Bu ateşten gömleği giymek var ya, bu ateşten gömleği; Ateş denizine düşmüş mumdan gemileri, eritip yok ettirmeden serin limanlara ulaştırmaktan bin kat daha zordur.

Neden mi, derseniz; Zaten sizler de dâhil herkes biliyordur yazacaklarımı, ama ben yine de hatırlatmış olayım. Sürçü lisan edersem şimdiden af ola

Başta, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyup gözeteceksiniz.

Milletin parasını çar-çur etmeyecek ve ettirmeyeceksiniz.

Girdiğiniz devlet denizinden çıkarken, üzerinizde bir kum tanesi bile bulundurmayacaksınız.

Bal tutan parmağınızı yalamayacak ve yalatmayacaksınız. Gerekirse kesip atacaksınız.

Milletin emanetidir deyip devletin imkânlarından çoluk çocuğunuzu, eşinizi dostunuzu, hemşerinizi ve can ciğer partilinizi uzak tutacaksınız.

Devletin maddi ve manevi varlıklarını hortumlamak isteyen, şeytana pabucunu ters giydirebilecek her türlü arsızla ve düzenbazla, gece gündüz mücadele edeceksiniz.

Şehrin en kenar mahallesinden en merkezi mahallesine kadar, eşit ve adil hizmet anlayışı ile çalışıp halkı mutlu edecek; caddelere, sokaklara ve kaldırımlara çağdaş bir görünüm kazandıracaksınız.

Devasa projelerinizle halkın yaşam düzeyini yükselteceksiniz. Hem de yeri geldiğinde bir karınca yuvasını dahi bozmadan; börtü böceği ve bir dal yeşili üzmeden.

Havayı, suyu, toprağı, sokağı, kaldırımı temiz ve düzgün eyleyeceksiniz.

Hava, su ve toprak demişken; insan ve diğer bütün canlıların yaşam kaynağı olan bu varlıklarımızı, gözümüzün içine baka baka kirletip ve de zehirleyip, milyonlarca yaşamı tehdit eden güçlerle öyle bir mücadele edeceksiniz ki…

Bu mücadelede “vay efendin benim yetkim yok, vay efendim benim sorumluluk alanımın dışında, vay efendim benim gücüm yetmiyor, vay efendim kellemi koparırlar benim” demeyeceksiniz.

En önemlisi, aldatmayacak ve kesinlikle de aldanmayacaksınız.

Geceleyin başınızı yastığınıza koyduğunuzda halkın meselelerinden dolayı, gözlerinize uyku girmeyecek.

Resmi ve özel davetlere koşuşturmaktan belki de kendi çocuğunuzun diploma törenine katılamayacaksınız.

Çocuklarınız, arkanızda, önünüzde ve yanınızda büyüyüp gidecek, ama göremeyeceksiniz.

Ailecek bir pikniğe bile gidemeyeceksiniz.

Elinize şöyle mis kokulu, çıtır mı çıtır, tadı kendisinden güzel bir Aydın Gevreği alıp, kuş cıvıltılarının altındaki bir banka da oturup, usul usul mütevazi hayallerinize dalamayacaksınız.

Bir çay bahçesinde yahut küçücük ama gönlü geniş bir çay ocağında, ince belli bardaklarda tavşankanı çayınızı yudumlarken, dostlarınızla hoş sohbet edemeyeceksiniz.

Çok şey haram olacak yani, çok şey haram.

 

Şimdi sizler!..

Bütün bunları göze alıp hâlâ “ben başkan adayıyım” diyecekseniz eğer,

İllâki o ateşten gömleği giyeceğim, diyecekseniz...

Bence;

Ne büyük bir gözü karalık…

Ne büyük bir kahramanlık…

Ne büyük bir fedakârlıktır bu.

Zor iş vallaha…

Allah sizin de, bizim de yardımcımız olsun.

 

Sağlıcakla…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA