Geçen hafta; AYDIN'IN SAHİBİ YOK dedik.

İyi ki de demişiz.

Meğer çoğumuz bu konuda dertliymişiz.

Birilerinin; bunu söylemesi gerekiyormuş.

Haklısın, hislerimize tercüman oldunuz.

Diyen çoğunluğun yanında,

Boş ver, böyle gelmiş, böyle gider,

Biz mi düzelteceğiz,

Bizlerin elinden ne gelir ki,

Diyen azınlıktaki insanlar da oldu.

30-40 yıldır efsaneleşmiş,

-İki; Denizlili bir araya gelince,

-Hadi bir işletme kuralım,

-İki Aydınlı bir araya gelince,

-Hadi adaya içmeye gidelim,

-Denizli ile İzmir arasına sıkıştık kaldık,

Sözleri ile

Denizli ve Manisalılar; siyasilerden,

Şehirleri için, yatırım ister,

Aydınlılar;

Kendileri ve çocukları için,

Nakil, terfi, ister,

Sözleri; artık kabullenilmiş bir çaresizliği ifade eder.

Bu şehrin sahipsizliğinden,

Hepimiz sorumluyuz.

80-90’lı yıllarda,

Bölgenin yıldızı idik.

Denizli, şehircilikte bizden çok gerideydi.

Yine aynı yıllar,

Yurt dışına çıktığımızda,

Yabancıların ilk saydığı turizm yeri, Kuşadası idi,

Bodrum ve Marmaris diyene rast gelemezdiniz,

Bir de bugün geldiğimiz noktaya bakın,

Yıllardır, şehir tıkandı,

Ne açılan yeni bir bulvar ne bir cadde ne bir yol,

Ne başlanan kentsel dönüşüm,

Ne ailece vakit geçirebileceğiniz sosyal donatılar,

Ne trafiği rahatlatacak, alt geçitler, düzenlemeler,

Bu neleri sayfalarca uzatabiliriz,

Çünkü yapılan bir şey yok,

Efeler merkezde,

Eski otogarı yıktık,

Eski minibüs garajını yıktık,

Yıllardır, yıkıntı halinde bekliyor,

Yıkılanı bile yapamıyoruz.

Yapamayız da,

Bu şehirde yaşayanlar olarak,

Niçin bu şehir sahipsiz diye sormuyoruz.

Şehrimiz için kafa yormuyoruz.

Vizyonumuz kapanmış.

Pireyi, deve yapma, algısının,

Pençesinde,

Sürüklenip gidiyoruz.

Şimdi, soruyorum,

Yöneticileri, suçlamak ile

Sorumluluktan, kurtulabilir miyiz?