Geçen Pazar (16 Kasım) Aydın İYİ Parti camiası Teşkilat Başkanları Koray Aydın’ı ağırladı.

Yaklaşık bin 400 yüz yeni partiliye rozet takılacağı önceden bildirilen Şükran Güngör Salonu olağan üstü hazırlık yapılmasına rağmen güçlükle doldurulabildi.

Ocaklı bir siyasetçi olan ve o nedenle salonları coşturmada mahareti tartışılmaz Koray Aydın yaklaşık bir buçuk saat kaldığı kürsüde hangi konuya vurgu yaptıysa salonu coşturamadı.

Doğrusunu söylemek gerekirse vatandaştaki bu heyecan eksikliği sadece İYİ Parti’ye özgü değil.

Bu gün İYİ Parti yerinde genel iktidar AK Parti de olsa yerel iktidar CHP de olsa o salonda ancak bu kadar insan toplanabilirdi ve hatip kim olursa olsun bu kadar alkışlanırdı.

Vatandaştaki siyasetçiye ve siyaset kurumuna karşı bu soğukluğun nedeni siyasetçinin gündemi ile kendi gündemlerinin örtüşmemesi olmalı…

Zira son zamanların siyaseti toplumsal hizmet odaklı olmaktan çıktı, bireyselleşti.

Siz buna ideal hırsların yerini bireysel hırsların alması da diyebilirsiniz.

Demem o ki, siyasetçiyi hareket ettiren yakıt toplumsal dertler değil, artık kendi çıkarlarıdır.

Bu türlere toplum psikolojisinde “kifayetsiz muhterisler” deniyor.

Bir toplum yasasıdır, her devir kendi insanını üretir. Bu devrin geçerli olanları da işte bu kifayetsizlerdir.

Onları gerçek siyasetçilerden ayıran özellik de kendi çıkarlarını toplum çıkarları ambalajı içinde vatandaşa yutturmada üstün maharetli, yalan söylemede son derece becerikli olmalarıdır.

Onları şöyle de tanımlamak mümkün, siyasetçinin gerçeği değil de sanki birer simülasyonu…

O nedenle kendi derdiyle boğuşmada tek başına kalan devrin insanında başvurulan yalanlara bağlı olarak siyasetçiye karşı güvensizlik hat safhadadır.

Hâlbuki bu konuda genç bir parti olan İYİ Parti vatandaş tarafından bir çıkış kapısı olarak görülebilirdi.

Ama bu parti, o fırsatı değerlendiremedi.

Kurucu İl Başkanı Recep Taner doğru bir tercihti belki ama vitrini hazırlarken “kendine çalışan” tipleri ayıklamada yeterli hassasiyeti göstermedi ve İYİ Parti sanki o kesimin partisi oldu.

Bir de Recep Taner vitrine alacağı isimlerde eski rekabetin devamı Ali Uzunırmak karşıtlığı mantığından yola çıkması da İYİ Parti’nin dar bir çevrenin partisi olmasında etkili oldu.

Betül Akçanal’ın İl Başkanlığından uzaklaştırılması yerine Cemal Sarı’nın atanması bu algıyı iyice pekiştirdi.

İYİ Parti’nin eski MHP’li egemen bir parti olması yönetimle sınırlı kalmadı “Lider-Doktrin-Teşkilat” üzerine kurulu yönetim şekli de MHP’den İYİ Parti’ye intikal etti.

Bu partinin Aydın’da bağımsız “kurumsal bir kimlik” kazamamasının yegâne sebebi budur.

Bir belediye başkanının bir çaycıyı değiştirmesine bile bu gün “eski ülkücü” gerekçesiyle müdahale ediliyor.

Delege listeleri hazırlanırken, ilçe başkanı seçilirken çoğunlukla ülkücü olma şartı aranıyor.

Herhangi bir konuda eski MHP’liyle geçmişi başka bir partili arasında tercih yapma durumunda öncelik MHP kimlikliye tanınıyor.

Bu parti bu şekilde kurumsal kimlik kazanabilir mi?

Onun içindir ki, son zamanlarda İYİ Parti’deki çalkantı ve huzursuzluk durmuyor, yönetici kesimden yönetim şeklinden kaynaklı istifaların arkası kesilmiyor.

Şimdi de bu partide geleceğini olumsuz etkileyecek eski MHP’li adaylar arasında ölümüne bir il başkanlığı yarışı yaşanıyor.

Önümüzdeki süreçte başka adaylar da çıkabilir ancak şimdilik taraflardan biri mevcut il başkanı Cemal Sarı ve diğeri Süleyman Demirci…

Aydın kamuoyu Süleyman Demirci’yi 24 Haziran seçimlerinde İYİ Parti’den 6. sıra milletvekili adayıyken sırasını protesto için adaylıktan çekilmesiyle tanıyor.

Kulis haberlerine bakılırsa saflar şimdiden belirlenmiş, bölgeler bile ayrılmış.

Süleyman Demirci’nin arkasında Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan var.

Cemal Sarı da hemşerisi Teşkilat Başkanı Koray Aydın’a güveniyor.

O nedenle bu katlım organizasyonunun ana amacı Cemal Sarı’nın “sizin arkanızda Kürşat Engin Özcan varsa benim de ardımda kale gibi teşkilat başkanı var” algısına yönelik bir gövde gösterisi yorumunu yapanlar çoğunlukta…

Törene gelmeyen milletvekili Aydın Adnan Sezgin’in ise tartışmanın uzağında kalmak adına katılmamayı tercih ettiği yorumları yapılıyor.

Vaziyete bakılırsa taraflar arasında şimdiden kılıçlar çekilmiş, müthiş bir mücadele cereyan ediyor.

Bu partideki oyun kurucular ya da partililer üçüncü bir yol bulamazlarsa kaybedenin bu partideki ömrü uzun olmaz.

Çünkü milliyetçi kesim can acıtmada cam kırığına benzer, öfkesi şedittir, batar.”

Gidişat da bu gerçeği doğrular nitelikte…

Parti’nin İl Başkanlığı tarafından ikinci kuruluş yıldönümü törenleri düzenleniyor il başkanı Cemal Sarı karşıtları boykot ediyor.

İl yönetimi de bir telefon açıp kurucu il başkanı Recep Taner’i davet etmiyor.

Bazı belediye meclis üyeleri partiyle köprüleri atmış gibi ne kuruluş törenine ne de rozet takma törenine katılıyor.

Bir tarafı desteklemek ya da kavgada çekimser kalmak için çoğu “yürütme kurulu üyesi” peşi sıra görevlerinden istifa ediyor.

Partinin iki numarası Aydın’a geliyor, bu ziyareti muhalifler Cemal Sarı’ya destek olarak yorumluyor, boykot ediyor.

Gelinen noktada bir gerçek varsa İYİ Parti Aydın’da eski gücünde değildir.

Çünkü kavgalı eve kız veren çıkmayacağı gibi o evde gelini de tutmak mümkün olmaz.

Sonuç olarak eğer İYİ Parti kongreyle kendine çekidüzen vermez, “çengelcilerle” yoluna devam ederse işte o zaman mevcut partilerin ve yeni kurulacak olanların avı olur.

Biline…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!