Mesajda şu ifadere yer verildi: “30 Ağustos Türk ulusunun düzenli ordularının, Cumhuriyete, özgürlüğe, bağımsızlığa giden yolda ‘biz, bizi yutmak isteyen emperyalizme ve bizi mahvetmek isteyen kapitalizme karşı mücadeleyi meslek edinmiş insanlarız’ diyen Mustafa Kemal’in önderliğinde, emperyalizme unutmadığı ve unutamayacağı büyük ders verdiği günün 89. Yılı. Çanakkale’den, İnönülerden, Dumlupınar’dan, Sakarya’dan sonra emperyalizmin askersel anlamda da yenilebileceğini tüm dünyaya gösteren, bir daha hortlamaması için zorunlu toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel devrimlerin yolunu açan ve ezilen yoksul uluslara örnek olan eşsiz bir zaferin tarihidir.”
“İşbirlikçiler orduya saldırmakta sınır tanımıyor”
 
Son dönemde yaşananların Zafer Bayramı kutlamalarına gölge düşürdüğü ifade edilen açıklamada  her ülkede rejimin kurucusu olan kurum ve kişilerin rejimi korumak için önlemler aldığı projeler geliştirdiği belirtildi.  “Yolu 30 Ağustos gibi birçok zaferlerle döşenmiş Cumhuriyetimizin en büyük düşmanları gericilik, emperyalizm, bölücülük ve işbirlikçiliktir. Ordumuzun ve ulusumuzun geçmişte yaşadığı ve halen de yaşamakta olduğu birçok olay bunun kanıtıdır” denilen mesajda  “Sömürgeciliği, işbirlikçiliği ayıp saymayan dış güçler ve yerli işbirlikçileri Bağımsız Ulusal Türk Devleti’nin kuruluşuna giden en önemli adımlardan biri olan 30 Ağustos Zaferi’nin yıldönümünde Türk ordusuna tertip düzenlemek, saldırmak konusunda sınır tanımıyorlar. Bir ülkenin ordusu ancak ülke düşmanları ve rejim düşmanları tarafından saldırıya maruz kalır. Çünkü ordunun görevi ülkeyi ve rejimi iç ve dış tehditlere karşı korumaktır. Bugün saldırılar iyice sistematik bir hal almış ve Türk ordusunun anti-emperyalist niteliğini ortadan kaldırmaya yönelmiştir. Bunun çalışmaları askerlerimizin başına çuval geçirilmesiyle başlatılmış, gerekli tepkiyi görmeyince artarak sürmüştür. Cahil ve yoksul bıraktıkları halktan sağladıkları destekle iktidara kurulanlar, devrimlerle yoktan var edilmiş ‘hukuk’u ortadan kaldırarak kendi tekelci hukuklarını kuranlar, kendilerini ‘itibarlandırmak’ için ordumuzu ‘itibarsızlaştırma’ çabası içine girmişler, hukuksuzluktan alınan destekle TSK karargâhlarının en gizli bölümlerine girilmiş, en gizli bilgiler ortalığa saçılmıştır. Sanal ve nereden geldiği belirsiz kanıtlar ve gizli tanık ifadeleriyle ‘darbe planladıkları’ gerekçesiyle, ordumuzun üst düzey subaylarını apar topar tutuklayarak ve tutuklatarak onu komutasız ve komutansız bırakanlar, ordumuzu demokrasi düşmanı olarak gösterenler tarih ve Türk ulus önünde mutlaka hesap vereceklerdir” ifadelerine yer verildi.  
 
ADD mesajında TSK’ya ‘Cami bombalamak, suikast düzenlemek, balyoz ve benzeri planlar yapmak gibi suçların atfedilmesini eleştirerek “Terörü Türk ordusuna değil de terörün yaratıcılarına danışarak bitirecekleri gafletine düşenler gerçeğin acı tokadıyla kendilerine gelmişler, ancak ne yazık ki, onlarca askerimizin şehit edilmesine engel olamamışlardır” denildi. 
Bağımsızlığımızı, özgürlük ve egemenliğimizi, bugünümüzü, Atatürk’ün öndeliğinde kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’na ve hemen ardından gerçekleştirilen Türk Devrimine borçlu olduğumuzu hiçbir zaman unutmayalım. Ve yine unutmayalım ki yurt, ulus, birey kavramlarıyla insan özgürlüklerinden kaynaklanan adaleti temel edinen devletin demokratik yapısı 30 Ağustos’un ürünüdür.  
ADD Aydın Şubesi olarak, ulusumuzun ve ülkemizin kurtuluşu, Cumhuriyetimizin, bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün sonsuza kadar yaşatılması için canlarını veren şehitlerimizi, kanlarını döken gazilerimizi saygıyla anıyor, Ordumuzun ve ulusumuzun Zafer Bayramı ile birlikte Şeker Bayramını yürekten kutluyoruz.