerin kalkınması daha da kolaylaşır.

Sorunları tespit ve çözüm konusundaki arama konferansları, beyin fırtınaları, ortak akıl toplantıları hem sektörleri ateşler hem de çarpan etkisiyle siyasetçiyi harekete geçirir.

Fakat ne yazık ki, STK’ların da yaşanan milli gelir kaybına kayıtsızlıkta siyasetçilerden kalır yanı yok.

***

Sonuç olarak eğer:

BİR: iktidarın yerel aktörleri, il başkanı, belediye meclis üyeleri,

İKİ: Büyükşehir belediyesi,

ÜÇ: Üniversite,

DÖRT: Meslek odaları ve diğer gönüllü kuruluşlar,

Senkronize olması şart değil sadece görevlerini yapsaydı kalkınmak için komşularından eksiği olmayan fazlası olan Aydın böyle sadakaya muhtaç hallere düşmezdi.

Ne çare ki, insanların sorunlarına çare bulmak için yapılan siyaset oy için yapılır olunca kısaca milli irade istismarla şahsi iradeye dönüştürülünce bir memleketin gerilemesi, halkının namerde muhtaç hale gelmesi kaçınılmaz oluyor