Yaşananları en iyi özetleyen Almanya Şansölyesi Angele Merkel’in “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana şimdiye kadar görülmemiş ciddi bir durumla karşı karşıyayız” sözü olmalı.

Dünya küresel bir felaket olan corona belasıyla cebelleşiyor.…

Bununla mücadele konusunda gerek ülkede, gerek Aydın özelinde başarılı olmak bir ucu devlet, diğer ucu vatandaş olan bir tahterevalliyi dengede tutabilmekten geçiyor.

Aydın’da tahterevallinin devlet ağırlığını temsil eden bürokratı Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz’ün son gelişmeler hakkında dedikleri şunlar:

“An itibariyle her şey planlandığı gibi yürüyor. Hemşerilerime bir müjde verebilirim.

En kısa zamanda herkese uygulanabilecek ağız ve burun mukozasından alınan sürüntü ile 10-15 dakika gibi kısa sürede sonucu alınabilecek hızlı tanı testi Aydın’da da yapılır hale gelecektir.

Müracaat eden hastaların test işlemleri devam ediyor. Ancak sonucu biz değil, bakanlık açıklayabiliyor.

Olayın seyrine göre devreye girecek, altı aşamalı pandemi eylem planımız hazır.

Devlet hastaneleriyle birlikte özel hastaneler ve ilçelerdeki butik hastaneler de plan çerçevesinde ihtiyaç halinde devreye girecektir. 

İhtiyacımız olan malzemeyi üretmede ise Milli Eğitim Müdürlüğüyle anlaşmalı olarak Halk Eğitim Merkezlerini de devreye soktuk.

Ayrıca pandemi planı çerçevesinde satın almalarımız da devam ediyor. Hiçbir konuda malzeme sıkıntımız söz konusu değil.

Desteklerinden güç aldığımız hemşerilerimizden tek isteğimiz şudur.

Bütün meslektaşlarımızın sloganı haline gelen ADÜ’lü sağlıkçıların “Biz sizin için burada kalıyoruz, lütfen siz de bizim için evde kalın” çağrısına kulak versinler,” dedi.

Dr. Osman Açıkgöz’ü dinlerken insan uzun süre siyasetçilerin dillerine pelesenk ettikleri ancak yapımı bir türlü gerçekleşmeyen şehir hastanesi tam da bu günler için lazımdı, demekten kendini alamıyor.

Hazırlanan pandemi planı yerel gerçeklere uygundur ancak bir de olayın yereli aşan bakanlık boyutu var.

Bilindiği üzere hazırlanan plan doğrultusunda alınan kararlar ne kadar gerçekçi olursa olsun başarı konan kurallara vatandaşların uymasıyla mümkündür.

Bakanlık hasta olarak 65 yaş üstü insanları kabul etmiş ve önlemlerini ona göre belirlemiştir.

Oysa diğer yaştakiler de bu illete maruz kalabilirler ancak özellikle gençler bağışıklık sistemleri güçlü olduğu için bundan hafif etkilenir.

O bakımdan sadece 65 yaş grubunu kontrol altında tutmak hastalıkla mücadelede tek başına yeterli olmayabilir.

Kaldı ki, İtalya’da vefat eden 3 bin 200 kişiden 36’sı 50 yaş altı gruptandır.

Bu konularda bilgisine güvendiğim bu işin uzmanı aynı zamanda akademisyen bir dostuma kulak verelim:

“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bu güne kadar süreci iyi yönetti, Aydın özelinde Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz de sağlık çalışanlarıyla birlikte aynı başarıyı sergiledi.

Ancak bir gerçek var ki, o da Türkiye’nin henüz daha olayın başlangıç noktasında olduğudur. Seyrin nasıl olacağında önümüz karanlık, netleşmiş bir görüş yok.

Demem o ki, virüsün özelliği mesela sıcak ve soğuk ortamlarda varlığını sürdürüp sürdürmediği hakkında henüz netleşmiş ne bir bulgu ne bir görüş var..

Eğer biz bunu göz önüne alarak olayı zamana yayar, hastaları yapılacak testlerle ayıklayıp izole edemezsek bunların neden olacakları hasta yoğunluğu hazırlanan pandemi planını çökertebilir, bir İtalya durumuna düşebiliriz.

Buna tedbir olmak üzere devletin risk grubu olarak gördüğü genel nüfusun onda birini teşkil eden 65 yaş ve üzeri vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirmesi yerindedir.

Ancak yeterli değildir.

Üniversiteler dâhil okulları kapalı bütün öğrenciler, işsiz vatandaşlar ve ev hanımları ki, neredeyse genel nüfusun dörtte üçünü teşkil eder, 65 yaş üstü kapsamında dışarı çıkmaları kısıtlansaydı sonuç alma nispeten daha kolay olabilirdi.

Bu karardan yola çıkılsaydı hastalığı daha uzun bir süreye yaymak mümkün olacağından hastanelerin muhtemel bir yoğunluğa hazırlanması açısından da isabetli bir iş yapılmış olurdu.

Ayrıca yaygınlaşacak test uygulamasının da yardımıyla hastalara daha kolay ulaşılır, böylece yapılacak izolasyonla sistemin ayakta kalması garanti altına alınmış olurdu.

Uygulama çalışan bir kitleye yönelik olmadığından bir ekonomik kayıptan da söz edilemezdi” dedi.

Bu değerlendirme de gösteriyor ki, tahterevallinin vatandaş ayağının henüz rot balans ayarı yapılmadığı gibi bu konuda net bir görüş ileri süren de yok.

Bu da süreç hakkındaki kaygıları artırıyor.

Vatandaşı rahatlatacak olansa Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz’ün kısa zamanda uygulanacağı müjdesini verdiği hızlı ve kolay testtir.

65 yaş üstü gruptan başlamak üzere uygulama bütün yaş gruplarını içine alacak şekilde genişletilirse ancak o zaman hastalar izole edilir ve millet de rahatlar.

Yoksa uzun süre bu insanları evde tutmak zorlaşabilir.

Bu felaketi atlatmış görünen ülkelerin kurtuluşun tek çaresi test… test… test demesi bundandır.

Yoksa bizdeki vatandaşın da kurallara karşı sergilediği vurdumduymazlık sonucu korkarım bir İtalya ya da İspanya’dan farksız oluruz.

Bunu söylerken ne konuyu görmezden gelerek hafife alalım ne de fazla abartarak paniğe kapılalım ne de ümitsiz olalım sadece ne tür bir bela ile karşı karşıya olduğumuzun farkında olalım.

Sonuç olarak diyorum ki, bu da geçer.

Yeter ki duygularımızı iyi yönetelim, zihnimizde olabileceğinden fazla kaygıya yer vermeyelim.

Zira kaygı ve çaresizlik duygusu bu mücadelede en büyük dayanağımız bağışıklık sistemimizi yok eder.

En iyisi mi sorumluluğumuzu bilelim, evde kalalım.