Geçtiğimiz hafta, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Aydın’ı hava kirliliğinin en riskli il olarak tespitini değerlendirmelerde bulundu. Özlem Çerçioğlu, ‘’Benim elimde yetki yok kardeşim. Yetkim olsa ben ne yapacağımı biliyorum’’ dedi.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, ‘’Benim elimde yetki yok kardeşim. Yetkim olsa ben ne yapacağımı biliyorum’’ söylemi doğrumu?

Önce buna bakalım.

Belediyelerin görevleri yasalarda açıkça belirlenmiştir. Buna göre;

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/i maddesi Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhi işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almaksanayi ve tıbbi atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek….ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak.” hükmünü içermektedir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14/a maddesi ile “İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafi ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık…” görevleri arasında sayılmıştır.

Bu anlamda, Belediyelerin, yukarıdaki hukuki dayanaklara göre kente yönelik başlıca çevre görevleri şöyle sıralanabilir: Beldenin düzenli ve sağlıklı gelişmesini sağlamak, koruyucu sağlık hizmetleri sunmak, sağlıklı ve planlı kentleşmeyi sağlamak, kanalizasyon yapmak, su kaynaklarını ve kıyıları korumak, atıkları yok etmek, katı atıkları toplamak ve imha etmek, belde halkına refah sağlayıcı çalışmalar yapmak, toplu taşım faaliyetlerinde bulunmak ve trafiği düzenlemek.

 

Büyükşehir Belediye Başkanının görev ve yetkileri neler?

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 18/d maddesi Bu Kanunla büyükşehir belediyesine verilen görev ve hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli önlemleri almak.” hükmünü içermektedir.

Bu maddenin anlamı ne?

5216 sayılı Kanunun 7/i maddesi ile Belediyeye verilen görevin etkin ve verimli şekilde uygulanması için etkin ve verimli önlem alma sorumluluğu, 5216 sayılı Kanunun 18/d maddesi uyarınca Büyükşehir Belediye Başkanına aittir.

Sonuç olarak objektif olarak şu tespitte bulunabiliriz.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Özlem Çeçioğlu’nun JES’lerin oluşturduğu çevre kirliliğin denetimi ile ilgili elinde yetki vardır!

Jeotermal elektik santrallerinin içinde denetim yapma görevinin Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünde olduğu gerçeğini herkes bilmektedir. Fakat bu tesislerin kapısının dışında ve Aydının kirlilik potansiyeli olan yerlerinde havadan, sudan, topraklardan numune alarak ölçüm yapmanıza engel bir durum bulunmamaktadır.

Özlem Çerçioğlu JES’den içeri girip denetim yapamaması durumunu hiçbirşey yapmamakla bir saymaktadır. Bu son derece yanlıştır.

O zaman olaya şöyle yaklaşalım. Özlem Çerçioğlu bu konuda neler yapabilir? Gerçekten yapılabilecek bir şeyler var mı?

 

Ben Akın Yakan olarak, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım neler yapardım?

 

1-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydında jeotermal elektrik santrallerinin yoğun olduğu Germencik, Efeler, Sultanhisar, Kuyucak, Buharkent ilçelerine sabit hava, su ve toprak numuneleri üzerinde 7 gün 24 saat ölçüm yapabilen, istasyonlar kurardım.

Aydında yaşanan çevre kirliliği ile ilgili en büyük sorun çevre kirliliği verilerinde belirsizlik ve tutarsızlıktır. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri kirlilik verilerini paylaşmamaktadır. İnsanlar çürük yumurta kokusunu takip ederek kirlilikle ilgili tespitlerde bulunabilmektedir. Bu sabit ölçüm istasyonlarının verileri ile her zaman doğru verilere ulaşabilecektir.

2-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; sabit ölçüm istasyonlarının yanında, 3 tane tam donanımlı, hava, toprak ve su numuneleri üzerinde ölçüm yapabilen seyyar (araç içinde) ölçüm laboratuvarları oluştururdum. Böylece 7 gün 24 saat çevre kirliliği ihbarlarına birebir müdahale ederek, olay yerinden numune alıp ölçüm yapılmasını sağlardım.

3-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydın kent meydanına kirlilik, nem ve sıcaklık ölçüm değerlerinin anlık olarak paylaşıldığı dev bir digital ekran koyar ve verileri halkla paylaşırdım. Aynı zaman ABB internet sitesinden bu verileri paylaşırdım.

4-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydın Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çevre kirliliği ile ilgili olarak yapılan ihbarları değerlendiren, 7 gün 24 saat aktif olarak çalışan bir birim oluştururdum. Bu birim, çevre kirliliği ihbarlarını birebir alıp değerlendirir ve seyyar ölçüm araçları ile birebir olaya yerine müdahale etmesi sağlanabilirdi. Aydında yaşanan çevre kirliliği olaylarında yapılan ihbarlara Aydın Büyükşehir Belediyesi gerekli özeni göstermemiştir. Seyyar kirlilik ölçüm laboratuvarları olmadığı için yeterli ve etkili müdahale yapılamamıştır.

5-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; en az 3 tane seyyar ölçüm laboratuvarı oluşturur ve 7x24 görev yapmasını sağlardım. Tüm aktif jeotermal elektrik santralleri çevresinden, hergün sürekli ve düzenli olarak numune alarak ölçüm yapması için 3 seyyar ölçüm araçlarına talimat verirdim.

6-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydın ilinde kurulmuş olan jeotermal elektrik santrallerinin ilgili Belediyeler tarafından “İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı” ve “İskan Ruhsatı” verilip verilmediğini denetlerdim. Ruhsatsız olduğu tespit edilen santrallerle ilgili gerekli yasal işlemlerin yapılmasının takipçisi olurdum. Bu konuda beni arayan ilçe Belediye Başkanlarına verileri saklamalarını değil, kamuoyuna açıklamalarını söylerdim.

7-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydında oluşan çevre kirliliği olayları ile ilgili olarak sabit ve seyyar ölçüm laboratuvarlarında tespit edilecek kirlilik verileri ile ilgili olarak Türk Ceza Kanunu’nun 181 ve 182.maddeleri uyarınca çevrenin kasten ve taksirle kirletilmesi nedeniyle suç duyurusunda bulunur ve bu davaları takip edilmesi için talimat verirdim.

8-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydın Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, tam donanımlı, akredite bir laboratuvar kurar, gıda maddeleri, tarım ürünleri üzerinde inceleme yapılmasını sağlardım.

9-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydında jeotermal elektrik santralleri ile ilgili olarak verilen “çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” ve “çevresel etki değerlendirmesi olumlu” kararlarının iptali istemiyle açılan iptal davalarını takip eder ve Aydın Büyükşehir Belediyesi olarak davaya müdahil olurdum.

10-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydında veya Sultanhisar’da jeotermal elektrik santrali kurmazdım. Büyükşehir veya ilçe Belediyesine ait herhangi bir jeotermal kaynak hakkı var ise, bu kaynağı sadece ve sadece Aydın ilinin ısıtma ve soğutmasında kullanılmak üzere bir proje oluştururdum. Bu projeyi bütün ayrıntıları Aydın halkına anlatırdım. Kapalı kapılar ardında değil, herkesin gözü önünde bu faaliyetleri gerçekleştirirdim.

11-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte bir basın toplantısı yaparak, Türkiye kamuoyunun önüne çıkarak “Aydın jeotermal elektrik santralleri tarafından hızla zehirleniyor. Lütfen Aydına sahip çıkın” derdim.

12-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Aydın’dan Germencik’e kadar yürümeyi teklif ederdim. İnanın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu teklifi tereddütsüz derhal kabul ederdi.

13-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Anayasa’nın 56.maddesi uyarınca sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunan, dişiyle tırnağı ile direnen Kızılcaköylülere jandarma müdahale ederken yanlarında dimdik durur, gecenin soğuğunda tarlanın ortasında üşüyen halka kendi elimle sıcak çorba dağıtırdım. Jandarmanın yıktığı çadırı kendi ellerimle kurardım. Dereağzında yapılan halkın katılımı toplantısında topraklarına, havasına, suyuna sahip çıkan Kızılcaköylülerin yanında olurdum.

Kızılcaköylüler gibi direnen ve haklı mücadelelerini devam ettiren, Germencik, Tekin Köyü, Yılmazköy, İmamköy, Kuyucak, Pamukören, Buharkent halkının yanında olurdum.

13-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Kuşadasında yat limanı varken, heryıl en yoğun dönemde bile en fazla % 60-70 doluluk olurken, Güzelçamlıya yat limanı yaparak, Milli Park ve Güzelçamlının ekolojik dengesine müdahale etmezdim, ettirmezdim.

14-Ben Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydım; Aydını kural tanımadan kirleten devlet destekli büyük çıkar gruplarının karşısında, halkın yanında olurdum…

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı, o kadar çok yetki sahiptir ki, Aydının kaderini değiştirebilir.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, JES’lerle ilgili olarak ‘’Benim elimde yetki yok kardeşim. Yetkim olsa ben ne yapacağımı biliyorum’’ sözünün değerlendirmesini okurlarıma bırakıyorum.

aydin-bsb-jes.jpg

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!