Yerel yönetimlerde vatandaşa hizmet sunma bakımından en yakın kurumlardan birisi belediyelerdir. Belediyeler halka yönelik hizmet anlayışında olduklarından dolayı her daim halkla yakın temas halinde olmak zorundadır. Bu durum ise belediyelerin halka açılan en önemli kapısı olan basın ve halkla ilişkilerin önemini ortaya çıkarmaktadır. Halktan kopuk olan yerel yönetimlerin başarıdan uzak olacakları ve bir o kadar da varlıklarını sürdürebilmek konusunda sorun yaşayacakları kaçınılmazdır. Bu açıdan belediyeler olumlu bir imaj yakalayabilmek adına basın ve halkla ilişkiler birimlerine eğilim gösterirler. Belediyelerin olumlu bir imaj elde edebilmek ve olumsuz yönde gelişen imajı tersine çevirebilmek için bu birime olan gereksinimi oldukça fazladır. Bu birimler aracılığıyla belediyeler aynı zamanda hedef kitleleri olan halkla önemli bir iletişim ağı oluşturmaktadır.[1]

Algılanıyorsanız varsınız, algılanmıyorsanız yoksunuz, yanlış algılanıyorsanız yanlışsınız, ters algılanıyorsanız tersiniz, eksik algılanıyorsunuz eksiksinizdir.[2]

Doğrudan halka hizmet noktasında en yakın yerel yönetim şekillerinden birisi olan belediyelerin demokratik özelliğini ön plana çıkarmak ve halkın belediyeleri pozitif bir şekilde yönlendirebilmeleri açısından basın yayın ve halkla ilişkiler bölümü önem taşımaktadır. Halkın doğrudan oluşturduğu ve halkın yaşamıyla doğrudan ilgili bir kurum olan belediyelerde başarılı ve sağlıklı bir şekilde yürütülen halkla ilişkiler, halkın belediyesi kavramının oluşmasındaki en önemli neden ve sonuçtur. Halkın belediyesini gerçekleştirmek, belediyeye güven duyan ve onu destekleyen bir kamuoyu oluşturmak için etkili bir halkla ilişkiler çalışmaları gerçekleştirilmelidir.[3]

Halkla ilişkiler vatandaşın neyi isteyip neyi istemediği belirleyerek onların istekleri doğrultusunda hareket etmektir. Aynı zamanda da doğru olarak kabul gören şeyleri yaparak halkın beğenisini kazanmak ve karşılıklı haberleşme oluşumu sayesinde kamuoyunu etkilemektir.[4]

İletişim çağında yaşadığımızı kimse inkâr edemez. Her kim olursa olsun, hangi kurum olursa olsun iletişim vazgeçilmez bir etkileşim aracıdır. İletişimi etkili kullanıp etkileşimi iyi kuran yerel yönetimler başarıyı yakalamakta asla zorlanmazlar.

Belediyeler kendilerini ve çalışmalarını halka aktarmak zorundadır. Bu yolla halkla etkileşim kuracaklar, halkın bir dahaki seçimlerde kendilerini yeniden tercih etmelerini sağlayacaklardır. Elbette bu işin iyi bir şekilde yapılması, belediye birimleri tarafından hazırlanan tanıtım unsurlarının tarafsız basına aktarılması, basının da bu unsurları tarafsız olarak kullanması gerekmektedir. Aksi durumlarda belediye ile halk arasında iletişim kopukluğu oluşacak, belediye kendini anlatamadığı gibi halkın beklentilerini ve sorunlarını da öğrenememiş olacaktır.

Aydın özelinde yerel yönetimler ile basın ilişkilerine bakıldığında sağlıklı bir iletişim kurulmadığı net olarak görülmektedir. Gerek Aydın Büyükşehir Belediyesi, gerekse başta Efeler Belediyesi olmak üzere Söke, Nazilli, Didim gibi ilçe belediyelerinin basınla çalışmaları göz önüne alındığında sağlıklı çalışma yapan belediyelerin az olduğu görülmektedir. Yayınladığı basın bültenlerinin güncelliği, uygunluğu ve zamanında dağıtımı ile Kuşadası Belediyesi diğer belediyelere örnek gösterilebilir. Özellikle belediyelere göre ve siyasi partilere göre basına bilgi vermek, bazı basın kuruluşlarını yok saymak,  yerel gazeteleri desteklemek amacıyla ilan ve reklamları yanlı dağıtmak oldukça yaygın görülmektedir. Yerel yönetimler ile yerel basının et ile tırnak gibi olması gerekirken bunun aksi olması iki tarafa, özellikle de sağlıklı haber almak isteyen halka haksızlık oluşturmaktadır.

Basında kamplaşma diyebileceğimiz bu durum halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlamakta, yerel yönetimlerin adalet duygusundan uzaklaşmasını sağlamaktadır. Böylece bir kısım medyayı çemberin dışında bırakmak halk için çalıştığını ifade eden belediyelerin kendileri ile çelişmelerine neden olmaktadır. Belediyenin adı ister Büyükşehir olsun, ister Söke olsun, isterse Efeler olsun, isterse adı başka olsun önemli değil, Aydın ilinde yaşayan ve basın ile uğraşan her kişi ve kurum belediyeler ile basın arasında yaşanan olumsuzlukları herkes açıkça görebilmektedir. Açıkça gözlemlenebilen durum nedeniyle burada şu belediye böyle yapıyor, bu belediye böyle yapıyor, basın şöyle davranıyor demenin gereği yok. Hangi belediyenin, hangi basın kuruluşunun nasıl davrandığı gün gibi ortada zaten. Konuyu kısaca anlatmak için “Görünen köy kılavuz istemez” atasözünü buraya yazmakla yetineceğiz.

Eğer belediyeler kendilerini halka en iyi şekilde anlatmak istiyorlarsa, seçimlerde halkın desteğini arkalarında görmek istiyorlarsa, kendilerine karşı yapılan eleştirel haberlerde ve yazılan yazılarda adalet istiyorlarsa önce kendileri adalet duygusu ile basın kuruluşlarına yaklaşacak, belediye başkanları kişisel düşüncelerini bir kenara bırakıp kurumsal olgunlukla davranacaklardır. Kişisel duygularını kurumsal olgunluğun önünde tutanlar bu süreçten zararlı çıkacaklardır. Bunun örneklerini daha önce defalarca gördük. En azından devletteki protokol kuralları bunu gerektirmektedir.

Konunun özü bu; kendileri adil olmayanların başkalarından adalet beklemeleri oldukça anlamsızdır. Bir başka atasözü ile konuyu kapatalım; “İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım.”

“Baltayla nakış işlenmez.” (Malezya Atasözü)

 

[1] https://dergipark.org.tr/tr/pub/injoss/issue/38864/431564

[2] https://www.haberler.com/amp/yeni-donemde-belediye-medya-iliskileri-paneli-5916391-haberi/

[3] Yalçındağ, Selçuk (1996), Belediyelerimiz ve Halkla İlişkiler, Ankara: TODAİE

[4] Gürüz, Demet (1993). Halkla İlişkiler Teknikleri, İzmir: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları