Etik, ahlak felsefesi olduğuna göre avukatlık meslek etiği de avukatların “meslek ahlakı” olarak tanımlanabilir. Avukatlık meslek etiğinden bahsetmeden önce, avukatlık mesleğine olan bakış açısından bahsetmek gerekir. Avukatlık her ne kadar bağımsız bir serbest meslek olsa da, aynı zamanda bir kamu hizmetidir. Avukatlık yasasının ilk maddesi avukatlığı bir “kamu hizmeti” olarak tanımlar.

Kamu hizmeti; kamuya yararlı olarak kabul edilen ya da kamu kuruluşlarının kendisi ya da özel kesim tarafından yürütülen faaliyetlerdir. Avukatlar mesleki faaliyetleri sırasında iki farklı işi bir arada götürmektedir. Ücret karşılığı bireye hukuksal hizmet sunmakta, müvekkilinin sorununun hukuki yollardan çözümüne yardımcı olmakta, fakat aynı zamanda da kamusal nitelikli bir görev de yapmaktadır.

Avukatlar yargının kurucu ögesi olan bağımsız savunmayı temsil eden, bu bakışla kurumsal yetki kullana meslek mensuplarıdır. Bundan dolayıdır ki avukatlık mesleği, diğer meslek gruplarında ayrılır ve avukatlık etik kurallarıyla kamusal nitelikli bir hizmet olarak şekli bulur. Bu algılanış biçimi tıpkı avukatlığın etik kuralları gibi tüm uygar devletler tarafından kabul edilmiştir.

Avukatlık meslek etiğinin vazgeçilmez biricik temel öğesi ise, kuşkusuz yine tüm dünyadan kabul gören bir kavram olarak, özgürlüktür. Özgürlük ve hukuk ikiz kız kardeşlerdir. Özgürlük sadece sağlam bir düzen içinde gerçekleşebilir. Özgürlüğü korumak ve yıkıldığı yerde yeniden inşa etmek, özgürlük sevdalılarının ilk görevidir.

İşte, “etik hukuk bu ideallerle en başta “özgür hukuk” anlamına gelir. Bu özgürlük; iş sahibine, devlete, yürütmeye,  yargıya, meslek örgütlerine ve hatta topluma karşı bağımsızlığı kapsar.

Serbest ve özgür olmayan avukat sadece şeklen avukattır. Ancak bağımsız bir avukat müvekkilinin haklarını koruyabilir ve onu savunabilir.

Molierac’ın meşhur sözü bu konuyu çok iyi özetlemektedir. “Biz görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hâkime, ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üstte tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.”

Adil olma, hukukçu olmanın temel bir erdemi olarak ortaya konduktan sonra, yapılacak şeylerden ilki bir karakter erdemi olarak adil olmanın anlamını belirlemek, ardından da adil olmanın bütün hukukçulara yönelik olduğunu belirtmektir. Hukuk etiğinin bir diğer ögesi ise adalettir. Avukatların adil olabilmeleri için diğer erdemlere de sahip olmaları gerekir. Bunlar arasında önde gelenler ise dürüstlük ve nesnelliktir.

Hâkimlik görevi, adaletin gerçekleşmesini sağlamak (veya önüne gelen uyuşmazlığı adil bir sonuca ulaşacak şekilde çözmek) olarak tanımlandığında, hâkimlerin bu görevlerini gerçekleştirmeleri için adil olmaları gerekliliği bir zorunluluk olarak ortaya konabilir. Avukatlar da ise, avukatlık görevinin farklı şekilde tanımlanması, beraberinde, adil olma gerekliliğinin farklı şekilde dillendirilmesini getirmektedir. Esasen, hukuk etiği bakımından hâkimler ve avukatların ayrı şekillerde değerlendirilmelerinin temel nedeni de, görevlerinin farklılığından kaynaklanmaktadır.

Avukatların temel görevi, yasalarla izin verilen çerçevesinde, müvekkillerinin çıkarlarını koruyup, savunmaktır, fakat Buradaki temel sorun, avukatların bu görevlerinin sınırlarının ne olduğudur. Belirtilen ifadeden hareket edildiğinde, avukatların müvekkilleriyle ilgili görevlerini yasaların sınırladığı belirtilebilir. Bu sınırlamaların getirilmesinin temel nedeni de adaleti sağlamaktır. Dolayısıyla, avukatların, adil olmanın gerekleriyle bağdaşacak şekilde müvekkillerini temsil etmeleri gerektiği belirtilebilir. Bunun için de avukatların, dürüstlük, güvenilirlik, nesnel olma ve müvekkillerinin karşısında mesafeyi koruma gibi erdemleri geliştirmeleri gerektiği belirtilebilir.

Hukuk etiğinin, özgürlüğün ve adalet kavramlarının ışığında değerlendirilmesi ve “Avukatlık Meslek Etiği” kurallarını uygulamak “olmazsa olmaz felsefe” olarak kabul edilmelidir. Her türlü hukuki çalışmalar özgür, adil ve dürüst bir etik anlayışından beslenerek vatandaşlara dönmelidir. En doğru hukuk, tümüyle milleti özgürlüğe ve adalete götürecek olan hukuktur. Bu hukuka ulaşmanın yegâne yolu ise etik hukuk kurallarını takip etmektir.

Avukat mesleği gereği her türden, her inanıştan insanın, suçluyu, katili savunmak zorunda kalır. Toplum tarafından nefretle karşılanan bir suçu işleyen kişinin kendisi avukat temin edemediği zaman CMUK kendisine bir avukat tayin etmektedir. Bu nedenle bir avukatı meslek etiğine uyup toplum tarafından benimsenmeyen birini savunduğu için acımasızca eleştirmek etik bir davranış değildir. İnsanla uğraşan diğer meslekle gibi avukatlarda tarafsız davranmak zorundadır. Tıpkı sınıfındaki tüm öğrencilere eşit davranmak zorunda olan öğretmen gibi, tıpkı savaş alanında yaralı bulunan bir düşman askerini tedavi eden doktor gibi. Tarafsızlık insanla uğraşılan mesleklerin temel unsurudur.

Görevi insanlarla ilgili olan meslekler başta olmak üzere tüm mesleklere insani değerler ölçüsünde saygılı olmak zorundayız. Elbette kendi mesleğine bile saygısı olmayan kişilerden başka mesleklere saygı duymaları beklenemez. Zaten bu kişiler kendi öz benliğine de saygı duymadıkları için eleştirdikleri kişilere de saygı duymayı gerek görmezler.

,Bizler insan olarak mesleğini icra eden birini yargılayamayız. O kişiye ancak saygı duyabiliriz, kimsenin yapmadığı ya da yapamadığı bir işi yapıkları için. Hele basın yolu ile insanlara seslenen kişilerin eleştirilerinde daha duyarlı olmaları gerekir, bir öğretmen, bir doktor veya avukat nasıl gazetecilik mesleğine saygı duyuyorsa, gazeteci de diğer mesleklere saygı duymalı, elindeki gücü başka amaçlarla kullanmamalıdır.

Anlayışsız bir adam kendisine saygı duyabilir mi hiç? (Dostoyevski)

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA