Sağlık Bakanı, 9 Nisan Perşembe günü EVDE KAL çağrısına en iyi riayet eden illeri açıklayıp, teşekkür etti.
AYDIN bu iller arasında yok.
Hatta bazı sosyal medya araştırmalarında, kurallara uymada en başarısız iller listesinin ön sıralarında.
Maalesef ZORUNLU DIŞARI ÇIKIŞLARDA bunu açıkça görmek mümkün.
Somut birkaç örnek vermem gerekirse;
İsmet Sezgin parkında; daha 2 gün önce çocuklarını oyuncaklara getirmiş anneleri,
Çarşamba Pazarında hem alışverişe gelenlerin, emde pazarcıların, maske takmadıklarını,
Kent Meydanında bayrak direği altında ve havuz kenarında oturanları,
Atatürk Hastanesi yanındaki parkta bir köşede piknik yapanları,
Bulvarda sosyal mesafe kuralını hiçe sayarak turlayan kalabalıkları,
Rahatça görebilirsiniz.
Market ve bazı alışveriş yerlerindeki hataları yazmak istemiyorum.
Kurallara uymayanlara bakıyorsunuz,
Eğitimli-eğitimsiz, köyde yaşayan-şehirde yaşayan, entel-dantel hiç fark etmiyor.
Her kesimden insan var.
Nazikçe uyardığınız zaman,
-Sana ne benim çocuğumdan,
-Sen polis misin?
-İşine bak,
AZARINI rahatça işitiyorsunuz.
En hafifi suratınıza bakıp, içinden saydırıyor.
Anlamaya çalışıyorum.
Hepimiz sıkıldık.
ANCAK; TEDBİR ALMAK HEM DİNİ, HEM MİLLİ, HEM İNSANİ GÖREVİMİZ.
Kendimizi korumak kadar, karşımızdakileri de korumakla mükellefiz.
Tabi bir de sizi pimpirikli bulup eleştirenlerde oluyor.
-30 gündür kimsenin elini sıkmadım.
-4 haftadır zorunlu haller haricinde dışarı çıkmadım.
-Dışarı çıktığım zaman sosyal mesafeye kendim uydum, becerebildiğim kadarı ile kimsenin yanıma yanaşmamasını sağladım,
-30 Gündür, çocuklarım dahil kimseye gitmedim, kimsede gelmedi.
Eleştirileri hiç takmıyorum.
Kadere ve takdire tam bir teslimiyetle inanıyorum.
Ancak kaderi ve takdiri biz bilemeyiz.
Hem kendimizin sağlığını korumak,
Hem de başkalarının sağlığına zarar vermemekle yükümlüyüz.
Bunun içinde TEDBİR ALMAMIZ ŞART VE ZORUNLU.
Bizim elimizden gelen bu.
Bize düşeni yaptıktan sonra,
Hasta olacaksak veya öleceksek;
KADER OLAN BU.
ÜLKEMİZİN VE TÜM DÜNYANIN BU VİRÜSTEN KURTULMASI DİLEĞİYLE...
